Hz. Peygamber Muhacir ile Ensar arasında kardeşlik akdini yaparken, Medineli Sad b. Rabi ile Mekkeli Abdurrahman b. Avf’ı kardeş yaptı. Bunun üzerine Sa’d b. Rabi, kardeşine: “Ben Medinelilerin en zenginlerinden sayılırım. Gel gidelim malım ne varsa seninle yarıya bölüşeceğim. Hoşlandığın ne varsa malın yarısından alabilirsin. Ayrıca benim iki eşim var; bak onlardan hangisi hoşuna gidiyorsa, onu boşayacağım, sen kendine al, nikahla.” dedi. Abdurrahman b. Avuf ise, “Allah malını da hanımlarını da sana mübarek kılsın. Siz bana çarşı-pazarın yolunu gösterin.” dedi. Ve gerçekten kısa zamanda Medine’nin en büyük tüccarlarından ve zenginlerinden oldu.
Soru1) Bu hadisin şerhi yapılmış mıdır? Eğer yapılmışsa yazar mısınız?
Soru2) Sa`d bin Rebi`nin, (r.a) hanımını boşayıp Abdurrahman bin Avf (r.a) ile evlendirmek istemesi meselesini nasıl anlamalıyız?
Bu mevzu pek çok hadis kitabında yer almaktadır. Dolayısıyla sahih bir rivayettir. Bunun için bakınız: Buhârî, “Nikâh”, 7; “Buyû’”, 1; “Menâkibü’l-Ensâr”, 3; “Nikâh”, 70; Tirmizî, “el-Birr”, 22; Nesâî, “Menâkıb”, 64.
1. Soru için: Bu hadisin şerhi yapılmıştır. İlgili hadisin şerh tercümesini aşağıya alıntılıyoruz:
“Abdurrahmân Ibn-i Avf radiya'llāhu anh’ten şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Biz Medine'ye (hicret edip) geldiğimizde, Resûlullāh salla'llāhu aleyhi ve sellem benimle Sa'd Ibn-i Rebî' arasında
kardaşlık te'sis etmişti. Bunun üzerine Sa'd Ibn-i Rebis (Abdurrahmân Ibn-i Avf’e): Ben mal cihetiyle Ensâr'ın en zenginiyim; malımın yarisini sana ayırdım. Sonra bak! İki kadınımdan hangisini dilersen senin hisâbina talâkını veririm. İddeti geçince onu tezevvüc edersin, dedi. Abdurrahman Ibn-i Avf, Sa'd'e: (Allāh ehlini ve malını sana mübârek eylesin,) benim bunlara ihtiyacım yoktur. İçinde ticaret yapılan bir çarşınız: yok mu? (Bana o pazara delâlet ediniz,) dedi. Sa'd:
Kaynukā' (kabîlesinin) çarşısı vardır, dedi. Abdurrahmân İbn-i Avf Kaynukā çarşısına gitti. (Satmak üzere) keş ve yağ götürdü. Ertesi günü yine gitti. Çok geçmedi, Abdurrahmân Resûlullāh'ı ziyârete geldi. Üzerinde (ehl-i zifâfa mahsus) zafran eseri vardı. Resûlullāh salla’llāhu aleyhi ve selem:
- Evlendin mi? diye sordu. Abdurrahmân:
- Evet evlendim, diye cevap verdi. Resûlullāh:
- Kimi tezevvüc eylediğini sordu. O da: Ensar'dan bir kadınla evlendim, dedi. Resûlullāh:
- Ne kadar mihir yerdin? buyurdu. Abdurrahmân:
-Bir çekirdek (beş dirhem) ağırlığında altun yâhud altundan bir çekirdek verdim, diye cevab verdi. Bunun üzerine Nebî salla'llāhu aleyhi ve sellem Abdurrahmân’a: Bir koyun (kesmek sûreti) le olsun, velîme yap, buyurdu.
İZAHI
Tercemede kavs içinde gösterilen ziyâdeler, bu hadîsin Buhârî'deki diğer tarîk-ı rivâyetinden istifade edilerek yazılmıştır. Yahud şerhlerden alınmıştır.
Râvî Abdurrahmân İbn-i Avf taraf-i Risâlet-Penâhi'den Cennet'le tebşîr buyurulan on Sahabi'den birisidir. Birisi Habeşe'ye, öbirisi Medîne’ye olmak üzere iki hicret şerefini hâizidir. Bedir den başlayarak bütün meşâhidde bulunmuştur. Hadiste görüldüğü üzere Medine'ye hicret ettikten sonra yağ ve peynir satmak sûretiyle ticarete başlayan Abdurrahmân İbn-i Avf Hazretleri az zaman zarfinda çok zenginleşmiş, Resûl-i Ekrem'in hâl-i hayâtında ibtidâ dört bin, sonra kırk bin dirhem tasadduk etmiş ve bu yolda infak ve tasadduka devam etmiştir. Bu husûsa dâir pek çok menâkıbı menkuldür.
