Soru

Niyetin Amele Etkisi / Risale-i Nur'da Niyetle Alakalı Kısımlar ve İzahı

Niyet nedir ve amele nasıl bir etkisi vardır? Risale-i Nur'da niyetin geçtiği yerler nerelerdir? 

Tarih: 20.01.2025 15:23:01

Cevap

Niyet; lügatta “bir şeyi yapmayı önceden kurma, zihinde tasarlama, yapmayı aklına koyma, yapmaya karar vermek”[1] anlamındadır.

Bediüzzaman Hazretleri; kırk senelik ömrümün bir mahsülüdür[2] diye beyan ettiği “niyet” meselesine Risale-i Nur’da 380 yerde vurgu yapmıştır. Siyak-sibak cihetiyle değerlendirdiğimizde bu yerlerin 50’den fazlasında, lügat manasından ziyade aşağıdaki sorular çerçevesinde izahlar getirmiştir.

  • Niyet nedir?
  • Niyet – amel ilişkisi nedir? Niyetin amele etkisi nedir?
  • Niyetin halis ve sadık olmasının neticesi nedir?
  • Niyetin küllî ve umumî olmasının önemi nedir?
  • Diğer mevcudatın niyetlerini nasıl değerlendirmeliyiz?

Müstakil olarak bir risale, niyet konusu ile alakalı telif edilmemekle beraber makam gereği konuya temas edilmiştir. Mesnevi Nuriye’de geçen bölüm en etraflı ve öne çıkan izah olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanı sıra diğer bahislerde can alıcı, dikkat çekici bölümler yer almaktadır.

Yukarıdaki soru başlıkları altında bu bölümleri özetle şöyle derleyebiliriz:

NİYET

Hazret-i Üstad; “Kırk senelik ömrümde, otuz senelik tahsîlimde, yalnız dört kelime ile dört kelâm öğrendim. Kelimelerden maksad ma‘nâ-yı harfî, ma‘nâ-yı ismî, niyet , nazardır.” [3] diyerek hayatında en öne çıkan dört kelimeden biri olan niyet hakkında şunları söyler:

Niyet; sıradan âdetlerimizi ve hareketlerimizi ibâdete çeviren acaîb bir iksîr ve bir maya hususiyetine sahiptir. Ölü ve meyyit olan durumlarımız canlı ve hayatlı ibadetlere çevirebilen bir ruhtur.

Niyette öyle bir hâsiyet/özellik vardır ki, seyyiâtı (günahları) hasenâta (sevaplara), hasenâtı seyyiâta tahvîl eder. Demek niyet bir ruhtur. O ruhun ruhu da ihlâstır. Niyet ile insan devamlı olarak şâkir (şükreden) olur. Şükür sevabını dâimâ kazanır.[4]

Niyet; eşyanın mahiyetini değiştirir. Günahı sevab, sevabı günah haline getirir. Âdî bir hareketi ibâdete ve gösteriş için yapılan bir ibâdeti ise günaha çevirir.[5] Allah hesabı niyetiyle kâinâta bakan adam her ne görürse ilimdir. Eğer gafletle esbâb hesabı niyetiyle bakarsa, ilim zannettiği şey de cehalet olur.[6] Bütün hayır ve güzelliklerin hayatı niyet iledir. Niyet ile ameller sağlamlaşır.[7] Hayrı hayır yapan niyettir.[8]

NİYET – AMEL

Bediüzzaman Hazretleri amel üzerinde güzel olan niyetin etkisinin şişeleri bile elmasa çevirecek[9] kadar güçlü olduğuna işaret ederek eserlerinde niyetleri düzeltmek ve iyileştirmek için satır arası bile olsa birçok yerde ihtarlarda bulunmuştur.

