Arama sonuçları: 623 sonuç bulundu.

Bediüzzaman hazretleri bir yerde "“Vicdanın ziyası ulum-u diniyedir. Aklın nuru fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecelli eder." demektedir. Ancak 11. recada "ulûm-u felsefiyeyi, ulûm-u İslâmiye ile beraber havsalama doldurmuştum. O ulûm-u felsefiyeyi pek yanlış olarak ma‘den-i tekemmül ve medâr-ı tenevvür zannetmiştim. Halbuki o felsefî mes’eleler, ruhumu çok fazla kirletmiş ve te...
15. Şua'da geçen, "kudsî yedi sıfattan (sübûtî sıfatlardan) bir cihette en birincisi olan ilim dahi..." denilmektedir. İlim sıfatı ne cihetle birincidir?
“ Karıncayı emîrsiz, arıyı ya‘sûbsuz bırakmayan kudret-i ezeliye, elbette beşeri nebîsiz bırakmaz. Âlem-i şehâdetteki insanlara inşikāk-ı kamer bir mu‘cize-i Ahmediye (asm) olduğu gibi, mi‘râc dahi âlem-i melekûtteki melâike ve rûhâniyâta karşıbir mu‘cize-i kübrâ-yı Ahmediyedir (asm) ki, nübüvvetinin velâyeti bu kerâmet-i bâhire ile isbat edilmiştir. Ve o parlak zât, berk ve kamer gibi melekûtte ş...
Yedi kat semanın iç içe olduğunu biliyoruz. Big Bang teorisine göre en iç katmanda olan "gök" her daim genişlemeye devam ediyorsa, o halde bu genişleme diğer katları da etkiliyor diyebilir miyiz?
7 kat sema var. Peki neden 7 kat? Bu yedi kattan sonra ne var? 18 bin alemde mi bu semalarda? Neden bu alemlerin içinde en küçük alem biziz?
29. Söz'deki şu cümleyi izah eder misiniz? "Bir şey zâtî olsa, onun zıddı o zâta ârız olamaz. Çünkü içtimaü'z-zıddeyn olur; o da muhâldir. İşte bu sırra binaen, madem kudret-i İlâhiye zâtiyedir ve Zât-ı Akdesin lâzım-ı zarurîsidir. Elbette, o kudretin zıddı olan acz, o Zât-ı Kadîre ârız olması mümkün olmaz."
Üstad, risalelerde Kur'an'ın ''7 külli vechi''ne işaret ediyor. Ancak üstad 7. Lemada Fetih suresinin son 3 ayetini tefsir ederken ''Sure-i Fethin bu üç âyetinin çok vücuh-u i’câzı vardır. Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın on vücuh-u külliye-i i’câziyesinden ihbar-ı bilgayb vechi, şu üç âyette, yedi sekiz vecihle görünüyor.'' diyerek  ''7 külli vechi'' 10'a çıkarıyor...Neden? Acaba bu ''7 külli vech''e e...
"Derece-i i‘câzda belâgat-i Kur’âniyedir. O belâgat ise, nazmın cezâletinden ve hüsn-ü metânetinden; ve üs­lûblarının bedâatinden, garib ve müstahsenliğinden; ve beyânının berâetinden, fâik ve safvetinden; ve maânîsinin kuvvet ve hak­kāniyetinden; ve lafzının fesâhatinden, selâsetinden tevellüd eden bir belâgat-i hârikulâdedir ki, benî-Âdemin en dâhî edîblerini, en hârika hatîblerini, en mütebahhi...
"Hem insan hodgâmlık ve zâhirperestliğiyle beraber, her şeyi kendine bakan yüzüyle muhâkeme ettiğinden, pek çok mahz-ı edebî olan şeyleri hilâf-ı edeb zanneder. Meselâ âlet-i tenâsül-ü insan, insan naza­rında bahsi hacâlet-âverdir. Fakat şu perde-i hacâlet, insana bakan yüzdedir. Yoksa hilkate, san‘ata ve gāyât-ı fıtrata bakan yüzler öyle perdelerdir ki, hikmet nazarıyla bakılsa, ayn-ı edebdir. Ha...
Üstad Bediüzzaman, Kur'anın kırk vech-i icazından ve yedi nevi icazından bahs ediyor. Bu kırk vecih misalleriyle külliyatın neresindedir?