Hz. Üstad’ın Eski Said’den Yeni Said’e geçmesi hangi tarihte ve nerede olmuştur? Bu dönüşüm ile Hz. Üstad’ın hayatında esas olarak değişen nedir?
Alimler kendi alanlarında ilerlemiş kişiler olarak biliyoruz ve bu ilimlerden bildiğimiz az bir kısmı var (kelam ilmi, tasavvuf ilmi gibi) bunlardan bilmediklerimiz var mı? Varsa nelerdir kısaca açıklayabilir misiniz?
İbadet dünya ve ahiret saadetine nasıl vesile olur?
İbadetin türleri nelerdir? Helal dairede ve Allah rızası için yapılan gündelik işler de direkt olarak ibadet sayılır mı? Yoksa sadece ibadetmişler gibi hasene mi getirirler? Eğer ibadet sayılırlarsa ne tür bir sınıflandırma altına girerler?
İçkinin neden haram olduğunu izah eder misiniz?
İçtihad kapısı kapanmış mıdır? Risale-i Nur bu hususa nasıl cevap veriyor?
"İki günü eşit olan ziyandadır." cümlesini açıklar mısınız?
Üçüncü nokta şudur: O Zât-ı Zülcelâl’in iki vasf-ı kemâlden iki şer‘i tecellî. Vasf-ı irâdeden gelen meşîetle takdîrdir, o da şer‘-i tekvînî. Vasf-ı kelâmdan gelen şerîat-ı meşhûre. Teşrîî evâmire karşı itâat, isyannasıl olur, öyle de tekvînî evâmire itâat ve isyan olur. Birincisi gāliben dâr-ı uhrâda görür mücâzâtı, sevabı. İkincisi ağleben dâr-ı dünyâda çeker mükâfât ve ikābı. Meselâ nasıl, sabr...
10. Hüccet-i imaniyenin mukaddemesinde geçen: "Ey insan kat‘iyen bil ki: Hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi, îmân-ı billâhtır. Ve insaniyetin en âlî mertebesi ve beşeriyetin en büyük makā-mı, îmân-ı billâh içindeki ma‘rifetullâhtır. Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı ni‘meti, o ma‘rifetullâh içindeki muhabbetullâhtır. Ve rûh-u beşer için en hâlis sürûr ve kalb-i insan i...
"İman, yalnız icmâlî ve taklîdî bir tasdîke münhasır değildir. Bir çekirdekten tut, tâ büyük bir hurmâ ağacına kadar; ve eldeki aynada görünen misâlî güneşten tut, tâ deniz yüzündeki aksine kadar, tâ güneşe kadar mertebeleri ve inkişâfları olduğu gibi;.'' bu kısmı izah eder misiniz?