"Elcevab: Eğer insan yalnız bir kalbden ibaret olsaydı; bütün masivayı terk, hattâ esma ve sıfâtı dahi bırakmak, yalnız Cenab-ı Hakk'ın zâtına rabt-ı kalb etmek lâzım gelirdi." (27.söz Zeyl 3.vecih 3.sual.)
Soru 1) Biz Cenab-ı Hakkı isim ve sıfatları ile tanıyoruz. İsim ve sıfatları bırakmak nasıl olabilir.
Soru 2) Cenab-ı Hakkın zatını düşünmek caiz değil, zaten Allah bununlada bizi yükümlü tut...
"Erkân-ı imaniyenin hakaikini gözle görüp, melâikeyi, Cenneti, âhireti, hattâ Zât-ı Zülcelâli gözle müşahede etmek, kâinata ve beşere öyle bir hazine ve bir nur-u ezelî ve ebedî bir hediye getirmiştir..." (Sözler)
Cenab-ı Hak cismani değildir, onu göz ile görmek ne demektir?
4.Lemada geçen; "Evet, Âl-i Beyt’in efrâdı ise, i‘tikād ve îmân hususunda sâirlerden çok ileri olmasa da, yine teslîm ve iltizâm ve tarafgîrlikte çok ileridedirler. Çünkü İslâmiyet’e fıtraten ve neslen ve cibilliyeten tarafdârdırlar. Cibillî tarafdârlık zayıf da olsa, şânsız da olsa, hatta haksız da olsa, bırakılmaz." cümlesinde geçen Cibillî tarafdârlık zayıf da olsa, şânsız da olsa, hatta haksız...
"Eskiden vatanımda ve sair memleketlerde gördüğüm o cins sarı çiçekleri derhatır ettirdi. Şöyle bir mânâ kalbe geldi ki: Bu çiçek kimin turrası ise, kimin sikkesi ise ve kimin mührü ise ve kimin nakşı ise, elbette bütün zemin yüzündeki o nevi çiçekler Onun mühürleridir, sikkeleridir."
Yukarıdaki bir bahisteki mesele kafamı karıştırıyor. Mesele Ankaradaki nakışlı bir çiçek Amerikada gözüküyorsa, ...
Cümlesinin makam-ı ebcedîsi olan bin iki yüz yirmi ikiye kadar, o fütûhât-ı Kur’âniye ve nusret-i dîniye devam edeceğine ve ondan sonra bir derece tevakkuf ve tedennî başlayacağına tevâfukla işaret eder.
Burada üstadımızın bin iki yüz yirmi ikideki gerilemeden kastı nedir?
Cihat ilanı, ulül emrin vazifesi midir? Kişi kendi başına düşmana cihat ilan edebilir mi? Kişi düşmana saldırdığı zaman şehit olur mu? Bu konu hakkında bilgi verir misiniz?
Tesbihattaki bir duada geçen "dinî fitne" ile kasdedilen nedir? Bundan korunmak için ne yapabiliriz.?
Dua ederken Ya Rabbi, benim falan sıkıntımı salih kulların hatrına gider diye dua etmek veya Allahım benim duamı veya sıkıntımı veya arzumu isteğimi örneğin Peygamberimiz veya salih kullarının hatırına kabul eyle gibi dua etmek caiz midir?
Kur'ân-ı Kerim dışındaki dualarda ve salavatlarda tesbihat ve tesbihlerde tecvit uygulamamız gerekir mi?
Duaların sonunda el-fatiha demek bid'at mıdır? Yemek duası sonunda diyoruz. Namaz duası sonrası yapıyoruz ya da tesbihat sonunda.. zorunlu kılınmasa da biz sürekli yapıyoruz.