"salâvat-ı şerîfeyi getiren adam, zât-ı Peygamberîyi (a.s.m.) bir sıfatla tavsif ettiği zaman, o sıfatın nereye taallûk ettiğini düşünsün ki, tekrar be tekrar salâvat getirmeye müşevviki olsun."
Tavsif edilen sıfat yada sıfatlar nelerdir. O sıfatlar nereye taalluk ediyor?
"Güya muvakkaten hayvaniyetten çıkıp melekiyet vaziyetine veyahut âhiret ticaretine girdiği için, dünyevî hâcâtını muvakkaten bırakmakla, uhrevî bir adam ve tecessüden tezahür etmiş bir ruh vaziyetine girerek, savmı ile Samediyete bir nevi ayinedarlık etmektir." Bu ayinedarlık hangi cihette oluyor, nasıl anlamak gerek?
Müslüman ülkeler kendi aralarında savaşırsa onlardan köle ve cariye alma hakkı bulunur mu? Daha doğrusu Müslüman olan bir kişi başka bir Müslüman tarafından köle veya cariye olarak alınır mı?
Sünnet-i Seniye risalesinde, şeairden bahisle "şahsi farzlardan daha ehemmiyetlidir" deniyor. Başka yerlerde bu konu açıklanırken şeairin tatbiki ''Farz-ı kifayedir'' denmektedir. Ancak Farz-ı kifayede bir kişinin yapmasıyla toplumun umumu o mesuliyetten kurtulur. Fakat şahsi farzı işlememek azabı gerektirir sizce bu bir çelişki değil mi? Bizlerin üzerine düşen şahsi farzlar nelerdir?
Unsurlar çok basit görünüyor. Neticeleri ise çok incelikli, detaylı ve güzel. Unsurların basit, neticelerinin ise bu kadar şumullü olmasının hikmeti nedir?
"Demek esbâbın te’sîri yok. Müsebbibü’l-esbâbdan başka bir melce’ olamadığını aynelyakîn gördüğünden, sırr-ı ehadiyet, nûr-u tevhîd içinde inkişâf ettiği için, şu münâcât birdenbire geceyi, denizi, hûtu musahhar etmiştir."(Lemalar)
Bu cümlede geçen sebeplerin tesirinin olmaması ve müsebbibul esbap tabirlerini açıklayabilir misiniz?
"Aynen öyle de, biz de ilm-i usûl ve fenn-i mantıkça sebr ü taksim denilen en kat'î bir hüccetle deriz: Ey şeytan ve ey şeytanın şakirdleri! Kur'an, ya arş-ı a'zamdan, ism-i a'zamdan gelmiş bir kelâmullahtır veyahut -hâşâ sümme hâşâ, yüzbin kerre hâşâ- yerde sahtekâr ve Allah'tan korkmaz ve Allah'ı bilmez, itikadsız bir beşerin düzmesidir. Bu ise ey şeytan, sâbık hüccetlere karşı bunu sen diyemedi...
Ömer Nasuhi Bilmen’in Büyük İslam İlmihali’nde şöyle yazıyor “İki ayağın veya bir ayağın parmakları yere konmadıkça secde caiz değildir. Tercih edilen görüş budur. Bir ayağın yalnız bir parmağını veya ayağın yalnız üstünü yere koymak kafi gelmez.”. Buradaki “kafi gelmez” ifadesi böyle bir secdenin caiz olmayacağı anlamına mı geliyor? Benim ayak serçe parmağım istisna olmak üzere diğer tüm ayak par...
Bazen namaz kılarken giydigimiz kıyafetlerin uçlarında süs mahiyetinde ipler ve bu iplerin uçların sert süsler oluyor. Secdeye giderken bazen bu süsler önümüze geliyor ve bir nevi onun üzerinde secde ediyoruz. Bu şekilde yapılan secde geçerli midir? Secdenin kabul olunmadığı durumları açıklar mısınız?
Şefaat hak mıdır? Bu konuda âyet ve hadisler var mıdır? Peygamber Efendimizin [sav] şefaatiyle cehennemdeki bir kişi cennete girebilir mi? şefaat sadece peygamberlere mi mahsustur?