Deniliyor ki deprem bazı insanların hatasından ve günahından dolayı meydana geliyor bunlar yüzünden gelen musibetlerin bütün memleketteki insanların başına gelmesinin sebebi nedir?
"Küre-i arz, Risale-i nur ve şakirdlerine gelen zulüme itiraz etti.." Bununla ilgili misal verir misiniz?
"Sıfat-ı kelâmdan gelen evâmir-i teşriiyeye karşı itaat ve isyan olduğu gibi, sıfat-ı iradeden gelen evâmir-i tekviniyeye karşı da itaat ve isyan vardır. Evvelkide mükâfat ve mücazat galiben âhirette olur; ikincisinde ağlebi dünyada olur." "Hakikat-i İslâmiyetin kuvveti nispetinde, Müslümanlar o kuvvete göre hareket etmeleri derecesinde ehl-i İslâm temeddün edip terakki ettiğini tarih gösteriyor....
Evet, ekseriyet-i mutlaka ile, hayır ve mehâsin ve kemâlât, vücuda istinad eder ve ona râci olur. Sureten menfi ve ademî de olsa, esası sübutîdir ve vücudîdir. Dalâlet ve şer ve musibetler ve mâsiyetler ve belâlar gibi bütün çirkinliklerin esası, mayası ademdir, nefiydir. Onlardaki fenalık ve çirkinlik, ademden geliyor. Çendan suret-i zâhirîde müsbet ve vücudî de görünseler, esası ademdir, nefiydi...
Kısaca ve maddeler halinde musibet ve belaların hikmetlerini yazar mısınız?
Bediüzzaman Hazretleri risalelerinde sıklıkla Kur'an'a hizmet edenlerin ilâhî bir inayet, bir koruma ve yardım altında olduklarından bahsediyor. Bu ilâhî koruma, kaza ve belalardan da tamamen korunacakları anlamına gelir mi?
Safer ayında insalların başına gelecek belaların dağıtıldığı söyleniyor bu doğrumu? Safer ayını bela ayı olarak telakki etmemiz mi gerekiyor?
Peygamaber efendimiz (sav) çok acılar çekmiş. Müminler de çekiyor. Allahu Teala'nın sevdiği kullarına acılar vermesinin hikmeti nedir?
Tarîk-i Nakşî de dört şeyi bırakmak lazım. Hem dünyayı, hem nefis hesabına ahireti dahi hakiki maksad yapmamak, hem vucudunu unutmak, hem ucba, fahra girmemek için bu terkleri düşünmemek.. Risale- nurda ise "Acz-mendi tarikinde dört şey lazımdır: Fakr-ı mutlak, acz-i mutlak, şevk-i mutlak, şükr-ü mutlak ey aziz!" şeklinde geçen esasları acıklar mısınız?
İnsan âciz ve fakir olduğu halde, âczi ve fakri nasıl ona şefaatçi olabilir?