Sa'd İbn-i Rebî de Bedir ve Uhud'da hazır bulunan Ensâr'dandır. Muhâcirlerle Ensâr arasında akdedilen bu müâhât, İbn-i İshâk’ın rivâyetine göre, Hicret'in birinci senesinde akdedilmiştir. Bâzı ulemâ Resûl-i Ekrem tarafından akdedilen bu kardeşliğin iki defa olduğu, birisi Hicret'ten evvel Mekke'de, öbirisi Hicret'ten sonra Medîne’de vukū bulduğu iddiā edilmiştir. Fakat İbn-i Abdi’l-Ber: sahîh olan rivâyete göre, müâhâtın yalnız Medîne'de Mescid-i Saadet'in binâsından sonra te'sîs buyurulup bu kardeşler ( واولوا الارحام بعضهم اولى ببعض )[1] arasinda veraset bile cart oldugunu ve ahtren âyet-i kerîmesi nâzil olup, neshedildiğini haber veriyor. İbn-i Ebî Hayseme’nin Târih’inde Zeyd İbn-i Evfâ'dan rivâyet edildiğine göre, bu kardaşlık Mescid-i Saadet'te akdedilmiş ve ellisi Muhacirden, ellisi Ensâr'dan olmak üzere yüz Sahâbî arasında icrâ buyurulmuştur.
Ebü'l-Ferec bu müâhâtın te’sîsi için iki sebeb bildiriyor:
BiRiNCİ SEBEB: câhiliyet devrinde cârî olup kavm-i Arab'ın me’lûf bulunduğu (hilf) in makāmına kāim olmasıdır. (Hilf), yemîn ile te'sîs olunan dostluktur ki, bunlar arasında da verâset cârî idi. Arab'ın câhiliyet devrine aid târihi, kabîleler arasında müesses birçok (hilf ahd ü peyman) vâkıalariyle doludur.
Bu hilfler, bu dostluk ve ittifaklar, diğer bir veya birkaç kabîle aleyhine hareket etmek üzere tecâvüzî bir mâhiyette idi. Bir çanağa kokulu bir mâyi' doldurmak, ellerini bulayarak Kâbe duvarını mesh ile yemînini tevsik etmek, câhiliyet devrinin âdetleri cümlesinden idi. Bunun için Resûl-i Ekrem (La hilfe fi'l-İslâm = Müslümanlıkta hilf yoktur) buyurarak Arab'ın bu me'lüf olduğu âdetini kaldırmış ve yerine dînî bir kardeşlik ikāme buyurmuştur.
İKİNCİ SEBEB: Vatan-cüdå Íslâm mühâcirleri Mekke’deki mallarını, evlerini bırakarak Medine'ye elîm bir ihtiyac içinde gelmişlerdi. Ensâr evlerine müsafir olarak alınmışlardı. Ensâr'ın bu müsâfirperverliği dînî bir uhuvvetle tahkim buyurulmuş ve pek samimi bir tesânüd-i ictimâi husul bulmuştur ki, bunun, hiçbir milletin târihinde görülmeyen birçok mebrûr tecelliyâtı Ensâr ve Mühâcirîn bahislerinde görülecektir. Bu uhuvvet Bedir vak‘asına kadar devam etmiştir. Bedir'de bir hayli ganâim elde edilerek Mühacirler muâvenetten müstağni olmuşlardır.
Abdurrahmân İbn-i Avf'in tezevvüc ettiği, Enes İbn-i Râfi'in kızı idi. Bu izdivactan Kāsim ile Abdullāh dünyâya gelmiştir.
Erkeklerin zafran sürünmesi menhî olmasiyle bu hadîs ile te’lîf için Şarih Aynî diyor ki: bu rengin, yeni güveyiye kadınlardan bulaşmış olması muhtemeldir; yâhud da ibtidâ-yi İslâm'da yeni evliler için tecvîz edilmiştir. Bu hadîse nazaran, Imam Mâlik tecvîz etmiştir. Fakat Imam Ebû Hanîfe ile İmam Şâfiî, erkekler için tecvîz etmemişlerdir.
(VELİME) : Esnâ-yi tezviçte yapılan taâma, ve sürûru şâd-mânî nişânesi olarak çekilen ziyâfete denir. Sünnet yemeğine "i'zar”; vilâdet için verilen ziyâfete de "akika” denilir. İbn-i Avf hadîsinin sonunda: (Bir koyunla olsun velîme yap!) diye vâkı' olan emri, bâzıları zâhirine hamlederek velîmenin vücûbuna zâhib olmuşlarsa da ulemânın ekserîsine göre mendubtur. Telvih'te İmam Şâfii'den velîme müstehabtir, dediği nakledilmiştir. Vücûbuna dâir bir rivâyet vardır ki, bu vücub ictihâdı Dâvud-1 Zâhiri'nin de mezhebidir. Şârih Hattâbî diyor ki: velîme, kudret-i mâliyesi müsaid olanlar için bir koyun mikdârıdır. Muktedir olmayanlar için de harac ve meşakkat yoktur. Çünkü Resûlullah bâzı kadınlarının velîmesini hurma ile, sevik ile yapmıştır. Bir kısım ulema, iki günden fazla velîmeyi mekruh addetmişlerdir.
