Arama sonuçları: 264 sonuç bulundu.

“Cebir ve i‘tizâlde birer dâne-i hakîkat bulunur” Ey tâlib-i hakîkat! Mâzîye hem musibet; müstakbel ve ma‘siyet ayrı görür şerîat. Mâzîye, mesâibe nazar olur kadere, söz olur cebriye. Müstakbel ve meâsî, nazar olur teklîfe, söz olur i‘tizâle. İ‘tizâl ile Cebir şurada barışırlar. Şu bâtıl mezheblerde birer dâne-i hakîkat mev­cûd, mündericdir, mahsûs mahalli vardır. Bâtıl olan ta‘mîmdir." (Lemaat) ...
Hrristiyanlar kafir midir. Yoksa ateistlere mi kafir denir? Bir de bunların dünyadaki iyilikleri ahirette onlara fayda verecek mi?
Kainatta cari kanunların yanlız ilmi vucudu varsa, bu kanunlar vasıtasıyla madde üzerinde tesirleri nasıl oluyor?
Bir yakınım geçmişte kılmadığı namazlarını kaza ediyordu. Fakat nasıl olduysa birden fikri değişti ve araştırmasına göre kazaya kalan namaz ya unutmakla ya da uykuya dalmakla ya da savaşta iken oluyormuş. Geçmişte kılınmayan namazların kazası olmuyormuş diye bir sonuca varmış. Doğrusunu sizden öğrenebilir miyiz?
Hocam ben namazlarımın kazalarını tam bitirmeden ölsem cehenneme gider miyim?
Sahabe, hz. Peygamber döneminde yaşamış hz. Peygamberi görmüş, iman etmiş ve iman üzere ölmüş insanlara denir. Peki Hz. Peygamber döneminde yaşamış iman etmiş ve iman üzere ölmüş âmâ(Gözü görmeyen) insanlarda sahabe midir?
İhlas Risalesinde ''En güzel taktir edici yoldaş'' olmak tavsiye ediliyor. Halbuki övmek Rasulullah a.s.m 'ca kötülenmiş ve zararı zikredilmiş. Peki bizler övmekle samimi taktir etmek arasındaki ince çizgiyi nasıl muhafaza edeceğiz?
Cenab-ı Hakk'ın kudreti hazır zamana mı tecelli eder, yoksa zamanın tamanına, geleceğe de tecelli etmiş midir? Mesela, peygamberimiz miracda geleceği ilmen mi gördü, yoksa kudretin yarattığı varlıklar şeklinde mi gördü?
Küfür nedir? Kimler tekfir edilebilir? İnançla alakalı(akaid) meselelerinden herhangi birisini inkar eden kafir olur mu? Hulefa-yı raşidinin efdaliyet sırasını inkar eden kafir olur mu?Bida ehli ile dalalet ehline kafir denilir mi?
Evet eğer abd hâlık-ı ef'ali bulunsaydı ve icada iktidarı olsaydı, o vakit ihtiyarı ref' olurdu. Çünki ilm-i usûl ve hikmette مَا لَمْ يَجِبْ لَمْ يُوجَدْ kaidesince mukarrerdir ki: "Bir şey vâcib olmazsa, vücuda gelmez." Yani, illet-i tâmme bulunacak; sonra vücuda gelebilir. İllet-i tâmme ise; ma'lulü, bizzarure ve bilvücub iktiza ediyor. O vakit ihtiyar kalmaz. Bu pasajı detaylıca açıklar mısın...