Sünnet-i Seniyye yani Peygamber Efendimiz’in (sav) sözleri, davranışları ve hayat tarzı; sadece dinî bir rehber değil, aynı zamanda bireysel sağlık, ruh sağlığı, aile yapısı ve toplumsal düzen için de son derece hikmetli ve faydalı prensipler içerir. Bu uygulamaların pek çoğu modern bilim tarafından da doğrulanmıştır. Bediüzzaman Hazretleri sünnet hakkında şöyle demektedir:
Sünnet-i seniye , edebdir. Hiç bir mes’elesi yoktur ki, altında bir nûr, bir edeb bulunmasın. Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş: اَدَّبَنٖی رَبّٖی فَاَحْسَنَ تَاْدٖیبٖی Rabbim bana edebî güzel bir sûrette ihsân etmiş, edeblendirmiş.1
Sünnet-i seniyye iffet, edep ve güzel ahlakın kaynağıdır. Evet, sünnetin hiçbir meselesi, hiçbir esası yoktur ki altında bir nur, bir edep, bir güzel ahlak bulunmasın. Bu konuda Sevgili Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
Beni Rabbim edeplendirdi, bunu ne güzel yaptı.. 2
Gerçekten de Sevgili Peygamberimizin (sav) hayatına dikkat edildiğinde, Cenab-ı Hakk’ın edebin bütün çeşitlerini Peygamberimize (sav) en yüksek seviyede ihsan ettiği görülecektir. Doğruluk, güvenilirlik, adalet, sabır, haya, şükür, affedicilik, tevazu, iktisat, kanaat ve yardımseverlik gibi onlarca güzel huy Peygamberimizde (sav) toplanmıştır. Demek ki onun sünnetini terk eden edebi ve güzel ahlakı terk etmiş olur. Edebi terk eden de Allah’ın rahmetinden mahrum kalarak telafisi mümkün olmayan çok büyük bir zarara düşer.
Ancak her bir sünnetin dünyevi faydasını aktarmak mümkün değildir. Zira çok geniş ve külli bir araştırma istemektedir. Dolayısıyla birkaç örnek verelim:
Az Yemenin Faydaları
Hiçbir kişi, midesinden daha tehlikeli bir kap doldurmamıştır. Oysa insana kendini ayakta tutacak bir kaç lokma yeter. Şayet mutlaka çok yiyecekse, midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini içeceğe, üçte birini de nefesine ayırmalıdır.3
Az yemenin birçok faydası vardır. Çok yemek ise birçok hastalığın sebebidir. Mesela açlık anında kalbe ve beyne fazla kan hücumu olmadığı için düşünme gücü artar; anlayış ve seziş kabiliyeti gelişir. Sürekli tokluk, tenbellik doğurur ve kalbi köreltir; sür’atli intikal kabiliyetini kaybettirir. Açlık, çok uyumayı engeller. Çünkü çok yiyenler çok uyurlar. İnsanı her türlü kötülüğe sevkeden nefistir. Nefse hakimiyet, az yemek ve açlıkla sağlanır. Az yiyen ve açlığa tahammül edenler, geçim kolaylığı içinde olurlar. Çünkü onlar az ile idare etmeyi öğrenmişler, oburluğu terketmeyi âdet haline getirmişlerdir.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) yatağına girdiğinde sağ tarafına yatardı; sonra, "İlâhî!.. Kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana tevcih ettim, işlerimi sana emanet ettim. Sevabını ümit ederek ve azabından korkarak sana sığındım. Senden başka kendisine sığınacak ve korunacak kimse yoktur. Gönderdiğin kitaplara ve yolladığın peygamberlere iman ettim.4
Kalbin sol tarafı akciğerlerden kan alır ve vücuda pompalar. Bu nedenle, sağ taraflı bir uyku pozisyonu, kalbinizin işini daha kolay ve etkili bir şekilde yapmasına yardımcı olabilir.
Dalak, lenfatik sistemin en büyük organıdır ve vücudunuzun sol tarafında bulunur. Sağ tarafta uyurken, dalak daha verimli çalışır. Bunun ana nedeni yer çekimi. Lenfatik sistem, sistemimizdeki atıkları ve toksinleri uzaklaştırarak vücudumuzda hayati bir rol oynamaktadır. Uzmanlar, Toraks Kanalı (lenfatik sistemin en büyük lenf damarı) sol tarafımızda olduğunu söylüyor. Bu yüzden sağ tarafta uyku vücudun atık maddeleri daha etkin bir şekilde işleyebilmesine yardımcı olabilir.
