”Bizlerin günahlarımızdan gelen yaralar ve yaralardan hâsıl olan vesveseler ve şübheler, neûzübillâh mahall-i îmân olan bâtın-ı kalbimize ilişip îmânımızı zedeliyorlar ve îmânın tercümanı olan lisânın zevk-i rûhânîsine ilişip zikirden nefretkârâne uzaklaştırarak susturuyorlar.” Cümlesinde geçen "imanın zedelenmesi" tabirini açıklayabilir misiniz?
İnsan ruhundaki istidatlar herkeste aynı şekilde yaratılıp insanlar sonradan mı farklılaşıyor; yoksa yaratılıştan gelen farklılıklar da var mıdır?
Ölen insanların bedeni kabire gidiyor. Ruhlar orada bedenlerinin yanında mı olacak? Alim veya mübarek insanların ruhları da mı orada kalacak?
Kabirde veya cehhennemde Ruh mu azap çeker yoksa beden mi? Tekrar dirilme nasıl olacak?
“Sizin her birinizin yaratılışı annesinin karnında kırk günde derlenip toparlanır. Sonra böylece alaka olur. Sonra böylece mudğa olur. Sonra Allah (cc) bir melek gönderir ve ona dört sözle emreder: Amelini yaz! Ecelini yaz! Said mi, şaki mi olduğunu yaz! Sonra da ona ruh üflenir.” (Buhari) Bu hadise göre insan hayatta nasıl yaşayacağını kendisi mi belirliyor?
15. Mektub'da, dünkü Kadir gecesine ulaşmak için birinci adam bir sene bekliyor, diğeri ruhen yükselip düne gidiyor. Misalin hakikatine baktığımızda ise, ikiside ayrı Kadir gecelerine ulaşıyor. Bu misalden yola çıkarak bir sene bekleyen asıl maksada ulaşamıyor mertebesi daha azdır denilebilir mi?
cehenneme gitme riskinin oldukça yüksek olduğu şu zamanda ruhlar aleminde ben nasıl kulluk için söz vermiş olabilirim. Bu kadar cehennem riskinin olduğu bir dünyaya gelmeyi nasıl istemiş ve söz vermiş olabilirim. Öyleyse bizdeki bu günahlar neden?
“ Karıncayı emîrsiz, arıyı ya‘sûbsuz bırakmayan kudret-i ezeliye, elbette beşeri nebîsiz bırakmaz. Âlem-i şehâdetteki insanlara inşikāk-ı kamer bir mu‘cize-i Ahmediye (asm) olduğu gibi, mi‘râc dahi âlem-i melekûtteki melâike ve rûhâniyâta karşıbir mu‘cize-i kübrâ-yı Ahmediyedir (asm) ki, nübüvvetinin velâyeti bu kerâmet-i bâhire ile isbat edilmiştir. Ve o parlak zât, berk ve kamer gibi melekûtte ş...
"Bir kelâmda, her fehme gelen şeylerde mütekellim muahaze olunmaz. Zira mesûk-u lehülkelâmdan başka mefhumlar irade ile deruhte eder. İrade etmezse, itab olunmaz. Fakat garaz ve maksada mutlaka zâmindir." "Fenn-i beyanda mukarrerdir: Sıdk ve kizb, mütekellimin kast ve garazının arkasında gidiyorlar. Demek maksut ve mesâk-ı kelâmda olan muâhaze ve tenkit, mütekellime aittir. Fakat 'kelâmın müstetbe...
Üstadın, "Maslahat için kizb ise, zaman onu neshetmiş. Çünkü maslahat ve zaruret için bazı âlimin muvakkat fetvası bu zamanda o fetva verilmez" cümlesi nasıl anlaşılmalıdır? Hadiste üç yerde yalan söylemeye ruhsat olduğu geçiyor. Bu üç yerdeki ruhsat kalkmış mı oluyor?