Üstad Bediüzzaman diyor ki, “Risale-i Nur'a intisab eden zâtın en ehemmiyetli vazifesi, onu yazmak veya yazdırmaktır ve intişarına yardım etmektir. Onu yazan veya yazdıran Risale-i Nur Talebesi ünvanını alır" Burada intişar etmekten ne anlayacağız?
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, mükerrer yerlerde Risaleler için, Kuran'dan ilhamen kendisine yazdırıldığını, kaynağının başka dini veya fenni kitaplar olmadığını söylüyor. Fakat okurken, bazen meşhur İslam alimlerinden yaptığı nakillerle, bazen de fen bilimlerinden getirdiği izahlarla karşılaşıyoruz. Bu durumda nasıl Kur'an'dan mülhem olmuş oluyor?
Risale-i Nur, sair kitablara muhalif olarak başta perdeli gidiyor; gittikçe inkişaf eder. Üstadın başta perdeli gidiyor demesi tam olarak nedir acaba?
Üstad bazı yerlerde bana yazdırıldı diyor. O kelimeden ne anlamalıyız. Çünkü bazıları (haşa) üstad kendini peygamber sanıyor diyorlar:
Risale-i Nur'un birçok yerinde; 1. sual, eğer denilse, 3. müşkül gibi çeşitli soru manasını içeren ifadeler var..Acaba bu soruları birileri mi üstada soruyor; yoksa üstad ileride bu soruların sorulacağını gayb aşina gözüyle görüp kendisi mi sorup cevaplıyor?
Risalelerde bazı konular tekrar olarak yazılıyor. Misal, ihlas risalesi. Bunlar sanıyorum Kuran ayetlerinin tekrarındaki faziletten kaynaklanıyor. Peki tekrar konular ilkinde yazıldı, sonraki eserlerde üstadımız, yine ilham yoluylamı yazdırdı. Yoksa filan bahsi buraya ekleyin mi denildi? eger aynı konu 2 3 kere farklı anlarda ilham olarak yazdırıldıysa, bu risalenin yüceliğinin bir ispatı daha olu...
21.lemada,3.düsturda üstadımızın"beni de bir derece riyadan kurtardınız" tabirinden anlamamız gereken mana nedir?
17.söz; Bu söz iki ali makam diyor üstadımız. Birinci makam belirtilmemesinin sebebi nedir. Birinci makamın neresi olduğunu nasıl anlayabiliriz.
2- Âlem-i ervah ve ruhaniyatın farkı nelerdir?
Üstad Hazretleri, sabah ve akşam namazlarından sonra Haşr suresini okumadan önce "Eûzü Billâhissemi'ıl Alîmi Mineşşeytanirracîm" demiş midir? Bu uygulama hadislerde var mıdır? Fazileti nedir?
Üstad Bediüzzaman Sahabeler bahsinde, "Âhirzamanda beni görmeyen ve iman getiren, daha ziyade makbuldür" mealindeki hadisi izah ediyor ve diyor ki, "sahabeler külli fazilette geçilemez. O rivayetler hususi fazilete dairdir, has bazı şahıslar hakkındadır." Hususi fazilet kısmını anlıyoruz. Fakat has şahıslar tabirini, bazı hususi kimseler sahabeleri geçer diye anlayabilir miyiz?