Risale-i Nur, sair kitablara muhalif olarak başta perdeli gidiyor; gittikçe inkişaf eder. Üstadın başta perdeli gidiyor demesi tam olarak nedir acaba?
Risalelerin yanına veya altına mananın daha iyi anlaşılması için kısa lügat koymak noktasında karşı çıkıp itiraz edenler oluyor. Bu konuyu biraz izah eder misiniz?
Risale-i Nur'da geçen kainat kelimesiyle anlatılmak istenen nedir? Sadece uzay mı, yoksa yedi kat sema mı belirtilmek isteniyor?
Risalelerde bazı konular tekrar olarak yazılıyor. Misal, ihlas risalesi. Bunlar sanıyorum Kuran ayetlerinin tekrarındaki faziletten kaynaklanıyor. Peki tekrar konular ilkinde yazıldı, sonraki eserlerde üstadımız, yine ilham yoluylamı yazdırdı. Yoksa filan bahsi buraya ekleyin mi denildi? eger aynı konu 2 3 kere farklı anlarda ilham olarak yazdırıldıysa, bu risalenin yüceliğinin bir ispatı daha olu...
28. Lem'anın başında Hz. Ali'nin İslam harfleri hakkında bir sözü alınıp gerisi Sikke-i Tasdik kitabına havale edilmiş. Bu konuda Hz. Ali neler diyor? Risaleleri islam (Kur'an) harfleriyle okumanın ehemmiyetini açıklar mısınız?
Şimdi matbaalar Kur'an hattıyla risaleleri basıyor ve neşr ediliyor. Eskisi gibi değil. O halde Risale-i Nur'u el ile yazmaya lüzum kalıyor mu?
"İkinci yol, îmân-ı bilgayb cihetinde, sırr-ı vahyin feyziyle, burhânî ve Kur’ânî bir tarzda, akıl ve kalbin imtizâcıyla, hakkalyakîn derecesinde bir kuvvet ile, zarûret ve bedâhet derecesine gelen bir ilmelyakîn ile hakāik-i îmâniyeyi tasdîk etmektir. Bu ikinci yol, Risâle-i Nûr’un esası, mayası, temeli, ruhu, hakîkati olduğunu hâs talebeleri görüyorlar. Başkaları da insafla baksalar, Risâle-i Nû...
“Farz ve vaciplerde ve şeairi islamiyede ve sünneti seniyenin ittibaında ve haramların terkinde riya giremez. İzharı riya olamaz. Meğer gayet zaafı imanla beraber, fıtraten riyakâr ola.” Burada farz, vacip, şeairi islamiye, sünnetti seniye ve haramların terki dışarısında kalan bir ibadet yoktur? Şeaire taalluk etmeyen ve sünnet olmayan bir ibadet nasıl olabilir?
"Eğer sen vücûdundaki o zerreleri, Kadîr-i Ezelî’nin kanunuyla hareket eden küçük me’murları veya bir ordusu; veya kalem-i kaderin uçları; her bir zerre bir kalem ucu veya kalem-i kudretin noktaları; ve her bir zerre bir nokta olduğunu kabûl etmezsen; o vakit senin vücûdunda çalışan her bir zerreye öyle bir göz lâzım ki; senin mecmû‘-u cesedin her tarafını görmekle beraber, münâsebetdâr olduğun bü...
Cenab-ı Hakkın Rabbliğini, Rububiyetini anlatırken, terbiye edicilik ifadesi kullanılıyor. Bunu izah eder misiniz?