Cennette mertebesi farklı olan kişiler icin üstad aynı yerde bulunup farklı lezzetler alma gbi izah etmis. Hadislerde de sadece oruç tutanların reyyan kapısından gireceği cennet ve sadece belli bi ameli yapanların alacağı köşklerden bahsediliyor. Bu köşkleri mertebesi düşük olanlar görmedigi zamanlarda mi gezecek oraları hakedenler? Çünki mesela sadece oruç tutanların girecekleri yer oralar
Cennette zaman kavramı olacak mı? Zira dünyada zaman ve mekan ile kayıtlı olan insan cennette bir çok nimete mazhar olacak ve bu mazhariyet için zaman kavramı ortadan kalkacak mı? Aynı anda birden çok yerde olmak ile mekandan bir nebze kurtulma gibi.
Peygamberimiz (sav) ‘Kişi sevdiği ile beraberdir’ buyurmuştur. Öyleyse onu seven en sıradan bir mümin de olsa, Cennet’te onunla beraber olacaktır. Sıradan bir mümin ile Peygamber efendimiz (sav) Cennet’te aynı mekânda bulunup aynı feyizleri mi alacaklar? Aradaki çok büyük mertebe farkı ne olacak?
Bakara 25 te cennette rızklananların " bu daha önce rızklandığımız şeydir" demeleri sebebiyle, cennette sadece dünyada tattığımız şeylerle mi rızıklanılır? Yoksa dünya nimetlerinden yemediğimiz meyveler cennette verilmez mi?
Cennetteki Vildanlar Bu Dünyada Çocukken Vefat Eden Çocuklarmıdır? Cennetteki Görünüşleri Nasıldır ?
Sekiz çift hayvanın Cennet'ten indiği rivayet ediliyor. Koyun, keçi, sığır ve deve, ilk akla gelenler. Diğer dördü hangileridir? Bunlara neden cennetten inme denilmiştir?
Asay ı Musa mecmuasının 108. sayfasında; Risale i Münacatın başında Cevşeni ekberin 99 fıkrasından bir fıkrasının kısacık bir mealinin beyan edildiği yere bakan adam cevşenin dahi misli yoktur diyecek. cevşen duasında 100 fıkra bulunuyor ve devamında yani 100 numaralı fıkradan sonra üstadımızın duası var. Neden Bediüzzaman üstadımız Asayı Musada 99 olarak söylüyor?
Cevşen hakkında bilgi verir misiniz?
Mealli Cevşenül Kebirin 3. sayfasında mealen "Ey her türlü esarete son verip esirleri hürriyetine kavuşturup salıveren" cümlesini nasıl anlamalıyız?
4.Lemada geçen; "Evet, Âl-i Beyt’in efrâdı ise, i‘tikād ve îmân hususunda sâirlerden çok ileri olmasa da, yine teslîm ve iltizâm ve tarafgîrlikte çok ileridedirler. Çünkü İslâmiyet’e fıtraten ve neslen ve cibilliyeten tarafdârdırlar. Cibillî tarafdârlık zayıf da olsa, şânsız da olsa, hatta haksız da olsa, bırakılmaz." cümlesinde geçen Cibillî tarafdârlık zayıf da olsa, şânsız da olsa, hatta haksız...