“Ehl-i tasavvufun mâbeyninde ‘fenâ fişşeyh’, ‘fenâ firresûl’ ıstılâhâtı var. Ben sofî değilim. Fakat onların bu düstûru, bizim mesleğimizde ‘fenâ filihvân’ suretinde güzel bir düsturdur.”[1]
Bediüzzaman Hazretleri, pek çok yerde tasavvuf yoluna intisap etmediğini, yani bir tarikat silsilesine bağlanmadığını beyan ediyor. Onun takip ettiği usul Risale-i Nur’da daima vurguladığı “doğrudan doğruya hakikate yol açmak” yani tarikat değil, iman hizmeti yoludur. “Ben tarikat ehli değilim” diye ifadeler risale nurda çokça mevcuttur. Buradaki “sofî değilim” kelimesi, tarikat mensubu değilim manasındadır. Yani kendisinin tarikat ehli bir mürid olmadığını vurgulamıştır.
“Abdulkādir-i Geylânî’yi (ra) yalnız sofîler değil, belki ekser halk onu sever. Kerâmet-i zâhirelerine hayret ederler. Hatta meşhur bir Hristiyan demiş: “Ben İslâmiyet’i kabûl etmiyorum. Fakat Şeyh Geylânî’yi (ra) de inkâr edemiyorum.” Böyle yüksek derecede kabûl-ü âmmeye mazhar bir zâtı medhetmek ve himmetini ve şefâatini istemek sofîliğimden değil, onun yüksekliğindendir.”[2]
Burada ise Üstad Hazretleri, aslında tasavvufî veya sofîâne bir bağlılık sebebiyle değil, Abdulkādir-i Geylâni’nin (ra) hakikaten yüksek makamı sebebiyle ona hürmet ettiğini ifade ediyor. Sofîlik damarıyla yani “tarikat gözüyle, şeyh-mürid ilişkisi mantığıyla söylemiyorum. Onun hakiki makamı ve Allah katındaki değerinden ötürü söylüyorum.” Demektedir. Burada “sofîlik” kelimesi, tasavvufî bağlılık manasında kullanılıyor.
Özetle “Ben sofî değilim" ifadesi tarikat mesleğine girmiş bir mürid değilim; “Sofîliğimden değil” ifadesi bunu bir tarikat bağlılığıyla yapmıyorum, hakikat böyle olduğu için söylüyorum, anlamlarına gelmektedir. Yoksa sofiliğe karşı bir duruş değildir.
Bununla beraber lütfen Risale-i Nur'da tarikat ile ilgili konular için bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/risale-i-nur-ve-tarikat
https://risale.online/soru-cevap/tasavvuf-ve-tarikat
https://risale.online/soru-cevap/tarikat-zamani-meselesi
https://risale.online/soru-cevap/8-telvih
https://risale.online/soru-cevap/tasavvuf-nedir-ve-islamiyette-yeri-varmidir
[1] Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar Mecmuası, Altınbaşak Neşriyat, İstanbul 2013, s. 237
[2] Bediüzzaman Said Nursi, Şualar Mecmuası, Altınbaşak Neşriyat, İstanbul 2013, c .2, s.305