“Sizin her birinizin yaratılışı annesinin karnında kırk günde derlenip toparlanır. Sonra böylece alaka olur. Sonra böylece mudğa olur. Sonra Allah (cc) bir melek gönderir ve ona dört sözle emreder: Amelini yaz! Ecelini yaz! Said mi, şaki mi olduğunu yaz! Sonra da ona ruh üflenir.” (Buhari) Bu hadise göre insan hayatta nasıl yaşayacağını kendisi mi belirliyor?
Koca karısına her ne zaman istersen kendini bosayabilirsin şeklinde talak yetkisi verdi ise kadın bunu sınırlı bir anında kullanmaktan korktuğu için kocasına iade edebilir mi? Veya kadın çok vesveselerinden dolayı ağzından istemeden vesvese dolayısı ile nikahı bozacak bir söz çıksa bu geçerli olur mu?
Haşiye: “Hadîsin nassıyla "O şuhud, bütün lezaiz-i Cennet'in o derece fevkindedir ki, onları unutturur. Ve şuhuddan sonra ehl-i şuhudun hüsn-ü cemali o derece fazlalaşır ki; döndükleri vakit, saraylarındaki aileleri çok dikkat ile zor ile onları tanıyabilirler." hadîste vârid olmuştur.” (32. Söz)
Yukardaki ifadede saraylarındaki aileleri diye kastedilenler kimlerdir? Eğer hanımlar ise onlar için ...
Nur suresine göre, namuslu ve habersiz mümin kadınlara iftira atanlar dünya ve ahirette lanetlenmişlerdir, onlar için büyük azap vardır denmektedir. Söz konusu durum mümin olmayan fakat aynı hassasiyeti gösteren kadınlar için de geçerli midir?
"Hâşiye: Kur’ân-ı Hakîm, kâfirlerin küfriyâtlarını ve galîz ta‘bîrâtlarını ibtâl etmek için zikrettiğine istinâden, ehl-i dalâletin fikr-i küfrîlerinin bütün bütün muhâliyetini ve bütün bütün çürüklüğünü göstermek için, şu ta‘bîrâtı farz-ı muhâl sûretinde titreyerek kullanmaya mecbûr oldum." (Sözler)
Yukarıda geçen; Kuranda kafirlerin küfürleri nasıl geçiyor. konuyla ilgili olarak izah eder misi...
Asa-yı Musa mecmuası birinci Hüccet-i İmaniye 18. mertebesinde; " imkân hakîkatinden çıkıp kâinâtın bu büyük şehâdetinin bir kanadını teşkîl ederler. Kâinâtın şehâdetini her iki kanadı ve iki hakîkatiyle Risâle-i Nûr eczâları ve bilhassa Yirmi İkinci ve Otuz İkinci Sözler ve Yirminci ve Otuz Üçüncü Mektublar tamamıyla isbat ve îzâh ettiklerinden onlara havâle ederek, bu pek uzun kıssayı kısa kest...
"21. Sözün ikinci makamında geçen kalbin beş yarasına beş merhemdir." cümlesindeki kalbin beş yarası ne demektir?
"Kalp boşluk kabul etmez" Sözünden ne anlamalıyız?
"Sonra o yolcu dağlarda ve sahrâlarda fikriyle gezerken, eşcâr ve nebâtât âleminin kapısı fikrine açıldı. Onu içeriye çağırdılar: “Gel, dâiremizde de gez. Yazılarımızı da oku” dediler. O da girdi, gördü ki: Gayet muhteşem ve müzeyyen bir meclis-i tehlîl ve tevhîd ve bir halka-i zikir ve şükür teşkîl etmişler. Bütün eşcâr ve nebâtâtın envâ‘ları, bil’icmâ‘ beraber لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ diyorlar...
Üstadımızın "Bu zamanda feraizi işleyen kebairi terk eden kurtulur inşaallah." sözünde, kebair diye kastettiği büyük günahlar hangileridir. Başka yerde "ekberü'l-kebâir" tabiri var, burada ise "kebair" diyor.