Ehliyet kursuna yazıldım. Kayıt olurken mutlaka bir biyometrik fotoğraf talep ediyorlar. Teoraik sınavda da yüz açık bir şekilde sınava girilmesi gerekiyormuş. Direksiyon sınavı esnasında da sınav takibi yapan hocanın yüz açık ve net bir şekilde fotoğraf çekmesi gerektiğini de duydum. Bu durumda ehliyete yazılmak ve fotoğraf vermek caiz olur mu?
İnsanların fıtratlarının farklı farklı olduğunu biliyorum. Bu fıtrat nesilden nesile aktarılan bir şey midir? Şayet öyleyse o zaman toplumların da bir fıtratı olması gerekir değil mi? Mesela Türk milleti fıtrat itibariyle cesurdur diyebilir miyiz? Yani çevresel faktörlerden bağımsız olarak.
"İhlâsı kazanmanın ve muhafaza etmenin en müessir bir sebebi, rabıta-i mevttir. Evet, ihlâsı zedeleyen ve riyâya ve dünyaya sevk eden tûl-i emel olduğu gibi, riyâdan nefret veren ve ihlâsı kazandıran, rabıta-i mevttir."
Tul-u emel nasıl olur da insanı riyaya sevk eder. Tul-u emel ile riya arasında nasıl bir bağlantı var? Tul-u emel insanı dünyaya sevk eder de riyaya nasıl bulaştırır?
"Şu çirkin, ölü, câmid ve çoğu kışır olan dünyada hüsün ve cemâl, yalnız göze güzel görünüp ülfete mâni olmazsa yeter." "Ülfete mâni olmazsa" ne demektir? açıklar mısınız?
“Ümmetimin ihtilafında rahmet vardır.” ve '' Tarafgîrlik olsa, mazlum bir tarafa ilticâ eder. Kendisini kurtarır. Hem tesâdüm-ü efkârdan ve tehâlüf-ü ukūlden hakîkat tamamıyla tezâhür eder.” Uhuvvet Risalesinde geçen bu cümleyi ve bu hadis-i şerifi izah eder misiniz ?
Havalimanında unutulan eşyaların bir süre bekledikten sonra (1 ay kadar) sahibi gelmeyince havalimanında bir dükkanda müşterilere satılmasının hükmü nedir?
''Bitlis vilâyetine tâbi Nurs köyünde doğan ben, talebe hayatımda rastgelen âlimlerle mücâdele ederek, ilmî münakaşalarla karşıma çıkanları inâyet-i İlâhiye ile mağlûp ede ede İstanbul’a kadar geldim'' (Şualar) Üstadın ifade ettiği ''münakaşa,mücadele'' ifadeleri o zamanın eğitim anlayışından mı ileri geliyor?
Bediüzzaman Hazretleri hayatta iken, Risale-i Nur Talebeleri'nin kendisinden sonra bölünmemeleri için ikazlarda bulunmuş mudur?
Buhari’de geçen bir hadisde "…Vakar hayadandır, sekinet hayadandır…" diye geçiyor. Vakar ve sekinetin haya ile ilişkisini açıklayabilir misiniz?
14 yaşlarındaki bir tanıdığım, belki liseye geçiş sınavının etkisiyle belki de ergenliğin etkisiyle yaşadığı sıkıntılardan ve stresten dolayı ciddi imanî sorgulamalar içerisinde. "Ben insan olmayı tercih etmedim, yokluğu veya ölümü isterim. Artık hiçbir şey umrumda değil." gibi cümleler kuruyor. Hayattan bezmiş bir durumda henüz bu yaştayken. Ona çok şeyler anlatmaya çalıştım. Her konuşmanın sonun...