RİSALE-İ NUR

26.07.2010

30275

Risale-i Nur'da Sünnet-i Seniyye Bahisleri

Risale-i Nur'da 11. Lem'adan ayrı olarak sünnet-i seniyeyi anlatan dersler nerelerdedir?

17.09.2010 tarihinde soruldu.

Cevap

Risale-i Nur'da, baştan sona sünnet-i seniyeyi anlatan tek risale 11. Lema'dır. Fakat 19. Mektub, 31. Söz, 4. Lem'a ve 6. Şua gibi Risaleler doğrudan doğruya Peygamber Efendimizi (sav) anlatmaları hasebiyle dolaylı olarak sünnet-i seniye ile ciddi münâsebetdârdır.

Bunlardan başka, müstakil risale olmamakla beraber doğrudan sünneti anlatan bazı kısa bahisler de vardır. Kısa olmaları hasebiyle onları aynen aşağı alıyoruz.

 

24. Söz’ün 5. Dalının 3. Meyvesi

Üçüncü Meyve: Ey nefis! Az bir ömürde hadsiz bir amel-i uhrevî istersen ve her bir dakîka-i ömrünü bir ömür kadar fâideli görmek istersen ve âdetini ibâdete ve gafletini huzura kalb etmeyi seversen, sünnet-i seniyeye ittibâ‘ et. Çünkü bir muâmele-i şer‘iyeye tatbîk-i amel ettiğin vakit, bir nevi‘ huzur veriyor. Bir nevi‘ ibâdet oluyor. Uhrevî çok meyveler veriyor. Meselâ, bir şeyi satın aldın. Îcâb ve kabûl-ü şer‘îyi tatbîk ettiğin dakikada, o âdî alışverişin bir ibâdet hükmünü alır. O tahattur-u hükm-ü şer‘î, bir tasavvur-u vahy verir. O dahi Şârii düşünmekle, bir teveccüh-ü İlâhî verir. O dahi, bir huzur verir. Demek, sünnet-i seniyeye tatbîk-i amel etmekle bu fânî ömür, bâkî meyveler verecek bir hayat-ı ebediyeye medâr olacak olan fâideler elde edilir. فَاٰمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِهِ النَّبِيِّ الْاُمِّيِّ الَّذ۪ي يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَكَلِمَاتِه۪ وَاتَّبِعُوهُ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ fermanını dinle. Şerîat ve sünnet-i seniyenin ahkâmları içinde cilveleri intişâr eden esmâ-yı hüsnânın her bir isminin feyz-i tecellîsine bir mazhar-ı câmi‘ olmaya çalış.1 

29. Mektub, 6. Telvih, 1. Nokta

Birinci Nokta: Velayet yolları içinde en güzeli, en müstakimi, en parlağı, en zengini; Sünnet-i Seniyeye ittiba'dır. Yani: A'mal ve harekâtında Sünnet-i Seniyeyi düşünüp ona tabi olmak ve taklid etmek ve muamelât ve ef'alinde ahkâm-ı şer'iyeyi düşünüp rehber ittihaz etmektir. İşte bu ittiba ve iktida vasıtasıyla, âdi ahvali ve örfî muameleleri ve fıtrî hareketleri ibadet şekline girmekle beraber; herbir ameli, sünneti ve şer'i o ittiba' noktasında düşündürmekle, bir tahattur-u hükm-ü şer'î veriyor. O tahattur ise, sahib-i şeriatı düşündürüyor. O düşünmek ise, Cenab-ı Hakk'ı hatıra getiriyor. O hatıra, bir nevi huzur veriyor. O halde mütemadiyen ömür dakikaları, huzur içinde bir ibadet hükmüne getirilebilir. İşte bu cadde-i kübra, velayet-i kübra olan ehl-i veraset-i nübüvvet olan sahabe ve selef-i sâlihînin caddesidir.2  

29. Mektub, 8. Telvih, 3. Varta 

Üçüncüsü: İfrat ile tarîkat taassubu taşıyanların bir kısmı, âdâb ve evrad-ı tarîkatı Sünnet-i Seniyeye tercih etmekle Sünnete muhalefet edip, Sünneti terkeder, fakat virdini bırakmaz. O suretle âdâb-ı şer'iyeye bir lâkaydlık vaziyeti gelir, vartaya düşer.

Çok Sözlerde isbat edildiği gibi ve İmam-ı Gazalî, İmam-ı Rabbanî gibi muhakkikîn-i ehl-i tarîkat derler ki: "Birtek Sünnet-i Seniyeye ittiba' noktasında hasıl olan makbuliyet, yüz âdâb ve nevafil-i hususiyeden gelemez. Bir farz, bin Sünnete müreccah olduğu gibi; bir Sünnet-i Seniye dahi, bin âdâb-ı tasavvufa müreccahtır." demişler.3  

4. Lema, 1. Nükte

Birinci Nükte: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın ümmetine karşı kemal-i şefkat ve merhametini ifade ediyor. Evet rivayet-i sahiha ile mahşerin dehşetinden herkes hattâ enbiya dahi "nefsî, nefsî" dedikleri zaman, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm "ümmetî, ümmetî" diye re'fet ve şefkatini göstereceği gibi, yeni dünyaya geldiği zaman ehl-i keşfin tasdikiyle vâlidesi onun münacatından "ümmetî, ümmetî" işitmiş. Hem bütün tarih-i hayatı ve neşrettiği şefkatkârane mekârim-i ahlâk, kemal-i şefkat ve re'fetini gösterdiği gibi; ümmetinin hadsiz salavatına hadsiz ihtiyaç göstermekle, ümmetinin bütün saadetleriyle kemal-i şefkatinden alâkadar olduğunu göstermekle hadsiz bir şefkatini göstermiş. İşte bu derece şefkatli ve merhametli bir rehberin sünnet-i seniyesine müraat etmemek, ne derece nankörlük ve vicdansızlık olduğunu kıyas eyle.4  

Mesnevî-i Nuriye, Katre’nin Zeyli, 2. Remiz

Arkadaş! Vesvese ve evham zulmetleri içinde yürürken, Resul-i Ekrem'in (A.S.M.) sünnetleri birer yıldız, birer lâmba vazifesini gördüklerini gördüm. Herbir sünnet veya bir hadd-i şer'î, zulmetli dalalet yollarında güneş gibi parlıyor. O yollarda insan, zerre-miskal o sünnetlerden inhiraf ve udûl ederse; şeytanlara mel'ab, evhama merkeb, ehval ve korkulara ma'rez ve dağlar kadar ağır yüklere matiyye olacaktır.

Ve keza o sünnetleri, sanki semadan tedelli ve tenezzül eden ipler gibi gördüm ki, onlara temessük eden yükselir, saadetlere nâil olur. Muhalefet edip de akla dayananlar ise, uzun bir minare ile semaya çıkmak hamakatında bulunan Firavun gibi bir firavun olur...5 

Son olarak, Risale-i Nur Külliyatı içinde sünnet-i seniyenin ehemmiyetine temas eden pek çok cümleler olduğunu da vurgulamak gerekir.

  1. Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2013, s. 152.

  2. Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2013, s. 336.

  3. Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2013, s. 341.

  4. Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2013, s. 15.

  5. Bediüzzaman Said Nursi, Mesnevî-i Nuriye, Hayrat Neşriyat, Isparta 2013, s. 70.


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Hesaplarımıza abone olun sorularımızdan ilk siz haberdar olun

Yorumlar (0)

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız