Arama sonuçları: 2339 sonuç bulundu.

‘’Rica ederim, üçünüzün hakkında birbirinden ziyade gücenmeye ehemmiyet verdiğimden gücenmeyiniz. Çünkü, Hüsrev’le Feyzi’de benim gibi insanlardan tevahhuş ve sıkılmak var. Hem birbirine bir derece meşrepçe ayrıdırlar. Ve Sabri ise, akraba ve tarz-ı maişet cihetinde hayat-ı içtimaiye ile bir kaç vecihte alâkadar ve ihtiyata mecburdur’’ abiler arsındaki problem nedir ki üstad sık sık uyarı ihtiyacı...
‘’Saniyen: Sarsıntılı olan altıncıdaki kardeşlerimizin istirahatlerini merak ediyorum. Bir parmak hariçten hapse, hususan altıncıya karışıyor. Oradaki kardeşlerimiz dikkat ve ihtiyat edip hiç bir şeye karışmasınlar.’’ Üstad ın ifade ettiği ‘’altıncı’’ ifadesi koğuş numarası mıdır? Eğer öyleyse üstad diğer koğuşta olan hadiseleri nerden biliyor? 
‘’Evvelâ: Sizi teselliye muhtaç bilmiyorum. Birbirinizin kuvve-i mâneviyenizi takviye ederseniz, o kâfidir. Karşımdaki levha dahi bana kâfi geliyor’’. Üstadın ‘’karşımdaki levha’’ dediği nedir? 
"İmkân, mütesaviy-üt tarafeyn"dir. Yani: Adem ve vücud, ikisi de müsavi olsa; bir tahsis edici, bir tercih edici, bir mûcid lâzımdır. Çünki mümkinat, birbirini icad edip teselsül edemez. Yahut o onu, o da onu icad edip devir suretinde dahi olamaz. Öyle ise bir Vâcib-ül Vücud vardır ki, bunları icad ediyor. Devir ve teselsülü, oniki bürhan yani arşî ve süllemî gibi namlar ile müsemma meşhur oniki d...
Sünnet-i seniyeyi güncellememiz gerekiyor. Hz peygamber bu asırda gelseydi misvak, sarık.. vs sünnet olmazdı tarzı ifadelerle karşılaşıyoruz. Bu hususta bilgilendirebilir misiniz? 
Süt kardeşlik mezhebe göre değişiyormuş, bu neye göre değişiyor. Ayrıca çarşaflı bir bayan erkek olan süt kardeşine görünebilir mi?
Risale-i Nur'da geçen; “Zira senin gibi niyeti halis olmayan bir adam nasihati bazen damara dokundurur aksul amal yapar” ifadesinden şunu çıkarabilir miyiz? Karşıdaki kişide nasihat tesir etmiyorsa, o zaman biz halis değiliz. Bu her zaman böyledir denir mi? Bir de nasihat ederken nasıl bir tavırda olmak gerekiyor? Metodumuz, hissiyatımız vs? 
Tekfir meselesi hakkında ehl-i sünnet itikadına göre bir Müslüman bir Müslümana işlediği günahtan dolayı kâfir diyemez. Peki karşımızda açıkça Allah'ı inkâr edenler varsa, ben peygamberim diye dolaşanlar varsa, biz bunlara Müslüman değil desek sıkıntı olur mu? Yani inkârcıları tekfir edebilir miyiz? 
Bir kimse yemin eder sonra bozar, aynı konuda yemin eder ve tekrar bozarsa birincinin kefaretini henüz ödememişken bu tekrarlansa bir kefaret yeterli midir?
Bigbang teorisine göre milyonlarca yıl önce evren tek bir noktadan genişlemeye başladı ve trilyonlarca parça ( yıldız, gezegen vs.) evrenin çeşitli noktalarına konumlanmış oldu. Dünya ise bu etrafa dağılan trilyonlarca parçadan sadece bir tanesiydi ve bizim dünyamız yaşama elverişliydi. Dolayısıyla bizim dünyamızda yaşam başladı. Şimdi sorum tam olarak şu: Biz Müslümanlar olarak hep deriz. (Örneği...