"Zira hayat-ı dünyeviyesine lazım olan amel iktidar cihetinde en edna bir serçe kuşuna yetişemez" izah eder misiniz?
"Evet Cenâb-ı Hak, senin ibâdetine muhtaç değil. Hem hiçbir şeye muhtaç değil. Fakat sen ibâdete muhtaçsın. Sen ma‘nen hastasın. İbâdet ise, senin ma‘nevî yaralarına tiryâk hükmünde olduğunu, çok risâlelerde isbat etmişiz." 23. Lema'nın Hatimesinde geçen bu cümleye göre insanın manen hasta olmasını nasıl anlamalıyız?
En'am suresi 116 da Rabbimiz "Eğer yeryüzünde bulunan (insan)ların çoğuna uyarsan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar. (Onlar) ancak zanna tâbi' olurlar ve onlar sâdece yalan söylerler." buyurmaktadır. Bu ayetteki "insanların çoğunluğu" cümlesini nasıl anlamak lazım. Halbuki hadiste " ümmetim dalalet üzere ittifak etmez" vs. gibi hadis-i şeriflerle bunu nasıl tevfik edeceğiz.
Peygamber Efendimiz giyim hakkında neler önermiştir? İçtima- i hayatta sarık sarmamız ve cübbe giymemiz şart mı? Hükmü nedir? Ehli tarikatten arkadaşlar dergah dışı insanlara giyinişlerinden dolayı Ehli dünya muamelesi yapıyor. konu ile ilgili açıklamalarınızı bekliyorum.
Göbeklitepe' nin 12.000 yıl önce insanlar tarafından inşa ettiği bilimsel olarak iddia edilmektedir. Ancak insanlığın var oluşu dini bilgilere göre 7000 sene öteye gitmektedir. Bu bir çelişki değil mi? İzah eder misiniz?
Bazı büyük zatların 40 gün, 50 gün veya yıllarca inzivaya çekildiğini biliyoruz. Fakat bu sırada sıla i rahim terkediliyor ya da cuma namazı gibi bir farzı terk edebiliyorlar. Biz böyle zatları yargılayamayız. Fakat hangi kaideye dayanıyorlar, açıklayabilir misiniz?
İsa (as)'ın ölmeden göğe yükseltildiğine ve ahirzamanda tekrar
yeryüzüne indirileceğine son zamanlarda bazı kimseler itiraz ediyorlar.
Bu konunun İslam inancındaki delilleri nelerdir?
Bazı kimseler Risale-i Nurlardan: "Ahirzamanda isevilerin hakiki dindarları ehl-i Kur'ân ile ittifak edip müşterek düşmanları olan zındıkaya (Allah'ı inkâr edenlere) karşı dayanacaklarıdır" gibi cümleleri göstererek Üstad Bediüzzaman'ın dinler arası diyaloğu savunduğunu iddia ediyorlar. Bu iddia doğru mudur?
Anadolu'nun bazı bölgelerinde vefat etmiş bir şahıs defnedildikten sonra tüm ömründeki farz namaz borçları hesaplanıp bunlara biçilen belli bir miktar para fakirlere "iskat" adı altında dağıtılıyor. Bu işlem fıkhen doğru mudur? Bir şahsın namaz borcu para ile ödenebilir mi?