Bazı yerlerde okuduğum bir hadiste, "Kuran okumaya başlarken bu duayı okursanız her harfine 50.000 sevap verilir." (müslim) deniyor. Bu hadis sahih midir?
"Hem insan hodgâmlık ve zâhirperestliğiyle beraber, her şeyi kendine bakan yüzüyle muhâkeme ettiğinden, pek çok mahz-ı edebî olan şeyleri hilâf-ı edeb zanneder. Meselâ âlet-i tenâsül-ü insan, insan nazarında bahsi hacâlet-âverdir. Fakat şu perde-i hacâlet, insana bakan yüzdedir. Yoksa hilkate, san‘ata ve gāyât-ı fıtrata bakan yüzler öyle perdelerdir ki, hikmet nazarıyla bakılsa, ayn-ı edebdir. Ha...
Muhakematta Makasıd-ı esasiye ve anasır-ı asliye dörttür, denilmiş. Onlar da, ispat-ı Sâni-i Vâhid ve nübüvvet ve haşr-i cismanî ve adalettir. İşaratu'l i'cazda Fatiha tefsirinin başında Adalet ile İbadeti bir sayılmış.Mesnevi-i Nuriye 14.Reşhada Ubudiyet ile Tevhid bir sayılmış aralarındaki farklar nelerdir izah eder misiniz?
Lahikalarda Hikmetül İstiaze risalesinin birinci ve ikinci kısımlarından söz ediliyor. Ama Lemalarda böyle bir taksim görmedik. Bu risalenin ikinci kısmı ayrı bir risale mi acaba?
(Sabri'nin fıkrasıdır) Üstad-ı Ekremim! Hikmetü'l-İstiâze'nin İkinci Kısmı öyle kıymetdâr bir hazine-i cevâhir ve maraz-ı vesvesenin iksîr bir ilâcıdır ki, âlem-i fânîden âlem-i bekàya göçünceye kadar, nefis ve şeytanın...
Lisan-ı Arabi vacip, Kürdi caiz, Türki lazım cünlesini nasıl anlamalıyız?
Hem şeri olarak hem de resmi nikah ile evlenen bir çift resmi olarak boşanıyorlar.. Ama erkek kadına onu boşadığına dair bir ifade kullanmıyor. Ancak mahkemede her iki tarafta hakime hitaben boşanmak istediklerini beyan ediyorlar ve boşanıyorlar. Bu durumda erkeğin ayrıyeten kadını boşamasına gerek var mıdır?
"Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, madem masnuat içinde en mükemmel ferttir ve mahlûkat içinde en mümtaz şahsiyettir. Hem san’at-ı İlâhiyeyi bir velvele-i zikir ve tesbihle teşhir ediyor ve istihsan ediyor. Hem esmâ-i İlâhiyedeki cemâl ve kemâl hazinelerini lisan-ı Kur’ân ile açmıştır. Hem kâinatın âyât-ı tekviniyesinin, Sâniinin kemâline delâletlerini parlak ve kat’î bir surette lisan-ı Ku...
(Ey Habîbim!) Bir zaman Rabbin, meleklere: “Şübhesiz ki ben, yeryüzünde (insanı)bir halîfe kılacak olanım” buyurmuştu; (melekler:) “Orada fesad çıkaracak ve orada kanlar dökecek bir kimse mi kılacaksın? diye sordular. Bunu nereden biliyorlardi.? Ayrıca bu sualin esrarı ne olabilr?
Melekler insanların tahayyülatına muttali olabirmi? Mesela bir hafi zikirde veya halis bir niyette ALLAH-U TEALA kulum beni zikr etti ona sevap yazmı diyor? yoksa melekler insanın niyetini anlayabilir mi?
Melekler potansiyel olarak aynı yaratılıp mı biri diğerinin önüne geçti. Yoksa makamları sabit midir? Tedenni cihetinden değil terakki cihetinden soruyorum. Terakki ettirmek Allah'ın şanından değil midir?