İnce bağırsak ve kalın bağırsak arasındaki bağlantı, ‘ileoçekal valf’ adı verilen bölgede vücudunuzun sol tarafında bulunur. Sağ tarafta uyuduğunuzda, yerçekimi kuvvetleri atık ürünlerin ince bağırsaktan kalın bağırsağa geçmesini kolaylaştırır.5
Misvak'ın Faydaları
Şüreyh İbni Hânî şöyle dedi:
Hz. Âişe'ye; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem evine girdiği zaman ilk önce ne yapardı? diye sordum.
- "Dişlerini misvaklardı" dedi.6
Âişe radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Misvak kullanmak ağzın temiz kalmasına ve Rabbın razı olmasına sebeptir. 7
Misvak ve ağız temizliği ile ilgili hadisler çoktur. Peygamber Efendimiz (sav) çok defalar misvak kullanımına teşvik etmiştir. Misvak, doğal bir ağız temizleyici olup plak ve yemek artığını temizler. Kötü kokuyu önler. Abdest ve namaz öncesi kullanımı, manevi temizliğin yanında bedensel temizliğe de dikkat çekerek Müslümanın temiz, düzenli ve saygılı bir şekilde Rabbinin huzuruna çıkmasını sağlar. Temiz ağız, nezaketin ve saygının göstergesidir. İnsanların birbirine kötü kokusuz, temiz bir ağızla yaklaşması sosyal iletişimi güçlendirir.
Misvak; baş ağrısının hafiflemesine yardımcı olur. Diş etlerinin güçlenmesine katkı sağlar. Ağız içerisinde bakteri oluşumunu önleyici özelliklere sahiptir. Diş taşı oluşumunu önleyici yapıdadır. Florür açısından zengindir. Doğal ve organiktir. Diş eti kanamalarının azalmasını sağlar. Hazımsızlık sorunları için faydalıdır. 8
SIla-i Rahim'in Toplum Hayatına Faydası
Abdurrahman b. Avf’ın işittiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Yüce Allah şöyle buyurur: ‘Ben Rahmân’ım, o (akrabalık bağlarının adı) da rahimdir. Ona kendi ismimden türeyen bir isim verdim. Onunla ilişkiyi sürdürenle ben de ilişkimi sürdürür, onunla ilişkiyi kesenle ben de ilişkimi keserim. 9
Sıla-i rahim; yani akrabalarla bağı güçlendirmek, onları ziyaret etmek, hâl hatır sormak, ihtiyaçlarında destek olmak ve gönül bağlarını canlı tutmak demektir. Bu sadece dinî bir emir değil, aynı zamanda aile yapısını koruyan ve toplumsal huzuru besleyen çok önemli bir değerdir. Aile içindeki sevgi ve bağlılık duygusunu artırır. Kardeşler, anne-baba, dede-nine, amca-dayı-hala-teyze gibi yakınlarla iletişim kopmadığı için aile parçalanmaz. Çocuklar akrabalarını tanır, “aidiyet duygusu” gelişir; yalnızlık hissi azalır. Ziyaret, arama, mesajlaşma gibi küçük adımlar bile küskünlükleri azaltır. Affetmeyi, empatiyi ve merhameti öğretir. Aile bireyleri hastalık, ölüm, maddi sıkıntı gibi anlarda birbirine destek olur. İnsanın sırtında “güçlü bir dayanak” hissi oluşur. İnsan, kalabalık bir aile ortamında büyüyünce daha sosyal, merhametli ve paylaşımcı olur.
