Kur'an'da neden bu kadar çok tekrarat vardır? Hikmeti nedir?
Hazreti Üstad Kur’ân-ı Kerîm de bulunan tekrarlar hakkında Mesnevi-i Nuriye isimli eserinde şu izahları yapmaktadır.
Üçüncü Katre: Tekrârât-ı Kur’âniyedeki i‘câzın bir lem‘asını beyân eden Altı Nokta'dan ibârettir.
Birinci Nokta: Kur’ân bir zikir kitabı, bir duâ kitabı, bir da‘vet kitabı olduğuna nazaran, sûrelerinde vukūa gelen tekrarlar belâgatçe ayn-ı isâbet ve ayn-ı hikmettir. Çünki zikir ve duâdan maksad sevabdır. Ve merhamet-i İlâhiyeyi celb etmektir.[1]
İZAH: Kur’ân sadece emir ve yasaklardan ibaret ilahi bir kitap değildir. Aynı zamanda bir dua ve zikir kitabıdır ki Müslümanlar olarak bizler birçok dua ve zikri Kur’ândan öğrenmekteyiz. Mesela “Onlardan bir kısmı da: “Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik, âhirette de iyilik ver ve bizi ateş azâbından muhâfaza eyle!” der.”[2] Âyet olmakla birlikte makbul bir duadır. Bununla birlikte Rabbimizi zikredeceğimiz birçok güzel lafızlar Kur’ân'da bulunmaktadır. Dolayısıyla Kur’ân okuyan bir mü’min aynı zamanda dua ve zikirde bulunmaktadır.
Malumdur ki dua ve zikir gibi ibadetlerde aslolan çokça tekrar etmektir. Dua tekrar tekrar yapıldıkça merhamet-i ilahiyeyi celb eder kabule yakınlaştırır. Hem zikirde esas olan tekraren yapılmasıdır. Ta ki kalbi nurlandırsın ve sevabı ziyadeleştirsin. Mademki Kur’ân aynı zamanda bir dua ve zikir kitabıdır. O halde duaların ve zikir lafızlarının tekrar etmesi elbette tam bir hikmettir ve maslahattır.
İkinci Nokta: Kur’ân, bütün beşerin tabakātına hitâb ve devâ olduğu için, zeki-gabî, takî-şakî, zâhid-gayr-i zâhid bütün insan tabakaları şu hitâb-ı İlâhîye mazhardır. Ve bu eczâhâne-i Rahmânîden ilaç almaya hakları vardır. Halbuki Kur’ân’ı tamamen ve dâimâ okumak herkese müyesser olmaz. Bunun için, lüzûmlu olan maksadlar, huccetler bilhassa uzun sûrelerde tekrar edilmiştir ki, her bir sûre hemen hemen küçük bir Kur’ân hükmünde olsun ve herkes suhûletle istediği vakit istediği sûreyi okumakla tam Kur’ân’ın sevabını kazanabilsin. [3]
İZAH: Kur’ân da bulunan hakikatler bütün insanlığa hitap eder. Her insan Kur’ân'ın manevi ilaçlarından istifade edebilir ve etmelidir. Lakin her insan Kur’ân'ın tamamını okuyup anlamayı başaramamaktadır. Ayrıca her insanın okuma kapasitesi, anlayışı, zekâsı bir değildir. İnsanlar farklı farklıdır. Bu sebeple en mühim esaslar, deliller özellikle uzun surelerde tekrar tekrar anlatılmıştır. Özellikle Kur’ân'ın en temel esası olan tevhid kaidesi sıkça tekrar edilmiştir. Ta ki her sure belki her bir âyet küçük bir Kur’ân olsun ve onu az da olsa okuyabilen, anlayabilen manen şifa bulsun. Bununla birlikte Kur’ân'ın tamamını okumuş gibi sevap kazanabilsin.
