Kronik hastalıktan dolayı özür abdesti alıyorum. Hanefi mezhebindenim. Maliki mezhebine ne gibi durumlarda uyabilirim?
Hanefi mezhebindeyim. Yellenme ve burun kanaması konusunda devamlı olan sıkıntım var. Bu konuda Hanefi mezhebinde bir çıkış var mıdır? Veya Maliki mezhebinde semavi olarak bedenden kan ve diğer şeyler çıkması abdesti bozmaz deniliyor. Bu konuda Maliki mezhebini taklit edebilir miyim?
"Ehl-i dünyanın ve maddî tarihin nazarıyla, nev-i beşerin hayat-ı içtimâiyesi noktasında bakılsa, görülüyor ki hayat-ı içtimâiye-i siyâsiye îtibâriyle, beşer, birkaç devri geçirmiş. Birinci devri vahşet ve bedevîlik devri, ikinci devri memlûkiyet devri, üçüncü devri esir devri, dördüncüsü ecir devri, beşincisi mâlikiyet ve serbestiyet devridir." cümlesini açıklar mısınız?
Maliki mezhebinde necaseti temizlemenin sünnet olduğunu söyleyen bir görüş olduğunu okudum. Bunun doğruluğu nedir? Necaset konusunda vesveseli bir insan maliki mezhebini taklit edebilir mi?
Abdestten sonra yüzü ve elleri kurulamak gerekli mi? Mezheplerin bu konudaki görüşü nedir?
Hanefilere göre 3 Parmak, 4 - 5 Parmak, bütün El ıslatılıp, veya her iki Elin Parmakları ıslatılıp önden arkaya çekmek (Sadece Dokundurmak degil çekmek) yani başın Saçın üzerinde bir şekilde gezdirmek ile Mesh olur mu? Ve parmaklarda (3,4,5 Parmak) Yeni su var ama damlamıyor yani başa bir şekilde su değse mesh olur mu?
Hz. Peygamber Muhacir ile Ensar arasında kardeşlik akdini yaparken, Medineli Sad b. Rabi ile Mekkeli Abdurrahman b. Avf’ı kardeş yaptı. Bunun üzerine Sa’d b. Rabi, kardeşine: “Ben Medinelilerin en zenginlerinden sayılırım. Gel gidelim malım ne varsa seninle yarıya bölüşeceğim. Hoşlandığın ne varsa malın yarısından alabilirsin. Ayrıca benim iki eşim var; bak onlardan hangisi hoşuna gidiyorsa, onu b...
Acz elini nefisten çekse, doğrudan doğruya Kadîr-i Zülcelâl’e verir. Halbuki en keskin tarîk olan aşk, nefsinden elini çeker, fakat ma‘şûk-u mecâzîye yapışır. Onun zevâlini bulduktan sonra Mahbûb-u Hakîkî’ye gider.
Yukardaki yeri izah eder misiniz?
Tarîk-i Nakşî de dört şeyi bırakmak lazım. Hem dünyayı, hem nefis hesabına ahireti dahi hakiki maksad yapmamak, hem vucudunu unutmak, hem ucba, fahra girmemek için bu terkleri düşünmemek.. Risale- nurda ise "Acz-mendi tarikinde dört şey lazımdır: Fakr-ı mutlak, acz-i mutlak, şevk-i mutlak, şükr-ü mutlak ey aziz!" şeklinde geçen esasları acıklar mısınız?
İnsan âciz ve fakir olduğu halde, âczi ve fakri nasıl ona şefaatçi olabilir?