Güzel bir niyet ile kişi büyük bir ihsan ve saadete, parlak bir fazilet ve feyze mazhar olur.[10] Namaz kılan kişinin, niyetinin güzel olmasıyla diğer mübah dünyevî işleri ibadet hükmünü alır.[11] Bahçesinde yetiştirdiği çiçekler, meyveler dahil her bitki ve ağacın zikirlerinden hisse alır.[12]

Üstad Hazretleri hediye almamasının sebeplerini sıraladığı 2. Mektup’ta altıncı ve en önemli sebepte niyete şöyle dikkat çeker:

“Mezhebimizce en mu‘teber olan İbn-i Hacer diyor ki: Salâhat niyetiyle sana verilen bir şey, sâlih olmazsan kabul etmek haramdır.”[13]

Yağmur duasında iken niyetin yanlış olmasının duanın kabulüne engel olduğunu[14]  yüz hâsiyeti/özelliği ve faydası bulunan Evrâd-ı Bahâiye’yi veya bin hâsiyeti bulunan Cevşenü’l-Kebîr’i okunurken kasden ve bizzât o faydalar niyet edildiğinde ibadetin kıymetini kaybedeceğini[15] hatırlatmaktadır. Nimeti şükür niyetiyle ilan etmenin ise gurur olmadığını[16] beyan etmektedir. 

Bazen niyetsizlik dahi aslında niyet hükmündedir. Mesela, hac ve zekât gibi cihadda da niyetin tasarrufu azdır. Cihad, farz-ı kifâye iken farz-ı ayın olmuştur. Belki kat kat bir farz-ı ayn hükmüne geçmiştir. Böyle bir zamanda aksi bir niyet olmaksızın cihadda bulunan kişi öldürülse şehiddir. Şehid olan ise velayet makamına çıkar.[17]

Bediüzzaman Hazretleri telif ettiği Münazarat risalesini 34 yıl sonra tekrar incelediğinde bir kısım hataları olduğunu tespit eder. Kastamonu’da iken bu hususu beyan ettiği mektubunda eseri telif niyetini hatırlatarak şöyle istiğfar eder:

“Cenâb-ı Hakk’ın rahmetinden niyâzım odur ki, ehl-i îmânın me’yûsiyetlerini izâle niyetiyle ettiği hatîât (hatalar), hüsn-ü niyetine bağışlansın, affedilsin.” [18]

Risale-i Nur talebelerinin bu zamanda en mühim vazifelerinin günahlardan kaçmak olduğunu ve bu niyet ile yüz salih amel işlemiş hükmünde olduğunu[19] ifade etmiştir.

HALİS NİYET

Niyet ne kadar ihlaslı olursa o derece tesirinin artacağına dikkat çeken Bediüzzaman Hazretleri evliyaların kerameti olduğu gibi halis niyetin dahi kerameti olduğunu[20] birçok defa beyan eder. Yine Allah’ın ihsan ettiği ikramların halis niyetle söylenmesinin şükür olduğunu[21] ifade etmiştir.

Halis niyetle yapılan zikrin semaları dolduracak sevap ve fazilet kazanılacağı[22] ve ağızdan çıkan mübarek kelimelerin hayat bulup canlanacağı[23] hatırlatılmıştır.

Hatta halis niyetle yapılan bazı hataların bile hoş görülmesi gerektiğine Hazret-i Üstad şöyle dikkat çeker:

“Ben kasemle te’mîn ederim ki, sizin herbirinizden yirmi-otuz derece ziyâde bu musibette hissedar olduğum halde, niyet-i hâlisa ile fa‘âliyet göstermelerinde ihtiyâtsızlığı yüzünden gelen bu musibet, on def‘a daha fazla olsa da, yine onlardan gücenmem.”[24]

Halis niyetle yapılan amelin çok değerli olduğu ve korunması gerektiğine bir örnek olarak Üstad Bediüzzaman, 1. Dünya Savaşı esnasında telif ettiği İşaratü’l İcaz eserine dair şu hatırasını nakleder:

