1. Şua'daki şu paragrafı izah eder misiniz?
"Şu cümle Kur'an-ı Azîmüşşan'ı ve Fatiha Suresi'ni müsenna senasıyla ifade ettiği gibi, Kur'anın müsenna vasfına lâyık bir bürhanı ve altı erkân-ı imaniye ile beraber hakikat-ı İslâmiyet olan yedi esası, Kur'anın seb'a-i meşhuresini parlak bir surette isbat eden ve "Seb'u'l-Mesanî" nuruna mazhar bir âyinesi olan Risale-i Nur'a cifirce dahi işaret eder."
"İmtihân ve tecrübe zamanları bittikten sonra, fenâ insanlar وَامْتَازُوا الْيَوْمَ اَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ hitâbıyla, yani “Ey mücrimler, bir tarafa çekiliniz!” diye olan tüyler ürpertici, sâikavârî, şiddetli emr-i İlâhî’ye ma‘rûz kalacakları gibi; iyi insanlar da فَادْخُلُوهَا خَالِد۪ينَ hitâbıyla, “Dâimî kalmak üzere cennete giriniz!” diye olan Cenâb-ı Hakk’ın mün‘imâne, şefîkāne, lütufkârâne e...
Evet bir kelâm, “Kimden gelmiş? Ve kime gelmiş? Ve ne için denilmiş?” olması cihetiyle, kıymeti ve ulviyeti ve belâgati tezâhür etmesi noktasından, Kur’ân’ın misli olamaz. Ve ona yetişilemez. Çünki Kur’ân, bütün âlemlerin Rabbi ve Hâlik’ının hitâbı ve konuşması; ve hiçbir cihette taklîdi ve tasannuu ihsâs edecek bir emâre bulunmayan bir mükâlemesi; ve bütün insanların nâmına, belki bütün mahlûkātı...
“İslâmiyet, gāyet parlak bir ateş gibi doğdu. Sâir dinleri kuru ağacın dalları gibi yuttu. Hem bu yutmak, İslâmiyet’in hakkı imiş. Çünki sâir dinler, fakat Kur’ân’ın tasdîkine mazhar olmayan kısmı, hiç hükmündedir.” (Mektûbât, Hutbe-i Şâmiye, 406)
Kuranın tasdikine mazhar olan kısım nedir?
"İ'lem Eyyühel-Aziz! Küre-i Arzı bir köy şekline sokan şu medeniyet-i sefihe ile gaflet perdesi pek kalınlaşmıştır. Ta'dili, büyük bir himmete muhtaçtır. Ve keza beşeriyet ruhundan dünyaya nâzır pek çok menfezler açmıştır. Bunların kapatılması ancak Allah'ın lütfuna mazhar olanlara müyesser olur. (Mesnevi-i Nuriye)" bu parağrafı izah edermisiniz?
"Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, madem masnuat içinde en mükemmel ferttir ve mahlûkat içinde en mümtaz şahsiyettir. Hem san’at-ı İlâhiyeyi bir velvele-i zikir ve tesbihle teşhir ediyor ve istihsan ediyor. Hem esmâ-i İlâhiyedeki cemâl ve kemâl hazinelerini lisan-ı Kur’ân ile açmıştır. Hem kâinatın âyât-ı tekviniyesinin, Sâniinin kemâline delâletlerini parlak ve kat’î bir surette lisan-ı Ku...
"Hem bu talebesizlik zamanında, melâikelerin hürmetine mazhar olan talebe-i ulûm-u diniye sınıfına dahil olup âlem-i berzahta-tâlii varsa, tam muvaffak olmuşsa-Hâfız Ali ve Meyve'de bahsi geçen meşhur talebe gibi; şühedâ hayatına mazhar olmaktır." meyvede bahsi geçen meşhur talebe kimdir? ve talii varsa dan kasıt nedir?
İnsan istidadı itibariyle her yerde Allah’ın sonsuz rahmetine ve sanatına mazhar olabiliyor. Peki yalnızca bir yağmur damlasına müekkel olan melek onu yeryüzüne indirdikten sonra sonsuza kadar yalnızca o damlayı mı tefekkür ediyor ? Bu çok cüz'i kalmış olmuyor mu ?
Üstadımızın Risale-i Nurda “sahabelerin nefisleri tezkiye ve tathir edildiğinden (temizlenip müzekkâ edildiğinden) ; nefsin mahiyetindeki cihazat-ı kesîre ile, ubudiyetin enva'ına ve şükür ve hamdin aksamına daha ziyade mazhardırlar.” diye bahsettiği 1-Müzekka nefis ne demektir? 2-"sahabelerin nefisleri tezkiye ve tathir edildiğinden" sözündeki tezkiye ve tathir edilmeleri; Allah-ü Teala'nın ...
"Herbir adam eğer hanesinde dört beş çoluk çocuğu bulunsa kendi hanesini bir küçük medrese-i Nuriyeye çevirsin. Eğer yoksa, yalnız ise, çok alâkadar komşularından üç-dört zât birleşsin ve bu heyet bulundukları haneyi küçük bir medrese-i Nuriye ittihaz etsin. Hiç olmazsa işleri ve vazifeleri olmadığı vakitlerde, beş on dakika dahi olsa Risale-i Nur’u okumak veya dinlemek veya yazmak cihetiyle bir m...