Kur’an’ın Meydan Okumasındaki Sekiz Mertebe

Kur’an pek çok ayetleriyle inanmayanları muaraza etmeye, yani onun bir benzerini getirmeye davet etmektedir. Üstad Bediüzzaman Hz. Kur’an’ın bu daveti sekiz mertebe olarak ortaya koyduğunu mealen şöyle anlatır:

1. Yüksek edebiyatıyla,  gaybden verdiği haberleriyle, ihtivâ ettiği ilimlerle, ve yüksek hakikatleriyle berâber, Kur’ân’ın tam mislini ve benzerini, ümmî bir şahıstan getiriniz!

2. Eğer böylece benzerini getirmeye gücünüz yetmiyor ise, uydurma şeylerden olsun yalnız belâğat ve edebiyatının benzerini getiriniz!

3. Eğer buna kudretiniz yetmezse, Kur’ân’ın tamamına değil, on sûresine benzer getiriniz!

4. Eğer bunu da yapamadıysanız, uzun bir sûresinin benzerini yapınız!

5. Eğer bu da size kolay değilse, kısa bir sûresinin benzerini olsun yapınız!

6. Eğer ümmî bir şahıstan getiremediyseniz, âlim ve kâtib bir şahıstan olsun getiriniz!

7. Şâyet buna da imkân bulamadıysanız, birbirinize yardım ederek ve eski güzel eserleri, hattâ istikbâldekileri de yardıma çağırarak olsun yapınız!

8. Bunu da yapamazsanız, bütün âlimleriniz, belâğatçılarınız, hatta taptığınız putlarınız size yardım etsin! Hatta bütün insanlar ve cinler de size yardım etsinler! Yoksa din, can, mal ve aileleriniz dünyada ve âhirette de büyük tehlikeye düşecektir.”

İşte Kur’ân yalnız nazil olduğu yirmi üç senede değil, bin dört yüz seneden beri cin ve insanlara karşı bu meydan okumayı yaptığı hâlde, o zamanın insanları susup karşılık veremediği gibi, bugün için de tüm insanlık kısa bir suresine benzer getirmekten âciz kalmaktadır.

Meşhur belâğat imamı Câhız’ın dediği gibi: “Muâraza-i bi’l-hurûf mümkün olmadığından, muhârebe-i bi’s-süyûfa mecbur oldular.” Yani harflerle benzer getiremediklerinden kılıçlarla harb etmeye mecbur kaldılar! Harflerle yapamadıklarını, harblerle yapmak istediler!

(Bkz. Zülfikar, 25. Söz Mucizât-ı Kur’aniye Risalesi)