Ebubekir Ali ismi bebeğe konabilir mi? Çocuklarımıza isim koyarken nelere dikkat etmeliyiz? Hz. Peygamberin (sav) bu konudaki tavsiyeleri nelerdir?
Anne-babanın çocuğuna karşı görevlerinden birisi de ona güzel bir isim vermektir. Nitekim Hz. Peygamber (sav), insanların kıyamet günü isimleri ile çağrılacağını belirterek “Çocuklarınıza güzel isim koyunuz.”[1] buyurmuştur. Çocuğa isim koyarken dikkat edilecek husus, yadırganmayacak güzel ve anlamlı bir isim olmasıdır.
İsim nasıl konulur?
Resûlullah (sav), yeni doğan çocuğa yedinci gününde isim verilmesini, (saçlarının tıraş edilmesi suretiyle) temizlenmesini ve akîka kurbanının kesilmesini emretmişti. Sahabe efendilerimiz çocuklarına isim koyması ve dua etmesi için Sevgili Peygamberimize (sav) gelirdi. O da öncelikle çocuğun kulağına ezan okur, sonra da hurma gibi tatlı bir yiyeceği iyice çiğneyerek ağzına verir ve ismini koyardı. Ezan okumak suretiyle bir anlamda hayatının hep doğru istikamette olmasını diliyor; ağzına verdiği hurma ile de tatlı bir ömür geçirmesini istiyordu. Bebeğe güzel bir isim vererek yaşantısının bereketli olması için dua ederdi.
İsim belirlerken nelere dikkat edilmeli?
Dünyaya yeni gelmiş bir bebek, içinde yaşayacağı kültürle ilk defa bu şekilde tanışmış olur. Çocuğa verilecek isim, gerek içinde bulunduğu ortamla gerekse kültürel geçmişiyle sıkı bir bağın kurulmasını sağlar. İsmin sürekli tekrar edilmesiyle sahibinin karakterinin şekillenmesinde etkili olacağı veya onun için dua anlamına geleceği düşünülür.
Buradan hareketle Hz. Peygamber’in (sav) de isim koyarken ya da değiştirirken muhatabında görmek istediği niteliği dile getirdiği söylenebilir. Yeni doğan çocuklarından her birine ısrarla “Harb” yani savaş ismini koymak isteyen Hz. Ali’nin bu tercihi yerine Resûl-i Ekrem’in torunlarına “güzellik” ve “iyilik” anlamlarına gelen “Hasan” ve “Hüseyin” isimlerini vermesi bu açıdan dikkat çekicidir.[2]
Bununla birlikte Allah Resûlü (sav), kulluğu çağrıştıran isimleri tavsiye etmiştir. Bu yüzden, “Allah’ın en çok sevdiği isimleriniz Abdullah ve Abdurrahman’dır.”[3] Buyurmuştur. Aynı zamanda Efendimiz (sav), “abd” (kul) ile başlayan isimleri kastederek, “Kulluğu ifade eden isimler, Allah katında en sevimli olanlardır.”[4] buyurmuştur.
Öte yandan Peygamber Efendimiz (sav), hakkı ve adaleti yaymak üzere gönderilen peygamber isimlerini de tercih ediyordu. Oğlu İbrâhim doğduğunda, “Bu gece bir oğlum doğdu; ona atam İbrâhim’in adını verdim.”[5]buyurmuştu. Abdullah b. Selâm’ın oğlunu kucağına almış, başını okşamış ve ona bereket için dua ederek Hz. Yusuf’un güzel ismini vermişti.[6] Elbette Peygamberlerin içinde ismi verilmesi gerekenlerin başında Muhammed ve Ahmed isimleri gelmekteydi. Nitekim Efendimiz (sav) de, “Benim adımı koyun fakat künyemi kullanmayın.”[7] buyurarak isminin kullanılmasına izin vermişti. Künyesinin kullanılmasını istememesinin nedeni ise karışıklığı önlemeye yönelikti.
Peygamber isimleri ile birlikte salih insanların isimlerini vermek de sahâbe arasında yaygınlaşmıştı. Zübeyr b. Avvâm, “Talha b. Ubeydullah çocuklarına peygamber isimlerini koydu. Ben de şehid olmaları temennisiyle, çocuklarıma şehidlerin isimlerini koyacağım.” demiştir. Görüldüğü gibi İslâm büyüklerinin ve salih insanların isimlerini kullanmak aynı zamanda çocukların o mübarek insanların fıtratlarında olmalarını ve onlara benzemelerine dair fiili bir dua hükmüne geçmektedir.
Hz. Peygamber’in (sav) bu şekilde teşvik için koyduğu isimler olduğu gibi konulmamasını istediği ve değiştirdiği isimler de vardı. Bunların başında da tevhid inancına aykırı olanlar gelmekteydi. Örneğin “Abdülkâbe” (Kâbe’nin kulu), “Abdülhacer” (taşın kulu) gibi isimleri değiştirmişti. Çünkü insanın kul olabileceği yegâne varlık Allah idi.[8]
Resûlullah (sav) Allah’a isyan anlamına gelen isimlerin yeni doğan bebeklere verilmesini istemiyor, çocukken verilmiş olanları ise değiştiriyordu. İsyan eden anlamına gelen kadın ismi “Âsiye”yi güzelliği ifade eden “Cemîle” ile erkek için kullanılan ve isyan eden anlamına gelen “Âsi” ismini de “Mutî’” yani itaat eden ile değiştirmişti.
Hz. Âişe’nin belirttiğine göre, Allah Resûlü (sav), zihinde kötü çağrışım yapan isimleri de değiştirmişti. Kesilmiş, budanmış, zamanı geçmiş anlamındaki “Esrem”i, yeşeren ve mümbit anlamlı “Zür’a” ile alev anlamındaki “Şihâb”ı, cömert mânâlı “Hişâm” ile ve karga anlamına gelen “Gurâb”ı, “Müslim” ile değiştirmişti.[9]
Netice olarak isim konusunda Peygamber Efendimizin (sav) tavsiye ve uygulamaları bizler için örnek teşkil etmektedir. Çocuklarımıza kulluğu çağrıştıran isimleri, peygamber ve salih insanların isimlerini hatta İslâm’a uygun olan kendi kültürümüze ait kahramanların isimlerini koymakta bir problem yoktur. Yukarıda da belirttiğimiz üzere çocuğa verilecek isim, gerek içinde bulunduğu ortamla gerekse kültürel geçmişiyle sıkı bir bağın kurulmasını sağlar. İsmin sürekli tekrar edilmesiyle sahibinin karakterinin şekillenmesinde etkili olacağı veya onun için dua anlamına geleceği düşünülür.
[1] Ebu Davud, Edeb, 69
[2] Hadislerle İslâm c4 s 123
[3] M5587 Müslim, Âdâb, 2
[4] Taberânî
[5] M6025 Müslim, Fedâil, 62
[6] Hadislerle İslâm c4 s 120
[7] B6188 Buhârî, Edeb, 106
[8] Hadislerle İslâm c4 s 122
[9] Hadislerle İslâm c4 s 122