Kur’ân-ı Kerîm’de Geçen Âyet-i Kerîmeler
(İşte bu,) âyetlerini düşünsünler ve akıl sâhipleri ibret alsın diye onu sana indirdiğimiz mübârek bir Kitab’dır.1
Allah, sözün en güzelini, (âyetleri) birbirine benzeyen ve (hakîkatleri) tekrarlanan bir Kitab hâlinde indirdi. Rablerinden korkanların derileri ondan ürperir! Sonra derileri de, kalbleri de Allah’ın zikrine yumuşar! İşte bu (Kitab), Allah’ın hidâyetidir; onunla (hikmetine binâen, kendi lütfundan) dilediğini hidâyete erdirir.2
Kur’ân’ı da tâne tâne oku! 3
Kur’ân’dan kolayınıza geleni okuyun.4
(Ey Resûlüm!) De ki: “Bana vahyolundu, şu şübhesiz ki, cin’lerden bir topluluk (ben Kur’ân okurken) dinlemiş de: ‘Doğrusu biz, hârikulâde güzel bir Kur’ân dinledik!’ demişler.5
(Onlar) Kur’ân’ı hiç düşünmüyorlar mı? Yoksa kalblerinin üstünde kilitleri mi var? 6
Hem evlerinizde Allah’ın âyetlerinden ve hikmetten (size) okunanları düşünün! 7
Mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalbleri ürperir; kendilerine O’nun âyetleri okunduğunda (bu, onların) îmanlarını artırır ve (onlar yalnız) Rablerine tevekkül ederler.8
Fakat koşarak ve (Allah’tan) korkarak sana gelen kimseye gelince, sen onu bırakıp (îmâna gelmeyecek başkasıyla) oyalanıyorsun. Hayır (böyle yapma)! Çünkü bunlar (bu âyetler) bir nasîhattir.9
Bilâkis o (yalanladıkları Kitab), şerefli bir Kur’ân’dır. Levh-i Mahfûz’da (korunmuş bir levhada)dır.10
(İstedikleri bu delil,) Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberdir ki (onlara) temiz kılınmış sahîfeleri (Kur’ân’ı) okur. Onda dosdoğru yazılar (hükümler) vardır.11
İşte bu, o Kitab’dır ki, onda şübhe yoktur. Takvâ sâhipleri için bir hidâyettir.12
Elif, Lâm, Mîm, Râ. Bunlar, Kitâb’ın (Kur’ân’ın) âyetleridir ve sana Rabbinden indirilmiş olan (o Kur’ân) haktır; fakat insanların çoğu îman etmezler.13
Elif, Lâm, Râ. (Bu öyle) bir Kitab(dır) ki, onu sana, insanları Rablerinin izniyle zulümâttan (küfür karanlıklarından) nûra (îmâna), Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hamîd (hamde lâyık) olan Allah’ın yoluna çıkarman için indirdik.14
Hamd, o Allah’a mahsustur ki kuluna Kitab’ı (Kur’ân’ı) indirdi ve onda (lafzında ve ma‘nâsında) hiçbir eğrilik (ihtilâf) bulundurmadı. (Onu) dosdoğru (bir Kitab) olarak (indirdi) ki, tarafından şiddetli bir azâb ile (inkâr edenleri) korkutsun ve sâlih ameller işleyen mü’minlere, şübhesiz kendileri için güzel bir mükâfât bulunduğunu müjdelesin!15
Âlemlere bir korkutucu olsun diye Furkân’ı (hak ile bâtılı ayıran Kur’ân’ı) kuluna indiren (Allah) ne yücedir!16
Elif, Lâm, Mîm. Bunlar, hikmetli Kitab’ın (Kur’ân’ın) âyetleridir. (Her âyet) iyilik edenler için bir hidâyet ve bir rahmettir.17
Hâ, Mîm. (Bu Kitab,) Rahmân (bu dünyada bütün mahlûkātına rahmet eden), Rahîm (âhirette yalnız mü’minlere merhamet eden) tarafından indirilmedir. Bilecek bir kavim için Arabca bir Kur’ân olarak âyetleri açıklanmış; müjdeleyici ve (aynı zamanda) korkutucu bir Kitab’dır.18
Hâ, Mîm. Apaçık beyân eden Kitab’a and olsun ki, şübhesiz biz onu (anlayıp) akıl erdiresiniz diye Arabca bir Kur’ân kıldık. Ve muhakkak ki o, katımızda bulunan ana Kitab’da (Levh-i Mahfûz’da)dır. Gerçekten çok yücedir, çok hikmetlidir.19
Kur’ân Okumanın Faziletiyle Alakalı Hadîs-i Şerîfler
Kur’ân’ı öğreniniz. Şüphesiz o, kıyâmet günü ehli için çok iyi bir şefaatçi olacaktır.20