“Ben de o noksân fehmimle (anlayışımla), eski Harb-i Umûmî’de, farîza-i cihâdda (farz olan savaşta), avcı hattında, ne kadar fırsat buldumsa, kalbime tulûʻ (doğan) eden nükteleri yazıyordum. Derelerde, dağlarda hücum ederken kaydederdim. Fakat o acib, ayrı ayrı hâletlerin tesiriyle, çeşit çeşit olmasından tashîh ve ıslâh edilmesine (düzeltilmesine) çok ihtiyâç varken, benim kalbim tebdîl ve tağyirine (değiştirilmesine) razı olmadı. Çünkü her dakika şehit olmaya hazırlandığımız için bir niyet-i hâlise ile yazılmış ki, o hâlet her vakit bulunmuyor.”[25]

Hazret-i Üstad, halis niyet gibi fena niyetin de tam aksi netice verdiğine dikkat çeker. Halis olmayan bir niyetle yapılan nasihatin damara dokundurduğunu[26], yine niyeti ihlaslı olmayan kimselerin özellikle muarızların daire içine girmesinin talebelerin şevkini kıracağı, tembellik ve gevşekliğe sevk edeceğini[27] hatırlatır. Niyeti halis olan kimselere şeytanların musallat olacağı[28] ikazını yapmıştır.

Hatta Barla’daki sürgün hayatında orada bulunan müdürün fena niyetini kendisine söylediğini şöyle aktarır:

“Hıyanet niyetiyle her ne vakit bir memur yanıma gelse, onu yılan suretinde görüyordum. Hatta bir defa müdüre söylemiştim: “Fena niyetle geldiğin vakit, seni yılan suretinde görüyorum. Dikkat et!” demiştim.”[29]

KÜLLÎ NİYET

Beş kuruş kıymetinde bir hediye ile bir padişahın huzuruna giren bir adam her biri milyonlara değer hediyeleri makbul adamlardan geldiğini görünce kendi hediyesinin hiç olduğunu düşünür. O adam şu hâlde padişaha şöyle seslenir: “Ey Seyyidim! Bütün şu kıymetli hediyeleri, kendi nâmıma sana takdim ediyorum. Çünkü sen onlara lâyıksın. Eğer benim imkânım olsa idi, bunların bir mislini sana hediye ederdim.” Padişah ise o biçare adamın o büyük ve küllî niyetini ve arzusunu en büyük bir hediye gibi kabul eder.

Bu örnekte olduğu gibi aciz olan insan namazında اَلتَّحِيَّاتُ لِلّٰهِ der. Yani “bütün mahlukların hayatlarıyla sana takdim ettikleri ibadet hediyelerini ben kendi hesabıma, umumunu sana takdim ediyorum. Eğer elimden gelse idi, onlar kadar hediyeler sana takdim edecektim. Hem sen onlara hem daha fazlasına lâyıksın.” İşte şu niyet ve itikat pek geniş bir küllî şükürdür.

Bediüzzaman Hazretleri; sayısız nimetlere karşı insan sınırlı ve pek az şükrüyle nasıl karşılık verebileceğine dair olan soruya bunun ancak küllî bir niyetle mümkün olabileceğini söyleyerek yukarıdaki örnekle açıklamıştır. “Mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır” bu sırra işaret eder.[30]

Resul-i Ekrem (sav) اَلتَّحِيَّاتُ   kelimesiyle, bütün hayat sahiplerinin yaratılışlarıyla yaptıkları ibadetleri niyet ederek Cenab-ı Hakk’a takdim etmiştir.[31]

Hazret-i Üstad; namazda her rekâtta okuduğumuz اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُ ayetinde neden çoğul zamiri kullanıldığını tefsir ederken, niyetin küllî olması hakikatine dikkat çeker. İbadet eden sadece bizim olmadığımızı, bizden başka geçmişte, gelecekte ve şu andaki bütün inananların, bütün varlıkların hatta vücudumuzdaki zerrelerin ibadetlerinin bu zamirin manasına dahil olduğunu ifade eder.[32]

