Bediüzzaman Hazretleri'nin Kur'an harflerinin günlük dilde okunup yazılması ile ilgili bakış açısı nasıldır?
İhlas risalesinde geçen, "Cadde-i Kübra-yı Kur'aniye olan şu mesleğimizden şimdi ayrılanlar, bize düşman olan dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım etmek ihtimali var."
Burada evvela, mesleğimizin Cadde-i Kübra-yı Kuraniye olduğunu nasıl anlarız?
Ve bu meslekten ayrılanlar bilmeyerek dinsizlik kuvvetine nasıl yardım ederler?
Ders çalışırken veya başka bir işle meşgul iken birinin sesli bir şekilde Kur'ân okuduğunu işitsek ne yapmamız gerekir? Yaptığımız işi bırakıp onu dinlememiz mi gerekir yoksa duyduğumuz kadarıyla başka bir işle uğraşırken de Kur'ân dinlenebilir mi? Yani diyelim ki Kur'ân okunduğunu düşünüyoruz ama ses bulunduğumuz yere çok gelmiyor. Ne yapmalıyız?
Bir vefat hadisesin de naaşın henüz yıkanmadığından dolayı naaşın başında odada Kuran okunmaz dediler. Ancak naaş yıkandıktan sonra okunabilir dediler. Böyle bir bilgi hiç duymamıştım, yardımcı olur musunuz?
Cinler Peygamberimizi Kur'ân okurken dinlediler mi? O'nun yanına gelip onunla konuşup Müslüman oldular mı? Taif dönüşü cinlerin Hz. Peygamberi dinlemeleri nasıl olmuştur?
Çok eski artık okunmayacak durumda olan bir Kur'an'ı yakmam uygun mudur? Veya ne yapmalıyım?
Neden gölgeli bir Kur'an basmıyorsunuz? Bir yandan Risale yazarken ara ara Kur'anı yazar hem de okumuş oluruz.
Kur'ân'ın asıl metninde olmadığı halde meallerde "Habibim ya Muhammed" sözünü çok yerde görüyoruz. Âyette 'Habibim' yazmadığı halde neden meallerde yazılıyor?
Peygamber efendimiz hadisleri doğrulamak için Kurana bakın demiş mi?
Risale-i Nurun mühim bir vazifesi olan Hatt-ı Kuranı muhafaza sadece yazarak mı olur? Ya da yazmadan muhafaza edilmez mi? Yazmayınca bu vazifeyi yerine getirmemiş mi oluruz?