Çalışkanlık ve Helal Rızık Toplumda Suçları Azaltır, İstihdamı Artırır
İnsanın yediği en güzel şey, kendi kazancından olandır.10
Sizden birinizin urganını alıp sırtında bir bağ odun getirip satması ve böylece Allah’ın onun itibarını koruması, bir şey verip vermeyecekleri belli olmayan kimselerden dilenmesinden daha hayırlıdır. 11
Bu hadisler çalışmayı şerefli bir değer haline getirir. İnsanları tüketici olmaktan çok üretici olmaya yönlendirir. Böylece tembellik, bağımlılık ve hazırdan geçinme zihniyetini ortadan kaldırır. Helal kazanç insanın emeğine, alın terine dayanır. Bu ise toplumda güven ortamı oluşturur; ticaret, alışveriş ve iş ilişkilerinde dürüstlüğü artırır. Helale dikkat eden bireyler, ekonomide istismar, hile ve kara para gibi sorunların önüne geçer. Kimseye yük olmamak, kimsenin kapısına muhtaç hale gelmemek onurlu bir duruştur. Bu hadisler, insanı başkalarına el açmaktan korur; toplumda dilenciliğin yaygınlaşmasını engeller. Çalışmak sadece para kazanmak değil, aynı zamanda kişinin onurunu, saygınlığını muhafaza etmesidir.
Kendi helal kazancıyla evini geçindiren bir birey, ailesine güven ve huzur verir. Çocuklar, çalışkanlık ve üretkenliği model olarak görür; dilenme ve kolay yoldan geçinme kültürü oluşmaz. Gayr-i meşru işlerden hırsızlık, kumar, gasp, dolandırıcılık gibi kolay para kazanma yollarına sulük etmez. Bu da toplumda suç oranının azalmasına sebep olur.
Kibrin Toplumsal Zararları
Seleme bin Ekva’ (r.a) der ki: Resûlullah şöyle buyurdu:
Bir kimse kibirlene kibirlene sonunda zâlim ve cebbârlar grubuna kaydedilir. Böylece onlara verilen ceza buna da verilir.12
Peygamberimiz (sav) bir çok hadisinde kibri yasaklamıştır. Kibir; ırk, makam, zenginlik gibi geçici şeylere dayanarak üstünlük taslamak demektir. Kibirli insanlar eleştiriyi kabul etmez, kavgaya ve ayrılığa sebep olur. Kibirli yöneticiler zulme meyleder; kendini hatasız görür. Kibirli kişi başkalarını küçümser, onların ihtiyaçlarını fark etmez. Kibir insanı yalnızlaştırır, ruhunu huzursuz eder. Çünkü hep ispat, üstünlük, beğenilme çabası vardır. Tevazu ise “hepimiz Allah’ın kullarıyız” anlayışını yerleştirir. İnsanları eşit görmeyi sağlar, ayrımcılığı engeller. Tevazu ise konuşmayı, dinlemeyi ve uzlaşmayı kolaylaştırır. Böylece aile içi tartışmalardan devlet yöneticiliğine kadar her yerde ve toplumun her kesiminde huzur ortamı oluşur. Tevazu; merhameti, dayanışmayı ve toplumsal bağlılığı artırır. Kibrin sonu çok acıdır. Dünyadaki savaşlar, zulümler ve baskı ve tahakkümler kibrin bir neticesidir. Dünyadaki kaosun, savaşların, acımasızlıkların kaynağı kibirdir.
Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 55
Celâlüddîn Abdurrahmân b. Ebî Bekr b. Muhammed es-Suyûtî, Câmiu’l-ehâdîs (Dâru’l-Fikr, 1414), c. 12, s. 60
Tirmizî, Zühd 47. Ayrıca bk. İbni Mâce, Et’ıme 50
Riyazü's-Salihîn; c. 2 s. 206-207-208-209.
https://wellmatt.com/blog/sagliginiz-icin-yan-uyku-pozisyonunu-tercih-edin/#:~:text=Kalbin%20v%C3%BCcudun%20sol%20taraf%C4%B1nda%20yer,h%C4%B1z%C4%B1n%C4%B1%20ve%20kan%20bas%C4%B1nc%C4%B1n%C4%B1%20dengeler.; https://www.islamveihsan.com/sag-tarafa-uyumanin-faydalari.html
Müslim, Tahâret 43, 44. Ayrıca bk. Nesâî, Tahâret 7
Nesâî, Tahâret 4; İbn Huzeyme, Sahih, I, 70. Ayrıca bk. Buhârî, Savm 27; İbni Mâce, Tahâret 7
https://www.medicalpark.com.tr/saglik-rehberi/misvak-faydalari-nelerdir
Ebû Dâvûd, Zekât, 45; İbn Hanbel, I, 195
Ebû Dâvûd, Büyû’ (İcâre), 77
Buhârî, Zekât, 50
Tirmizî, Birr, 61/2000

