Soru

Ahmed Hüsrev Altınbaşak Hazretlerinin Yazdığı Tevafuklu Kur'ân'daki Satırların Sıkışık veya Esnek Olmasının Hikmeti

Hüsrev Efendi'nin yazmış olduğu Tevafuklu Kur'ân'a zorlama karışmış olabilir mi? Zira bazı satırlar çok genişken bazıları çok sıkı. Tevafuklu Kur'ân'ın tarihçesi hakkında kısaca bilgi veriri misiniz? Hattatların takip ettiği usul nedir? 

Tarih: 5.01.2025 17:46:43

Cevap

Tevâfuk, iki şeyin birbirine uygun ve denk gelmesi demektir. Hususen tesadüfe verilme ihtimali olmayan ve arkasında İlâhî bir kasıt ve iradenin varlığı hissedilen denk gelmelere tevafuk denir. Tesadüfün zıddıdır. Kâinatta tesadüfe yer yoktur.

Tevâfuk Sürecinin Başlangıcının Özeti

Bu işin ilk başlangıcı; Kur’ân’daki “ayet ber kenar” denen sayfa düzeninin keşfedilmesiyle olmuştur. Şu an bütün İslâm dünyasında kabul görmüş olan bu sayfa düzeni, yani her sayfanın günümüzdeki en-boy orantısı, on beş satır ve altı yüz dört sayfa olan bu günkü tertibini ilk kez uygulayan Osmanlı son dönem meşhur hattatlarından Kayışzâde Hâfız Osman Efendi’dir (ö. 1895). [1]

Bu işin ikinci safhası ise yaklaşık kırk sene sonra (1930’ların ortalarına doğru) asrın müceddidi Üstad Bediüzzaman Hz. nin Hafız Osman hattıyla yazılmış olan kendi Kur’ân’ın’da Allah lafızlarının kısmen tevafuk ettiğini fark etmesi üzerine olmuştur. Bunun üzerine bütün sayfaları ve o sayfalarda geçen Allah lafızlarını inceleyen Üstad Bediüzzaman hazretleri, mühim bir kısmının tevafuk ettiğini, bir kısmında da tevafuk matlup olduğu halde kaymalar bulunduğunu görmüştür. 

Bunun üzerine Kur’ân’da Allah lafızlarının dizilişinde var olduğu anlaşılan bu tevafuk mucizesini gözlere gösterecek bir biçimde yeni bir Kur’ân yazdırmaya karar verir. Talebelerinden on tanesine üçer cüz dağıtarak, Kur’ân’da çok nadir müstesnalar hariç Allah lafızlarının hemen hemen tamamının tevafukta olduğu gösterecek bir Kur’ân’ı yazmak için çalışmalarını ve özellikle iradelerini karıştırmamalarını emreder. Kısa bir zaman sonra, kendisini Risale-i Nur’un Kahramanı olarak isimlendirdiği ve en çok değer verdiği bir talebesi olan Ahmed Hüsrev Efendi’nin yazdığı cüzlerde tevafuk görünürken diğerleri muvaffak olamamıştır.  [2]

Yapılan bu çalışmalar bize gösteriyor ki; Bediüzzaman Hazretleri varlığı mevcud olan tevafuku keşfetmiş ve Tevafuklu Kur’ân-ı Kerim'in kâtibi Ahmed Husrev Efendi de kendine has hat sanatı ile onu daha belirgin bir hale getirmiştir. Kısacası yapılan bu faaliyet  (hâşâ) bir şey uydurmak veya zorlamak değil, var olan bir harikuladeliğin ortaya çıkmasına hizmet etmektir.

Her Hattatın El Sanatına Göre İstif/Düzen İle Yazması

Kur'ân-ı Kerim'in metni ilahî vahiy olduğu için, içerik ve anlam açısından bir insan müdahalesi söz konusu değildir. Ancak, hattatlar tarafından yapılan yazma süreçlerinde estetik kaygılar ve tevafuk gibi özellikler özellikle ön planda tutulmuş olabilir. Bu, sadece yazım ve görsel düzenleme ile ilgilidir, metnin kendisiyle ilgili değildir. Bu mesele hattatlar ve hat sanatı ile ilgilenenlerin malumudur. Bizim de gözlemleyebildiğimiz gibi; her insanın el yazısı birbirinden farklı olduğu gibi, her hattatın da istif zevki birbirinden farklı olabilir. Örneğin; kef harfinin hat sanatında hem geniş, hem dar yazımları mevcuttur. Yine sad, dad, sin ve şın gibi kuyruklu harflerin kuyruk kısımlarının kısa veya uzun yazımları vardır.

Âyetlerin Manalarına Göre Sıkılık Veya Rahatlık Gözükmesi

Bildiğimiz bir başka husus da; Kur’ân-ı Azimüşşân Sevgili Peygamberimiz (sav)'e nazil olurken vahiy katipleri de bu âyetlerin inişinin bir çoğuna şahit olmuşlardır. Ve dikkat çekici olan ise Sevgili Peygamberimiz (sav)'e müjdeleyici âyetler indiği zaman beden ve yüz durumu gayet sıhhatte ve mutlu görünürdü. Azap veya sıkıntı içeren bir âyet indiği vakit ise Sevgili Peygamberimiz (sav)'in yüzü kızarır, hareketleri ağırlaşır, sakin bir ortam ve örtünmek isterlerdi. Bu durum ise vahiy katiplerinin o âyetleri yazarken sıkışık veya geniş yazmalarına neden olmuştur. Bazı âyetlerin manaları gereği sıkışık veya geniş yazılmasının bir nedeni de budur.

Ayrıca bazı âyetlerin cümle yapısına bakıldığında, o cümleyi oluşturan kelime ve harflerin de cümleyi sıkışık veya geniş yazmada etken olduğunu hattatlar belirtmektedir.

Mevcut Tevafuk Adedi Gözönüne Alındığı Zaman Birkaç Sıkışıklık Veya Boşluk Olmasının Ehemmiyeti

Kur’ân-ı Kerim'de 2806 adet ALLAH lafzı, 846 adet RAB lafzı tevafuk etmektedir. Ayrıca tevafuk örneklerinde sadece bunlar değil, şu örneklerde bulunmaktadır: Aynı kökten gelen kelimeler, peygamber isimleri, Kur'ân kelimeleri, Allah'ın isimleri, mana tevafukları ve peygamberlerin dualarına verilen cevaplar gibi çok sayıda tevafuk örneği bulunmaktadır.

Mevcut tevafukların tamamını gözönünde bulundurduğumuzda; sayısı 1000’leri geçen bu tevafuklar içerisinde bazı âyetlerin dar veya geniş yazılması, Kur’ân-ı Azimüşşan'ın tevafuk mucizesine bir zarar getirmez. Çünkü; 604 sayfa olan Kur’'an-ı Kerim'de on binlerce kelimenin bu şekilde zorlayarak denk getirilmesi, olasılık ihtimallerinin haricindedir.

Tevafukla alakalı daha geniş malumat için lütfen bakınız; 

https://risale.online/soru-cevap/kurandaki-tevafuklar

Tevafuk numunelerini görmek için tıklayınız

 [1] https://www.hayrat.com.tr/tevafuk-nedir

 [2] https://www.hayrat.com.tr/tevafuklu-kuranin-yazilisi


Yorum Yap

Yorumlar