Aranızda en hayırlınız Kur’ân’ı öğrenen ve öğretenidir.21
Allah’ın Kitab’ından bir harf okuyana, okuduğu harfe karşılık sevap vardır. Bir iyilik on katıyla değerlendirilir. Elif, Lâm, Mîm bir harftir demiyorum; Elif de harftir, Lâm da harftir, Mîm de harftir.22
Kur’ân’ı okumak kendisine zor geldiği hâlde onu takılarak okuyana iki sevap vardır.23
Kur’ân okumak ve beni anmak her kimi benden istemekten alıkoyarsa, benden isteyenlere verilenlerin en değerlisini ona veririm.24
Kim Kur’ân okur ve onunla amel ederse, ana ve babasına kıyâmet günü öyle bir tâc giydirilir ki, onun ziyâsı dünya evlerindeki güneşin ziyâsından daha güzeldir. Ya onunla amel edeni siz ne sanıyorsunuz?25
İnsanlardan Allah’ın ehli olanlar vardır.” “Kimdir onlar, yâ Resûlallâh?” dediler. “Kur’ân ehlidir; onlar Allah’ın ehli, yakın ve has kullarıdır.26
Ümmetimin en fazîletli ibâdeti Kur’ân okumaktır.27
Bir adam: “Yâ Resûlallâh! Allah’ın en çok sevdiği amel hangisidir?” diye sordu. Hz. Peygamber: “Konup göçendir.” cevabını verdi. Adam: “Konup göçen kimdir?” deyince, “Kur’ân’ı başından sonuna kadar okuyan, bitirince de tekrar başlayandır.” buyurdu.28
Allah’ın evlerinden bir evde, Allah’ın Kitab’ını okumak ve aralarında müzâkere etmek için toplanan kimselerin üzerine sekîne iner, onları rahmet kuşatır, melekler etraflarını sarar ve Allah, onları kendi katında bulunanlara överek anlatır.”29
Üç zümre vardır ki, onları kıyâmetin dehşeti korkutmaz, onlar için hesap zorluğu yoktur; diğerlerinin hesabı bitinceye kadar onlar misk tepecikleri üzerindedirler. Bunlardan birisi, Allah’ın rızâsını kazanmak için Kur’ân okuyan kimsedir.30
Sizden herhangi biri mescide gider de celîl ve azîz olan Allah’ın Kitab’ından iki âyet öğrenir yahut okursa bunlar onun için iki deveden daha hayırlıdır; üç âyet onun için dört deveden daha hayırlıdır. Âyetlerin sayısı arttıkça, o kadar deveden daha hayırlıdır.31
Hz. Peygamber, Uhud’da öldürülenlerden iki kişiyi bir araya getirdikten sonra: “Bunlardan hangisi Kur’ân ile daha fazla haşır neşirdi?” diye sorar; birine işaret edildiğinde önce onun defin işlemini yapardı.32
Kur’ân okuyan mü’min portakal gibidir: Kokusu hoş, tadı güzeldir. Kur’ân okumayan mü’min hurma gibidir: Kokusu yoktur, tadı ise güzeldir. Kur’ân okuyan münafık fesleğen gibidir: Kokusu hoş fakat tadı acıdır. Kur’ân okumayan münafık Ebû Cehil karpuzu gibidir: Kokusu yoktur ve tadı da acıdır.33
Evlerinizi kabirlere çevirmeyiniz. Şüphesiz şeytan, içinde Bakara Sûresi okunan evden kaçar.34
Kalbinde Kur’ân’dan bir miktar bulunmayan kimse harap ev gibidir.35
Kur’ân Hakkında Ashâbın ve Âlimlerin Sözleri
İmâm-ı Gazâlî Hazretleri, İhyâü Ulûmid-Dîn adlı meşhur eserinde bu konuda şu rivayetlerde bulunur:
Kur’ân’ı okuyunuz. Sakın bu duvarlarda asılı bulunan mushaflar sizi aldatmasın. Çünkü Allah Teâlâ, Kur’ân’a kap olan bir kalbi azâba uğratmaz.
İbn Mes‘ûd r.a şöyle buyurmuştur:
İlmi istediğiniz zaman Kur’ân’ı inceleyiniz. Çünkü öncekilerin ve sonrakilerin ilmi Kur’ân’dadır.
Yine İbn Mes‘ûd r.a şöyle buyurmuştur:
Eğer kişi Kur’ân’ı sever ve ona hayranlık duyarsa bilmiş olsun ki Allah’ı ve Resûlü’nü de sever. Eğer Kur’ân’a buğzediyorsa muhakkak Allah’a ve Resûlü’ne de buğzediyor demektir.
Amr b. Âs şöyle buyurmaktadır:
Kur’ân’ın her âyeti, cennetin bir derecesi ve evinizin de lambasıdır.
