İnsanların Kur'an'a mı yoksa felsefeye mi daha muhtaç olduğunu nasıl anlayabiliriz?
Sözler eserinde s. 88'de geçen "Belki i‘dâmdan ve hapisten gayet zâhir olarak Kur’ân affettiğinden, o da sarf-ı nazar edip ve mevcûdâtı kendileri hesabına hizmetten azlederek Fâtır-ı Zülcelâl hesabına istihdâm edip..." ifadesindeki "Kur'ân'ın affettiği" tabirini nasıl anlamalıyız?
"Hem insan hodgâmlık ve zâhirperestliğiyle beraber, her şeyi kendine bakan yüzüyle muhâkeme ettiğinden, pek çok mahz-ı edebî olan şeyleri hilâf-ı edeb zanneder. Meselâ âlet-i tenâsül-ü insan, insan nazarında bahsi hacâlet-âverdir. Fakat şu perde-i hacâlet, insana bakan yüzdedir. Yoksa hilkate, san‘ata ve gāyât-ı fıtrata bakan yüzler öyle perdelerdir ki, hikmet nazarıyla bakılsa, ayn-ı edebdir. Ha...
Kur'an'da neden bu kadar çok tekrarat vardır? Hikmeti nedir?
"Ne yaş ne de kuru (hiçbir şey) yoktur ki, apaçık bir Kitab’da (Kur’ân’da) bulunmasın!" ayetini ve İbn-i Abbas'ın, "Vallahi devemin yularını kaybetsem onu bile Kuran'da bulacağımı umuyorum" sözünü nasıl anlamalıyız? Kur'an'da gerçekten herşey var mı?
Mirac mucizesi Kur'ân-ı Kerim'de anlatılıyor, fakat çok detay verilmeden. Ancak Miracla ilgili ayet dışında da hadislerde ve farklı kaynaklarda çok fazla şey anlatılıyor. Bu bilgiler doğru mudur?
Kur'an'da, "Sonra bu işler, süresi sizin hesabınızla bin yıl olan bir günde ona yükselir" ve diğer bir ayet-i kerimede ise, "Melekler ve Ruh (Cebrail) ona süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir"diye buyrulmuş. Buradaki zaman kavramını açıklar mısınız?
Tevafuklu Kur'an'da, Allah kelimelerinin alt alta gelerek tevafuk etmesi Kur'anın bir mucizesi midir? Hattatın kendi hüneri olamaz mı?
Kurandaki tevafuklar nasıl mucize oluyor? Bunu nasıl anlatabiliriz?