HADÎSTEN MÜSTEFÂD OLAN DİĞER HÜKÜMLER: Hadîsin bu bâbdaki asıl sebeb-i sevki, bâzı Ashâb-i Kirâm'ın zamân-i Saadet'te ticâretle iştigallerini ve taraf-1 Risâlet-penâhi’den takrîr ve teşvik buyurduğunu izhardır. Sonra en mühim bir hüküm de ticaret ve emsali sanâyi ile iştigal ederek kişinin zâtî kazancının, hibe ve sâir tarik ile başkasının müktesebâtından müstefid olmaktan çok hayırlı olduğudur. Sa'd ibn-i Rebi' gibi Medîne'nin en zengin bir servet sâhibi, Abdurrahmân İbn-i Avſe servetinin nisfini hibe ettiği halde kabul etmiyor; yağ ve yoğurtla başladığı ticareti sayesinde binlerle dirhem tasadduk cdecek bir servete mâlik oluyor.[2]
1. Sorunuz için yapılmış bir araştırmada aşağıdaki izahlar yapılmaktadır. Daha geniş bilgi için ilgili makaleyi inceleyebilirsiniz:
“Rivayetin bütün tarikleri göz önünde bulundurulduğunda rivayetle ilgili ortak metnin şu ifadelerden ibaret olduğu kanaati hasıl olmaktadır: “Hz. Peygamber (s.a.s.) Sa‘d b. Rebî’ ve Abdurrahman b. Avf’ı kardeş kıldı. Sa‘d b. Rebî’ maddi olarak zengin ve iki kadınla evliydi. Bunun üzerine Sa‘d kardeşi kılınan İbn Avf’a malını bölüşmeyi ve hanımlarından birisini boşayıp kendisiyle evlendirmeyi teklif etti. Ancak Abdurrahman b. Avf bunlardan hiçbirisini kabul etmeyip ticaret yapmak üzere pazarın yolunu tarif etmesinin istedi.
Hz. Peygamber (s.a.s.) Müslümanların birlik ve beraberliklerini güçlendirmek amacıyla muâhât sistemine başvurmuş ve sahabileri birbirlerine kardeş kılmıştır. Muâhât sisteminin en bariz örneklerinden birisi Sa‘d b. Rebî’ ve Abdurrahman b. Avf’ın kardeşliğidir. Buna göre Hz. Peygamber (s.a.s.) Sa‘d b. Rebî’ ve Abdurrahman b. Avf’ı kardeş kılmış, Sa‘d da kardeşi kılınan İbn Avf’a malını bölüşmeyi ve hanımlarından birisini boşayıp kendisiyle evlendirmeyi teklif etmiştir. Ancak Abdurrahman b. Avf bunlardan hiçbirisini kabul etmeyip ticaret yapmak üzere pazarın yolunu tarif etmesini istemiştir.
Bu rivayet sahih olarak kabul edilmektedir. Zira Hz. Peygamber’in (s.a.s.) risalete başladığı dönemde birden fazla kadınla evli olanlar bulunmaktaydı. Özellikle de toplum içerisinde belli bir statüye sahip olup zengin olanların çok evliliğe başvurduğu görülmekteydi. Sa‘d da Ensar içerisinde zenginliğiyle bilinen bir sahabedir. Dolayısıyla onun iki kadınla evli olması dönemin sosyo-kültürel yapısına ters düşmeyen bir durumdur.
Yukarıda değinildiği üzere sahabiler arasında muâhâtın var olduğu bilinen bir gerçektir. Bu da söz konusu rivayetin sıhhatini güçlendirmektedir. Ancak muâhât bağlamında Sa‘d b. Rebî’ ve Abdurrahman b. Avf arasında geçen diyaloğun sabit olduğu, fakat uygulamaya yansımadığı da bir gerçektir. Dolayısıyla Sa‘d’ın bu teklifi sadece öneri olarak kalmış, pratikte uygulanmamıştır. Bundan dolayı Sa‘d’ın bu teklifi sahabenin fedakarlığı açısından ele alınmalı, üzerine herhangi bir fıkhî hükmün inşa edilmesinin sağlıklı olamayacağı göz ardı edilmemelidir. Ayrıca tespit edebildiğimiz kadarıyla bu tarz teklifler diğer sahabiler tarafından yapılmamıştır.”[3]
[1] Enfâl, 8/75.
[2] Ebü’l-Abbâs Zeynüddîn (Şihâbüddîn) Ahmed b. Ahmed b. Abdillatîf eş-Şercî ez-Zebîdî. Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sahih Tercemesi ve Şerhi, trc. Kâmil Miras (Ankara: DİB Yayınları, 1987). 3/341-345.
[3] Fikret Özçelik, “Ensar-Muhacir Kardeşliğinde Evlilik Meselesi: Sa‘d b. Rebî’ ve Abdurrahman b. Avf İle İlgili Rivayetin Tahlili”, Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. (Haziran 2019/2): Sayı: 14, 190.