Üçüncü Nokta: Cismânî ihtiyaçlar, vakitlerin ihtilâflarıyla tebeddül eder. Ya noksânlaşır veya fazlalaşır. Meselâ, havaya olan ihtiyaç her an vardır. Suya olan ihtiyaç, midenin harâreti zamanlarında olur. Gıdaya olan ihtiyaç, her günde olur. Ziyâya olan ihtiyaç, ale’l-ekser haftada bir def‘a lâzımdır ve hâkezâ. Kezâlik, ma‘nevî ihtiyaçların da vakitleri muhtelif ve mütefâvittir. Her anda Allah kelimesine ihtiyaç vardır. Her vakit Besmele’ye, her saat لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ cümlesine ihtiyaç vardır. Binâenaleyh âyetlerin ve kelimelerin tekrarı, ihtiyaçların tekrarından ileri gelir. Ve kezâ, o gibi hükümlere olan ihtiyacın şiddetine işarettir.[4]
Dördüncü Nokta: Bilirsiniz ki, Kur’ân, bu metîn dîn-i azîmin esâsâtını ve İslâmiyet’in erkânını te’sîs ettiği gibi, ictimâât-ı beşeriyeyi tebdîl eden bir kitâb-ı mukaddestir. Ma‘lûmdur ki, müessis olan zât, vaz‘ ettiği esasları güzelce yerleştirmek için tekrarlara çok ihtiyacı olur. Evet, tekrar edilen şey sâbit kalır, takarrur eder, unutulmaz. Ve kezâ, Kur’ân, beşerin muhtelif tabakalarından kālî ve hâlî yapılan suâllere lâzım olan cevabları veren umûmî bir mürşid-i mücîbdir. Ma‘lûm ya, suâller tekerrür ederse, cevablar da tekerrür eder.[5]
İZAH: Kur’ân, dinin esaslarını ve hükümlerini tesis eden bir kitap olması yanında aynı zamanda, insanların sosyal hayatlarını da İslamiyet’e uygun şekilde düzenleyen eden bir kitaptır. Dolayısıyla insanların dikkat etmesi ve uyması gereken kuralları da bildirmekte bu sayede bir İslâm medeniyeti inşa etmektedir. İşte bu nedenle müslümanların dikkat etmesi ve uyması gereken esasları sıkça hatırlatmakta ve tekrar etmektedir. Zira kural ve kaideler sıkça tekrar edilip hatırlatılmadıkça toplumda yer etmesi çok mümkün değildir.
Ayrıca Kur’ân, inşa edilmek istenen İslâm medeniyetinin esas aldığı mukaddes bir kitaptır. Bu sebeple aynı zamanda bir mürşit yani öğretmendir ki bu yeni medeniyete dair insanların akıllarına takılan suallere cevap vermektedir. Malumdur ki sualler tekrar ettikçe cevapda tekrar eder ve önemli cevaplar sıkça hatırlatılır.
Beşinci Nokta: Bilirsiniz ki, Kur’ân pek büyük mes’elelerden bahseder. Ve o bahsettiği mes’elelerde kalbleri îmân ve tasdîke da‘vet eder. Ve çok ince hakîkatlerden bahis açar. Akılları, ma‘rifete ve dikkate tahrîk eder. Binâenaleyh, o mesâilin ve o ince hakāikin kalblerde ve efkârda tesbît ve takrîri için suver-i muhtelifede türlü türlü üslûblarla tekrara ihtiyaç vardır.[6]
İZAH: Kur’ân tevhit, peygamberlik, ahiret gibi insanların ebedi mutluluğuna sebep olacak en mühim meselelerden bahseder ve bu meselelere dair akıl ve kalbi itaate davet eder. Dolayısıyla konuyu en ince ayrıntılarıyla farklı üslup ve anlatım tarzlarıyla tekrar tekrar anlatır. Ta ki insanlar bu mühim meseleleri her yönüyle kabul edip iman etsin.
[1] Mesnevi-i Nuriye s. 219
[2] Bakara 201
[3] Mesnevi-i Nuriye s. 220
[4] Mesnevi-i Nuriye s. 220
[5] Mesnevi-i Nuriye s. 220
[6] Mesnevi-i Nuriye s. 221