Arama sonuçları: 1355 sonuç bulundu.

Birinci mektupda üstadımız şehitler için 'onlar kendilerini ölmüş bilmiyorlar, yalnız kendilerini daha iyi bir aleme gittiklerini biliyorlar, kemalı saadetle müteleziz oluyorlar, ölümdeki firak acısını his etmiyorlar' demiş. Bundan kasıt öldüklerini hiçmi bilmiyorlar, bunu izah edebilir misiniz?
Kimler şehittir, yanan ve boğulan şehit midir? Cuma günü ölen de şehit oluyor savaşta ölen de. Bu ikisi arasında bir fark var mıdır? Şehitlik mertebeleri nelerdir? Müslüman, ama ibadetlerini yerine getirmeyen bir kişi, askerde bir çatışmada ölürse şehit olur mu? İnançları olmayanların durumu nedir?
Sekine için üstad, "kim saadete mazhar ise, said ise, şaki değilse o isim onun boynunda mübarek bir gerdanlık hükmünde bir nüsha olur" Cümlesindeki bu müjdeye mazhar olabilmek için sekine duasından istifademiz nasıl olması lazım. Aynı zamanda boyunda da taşımak lazım mı? Yoksa bu söz mecazi bir ifade midir?
"Küre-i arz, âlem-i şehâdette bir çekirdektir; âlem-i misâlî ve berzahîde ise, bir büyük ağaç gibi, semâvâta omuz omuza olacak bir azamettedir."  cümlesini açıklar mısınız?
Bu keşif ve kerametlerin ekserisi de, seyr ü sülûk zamanında, tarîkat berzahından geçtikleri vakit, âdi beşeriyetten bir derece tecerrüd ettiklerinden, hilaf-ı âdet hâlâta mazhar olurlar. (Mektubat 1-15.Mektub.Shf39) Buradaki tarikat berzahından geçmek ne demektir. 
Son zamanlarda namaz kılarken veya diğer ibadetlerimi yaparken "doğru yaptım mı?" veya "böyle yapmak namazı bozuyor mu? sehiv gerekli mi? " gibi bir sürü şey aklıma geliyor. Doğru yapsam bile kafama çok takılıyor. Kafama takmayınca da acaba oldu mu diye diye içimde bir ukte kalıyor. Acaba ne yapmam gerekir?
Eyyüb (as) yaraları ibadetini engelleyene kadar hastalığının şifasını taleb etmemiş. O halde bizler de hastalığın bize kazandırdıklarını düşünerek hastalık ibadetimize engel oluncaya kadar dua etmemeli miyiz?
Namazda son oturuşda Rabbena dualarından sonra "Allahümme la tuhricna mineddünya illa meaşşehadeti vel iman" duası veya buna benzer bir dua da okunabilir mi?
"Sonra pür-merak ve pür-iştiyâk o misâfir-i âlem-i şehâdet, cismânî ve maddî cihetinde mahsûs tâifelerin dillerinden ve lisân-ı hâllerinden ders aldığından, âlem-i gayb ve âlem-i berzahta dahi mütâlaa ile bir seyahat ve bir taharrî-i hakîkat arzu ederken, her tâife-i insaniyede bulunan ve kâinâtın meyvesi olan ve insanın çekirdeği hükmünde bulunan ve küçüklüğüyle beraber ma‘nen kâinât kadar inbisâ...
15. Şuada 9 ve 10. şehadetleri izah ederken Al-i Muhammed (SAV) alimleri için HAKKAL YAKİN tabirini kullanırken, sahabe efendilerimiz için AYNEL YAKiN Tabiri kullanılmış. Niçin bu tabirler kullanılmış. Hakkalyakin mertebesi aynelyakından daha yüksek mertebe değilmi?