Ebû Hüreyre r.a şöyle buyurmaktadır:
Herhangi bir evde Kur’ân okunursa, şeksiz ve şüphesiz aile efradı için o ev (mânen) genişler, hayrı çoğalır, oraya melekler dolar ve şeytanlar kaçar. O ev ki içinde Kur’ân okunmaz, aile efradı üzerine daralır, hayrı azalır, melekler oradan çıkar, şeytanlar dolar.
Ahmed b. Hanbel r.a şöyle buyurmaktadır:
Allah Teâlâ’yı rüyamda gördüm ve kendisine sordum: ‘Ey Rabbim! Sana yakınlaşmak isteyenlerin, bu gayeye ulaşmaları için en iyi yol nedir?’ Allah Teâlâ: ‘Yâ Ahmed! Kelâm’dır (Kur’ân’dır).’ dedi. ‘Yâ Rab! İster anlasın ister anlamasın, her okuyan insan bu dereceye varır mı?’ dedim. ‘İster anlasın ister anlamasın, varır.’
Muhammed b. Ka‘b el-Kurazî:
İnsanlar kıyâmet gününde Allah Teâlâ’dan Kur’ân’ı dinledikleri zaman sanki Kur’ân’ı hiç dinlememişlerdir.
Fudayl b. İyâz:
Kur’ân ile amel edene en yakışan hareket, hiç kimseye—hatta sultanlara ve rütbece onlardan daha küçük olan diğer idarecilere de—muhtaç olup el açmamasıdır! Kur’ân hâmilinin insanlara muhtaç olmaması, aksine insanların ona muhtaç olması ona daha uygun ve yaraşırdır.
Fudayl b. İyâz:
Kur’ân’ın taşıyıcısı, İslâm bayrağının taşıyıcısıdır. Bu bakımdan ağırbaşlı olup oynayanlarla beraber oynamamalı; unutanla beraber unutmamalı; gevezelik yapanlarla teşrîk-i mesâî etmemelidir. Bütün bunları yüce Kur’ân’ın tâzîmine binâen yapmalıdır.
Süfyân es-Sevrî r.a.:
Kişi Kur’ân’ı okuduğu zaman melek onun gözlerinin ortasından öper.
Amr b. Meymûn r.a.:
Sabah namazını kıldığı zaman Kur’ân’ı açıp yüz âyet okuyan bir kimseyi Allah Teâlâ, bütün insanların yaptığı hayırlı amelleri yapmış bir kimse gibi yüceltir.
Hasan-ı Basrî r.a:
Allah’a yemin ederim, Kur’ân’dan daha üstün bir zenginlik olmadığı gibi, ondan mahrum olmaktan da daha büyük fakirlik yoktur.
Fudayl b. İyâz:
Haşr Sûresi’nin son âyetlerini sabahladığında okuyup aynı günde ölen bir kimsenin defteri şehidlerin defterinin mührü ile mühürlenir. Akşamleyin aynı sûrenin son âyetlerini okuyup o gecede ölen bir kimsenin de defteri şehidlerin defterlerini sonuçlandıran mühürle mühürlenir.
Kâsım b. Abdurrahman:
Âbidlerden birine dedim ki: ‘Senin oturduğun bu halvethânede kendisiyle arkadaşlık edeceğin kimse yok herhâlde.’ Elini mushafa uzatıp dizlerinin üzerine koydu ve dedi ki: ‘İşte arkadaşım budur.
Hz. Ali r.a.:
Üç şey vardır ki insanın zekâsına kuvvet verir ve balgamı söker: a) Misvâk kullanmak, b) Oruç tutmak, c) Kur’ân okumak.
Sâd, 38/29
Zümer, 39/23
Müzzemmil, 73/4
Müzzemmil, 73/20
Cin, 72/1
Muhammed, 47/24
Ahzâb, 33/34
Enfâl, 8/2
Abese, 80/11
Burûc, 85/21-22
Beyyine, 98/2-3
Bakara, 2/2
Ra’d, 13/1
İbrâhîm, 14/1
Kehf, 18/1-2
Furkân, 25/1
Lokmân, 31/1-3
Fussilet, 41/1-4
Zuhruf, 43/1-4
Müslim, Salât, 804
Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân, 5027
Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân, 2907
Buhârî, Tevhîd, 52; Müslim, Müsâfirîn, 243
Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 25
Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Kebîr, 10303
İbn Mâce; Nesâî
Feyzü’l-Kadîr
Tirmizî, Kur’ân, 11
Müslim, Zikr, 38; Ebû Dâvûd, Vitr, 14; Tirmizî, Kırâat, 12; İbn Mâce, Mukaddime,17
Et-Terğîb ve’t-Terhîb
Müslim
Buhârî; Tirmizî; Nesâî; İbn Mâce
Buhârî, Et‘ime, 30; Fezâilü’l-Kur’ân, 17; Tevhîd, 36; Müslim, Müsâfirîn, 243
Müslim, Müsâfirîn, 212; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân
Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân, 18; Dârimî, Fezâilü’l-Kur’ân, 1; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 223