Bu hususta Üstad Bediüzzaman;

حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلٰي نُورِ الْا۪يمَانِ

سُبْحَانَكَ يَا مَنْ جَعَلَ مِنَ الْمَٓاءِ كُلَّ شَيْءٍ حَيٍّ

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلٰي نِعْمَةِ الْا۪يمَانِ وَالْقُرْاٰنِ

gibi birçok evradında küllî niyetle bütün varlıkların zikirlerini ve ibadetlerini niyet ederek niyazda bulunmuştur.[33]

Bu noktada bayram namazındaki ibadetlere dair şu misal dikkat çekicidir:

“Adeta bayram namazlarında âlem-i İslâm’ın zikir ve tesbîhiyle zemin, âlem-i İslâm’ın zelzele-i kübrâsına (büyük depremine) mazhar olup, aktâr ve etrafıyla (her tarafıyla) “Allâhü Ekber” deyip, kıblesi Kâbe-i Mükerreme’nin samîmî kalbiyle niyet edip, Mekke ağzı ile ve Arefe dili ile “Allâhü Ekber” diyerek, o tek kelime, etrâf-ı arzdaki (dünyanın dört bir tarafındaki) umum mü’minlerin mağara misâl ağızlarındaki havada temessül ediyor. (çoğalıyor)” [34]

Hazret-i Üstad; Risale-i Nur talebelerinin her birinin, ahirete yönelik manevi ortaklıkları gereğince, اَجِرْنَا وَارْحَمْنَا وَاغْفِرْلَنَا  gibi dualarda ‘biz’ dedikleri vakit, umum talebeleri niyet etmeleri gerektiğini de birçok mektubunda hatırlatmaktadır.[35]

MEVCUDATIN/VARLIKLARIN NİYETİ

Bediüzzaman Hazretleri; öncelikle insandan başka olan mahlukların sorumlulukları olmadığından onlara niyet lazım gelmediğine dikkat çeker.[36]

Bununla beraber bitkilerin niyetinin tohum ve çekirdekleri olduğunu[37], suyun donma esnasında genişlenmek niyetini demiri parçalayarak gösterdiğini[38] ve neslini devam ettiren her canlının yumurtalarının onların niyetleri olduğunu[39] ifade eder.

İlave bilgi için bakınız:

https://risale.online/soru-cevap/niyyet-2

https://risale.online/soru-cevap/niyet-nasil-gunahi-sevaba-kalbeder

https://risale.online/soru-cevap/ameller-ve-niyet

https://risale.online/soru-cevap/kulluk-ve-cennet


[2] Mesnevi Nuriye, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 64.

[3] Mesnevi Nuriye, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 47.

[4] Mesnevi Nuriye, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 64.

[5] Mesnevi Nuriye, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 48.

[6] Mesnevi Nuriye, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 190.

[7] Mesnevi Nuriye, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 192.

[8] Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 373.

[9] Kastamonu Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 83.

[10] Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 22.

[11] Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 9; Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c.2, s. 344; Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c.2, s. 472.

[12] Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 96.

[13] Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c.1, s. 9.

[14] Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 109; 273; Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c.1, s. 37.

[15] Lemalar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 138

[16] Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 115.

[17] Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c.2, s. 513.

[18] Kastamonu Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 95.

[19] Kastamonu Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 193.

[20] Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c. 1, s. 252; Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 224; Barla Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 8; Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c. 2, s. 487.

[21] Tılsımlar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 224; Şualar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c. 2, s. 307.

[22] Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 139; Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c. 4, s. 107.

[23] Asayı Musa, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 225, 226; Lemalar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 159, 160.

[24] Şualar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c. 2, s. 392.

[25] Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c. 4, s. 311.

[26] Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c.1, s. 110.

[27] Kastamonu Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 258.

[28] Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c. 2, s. 312.

[29] Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c. 1, s. 239; Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 180; Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 176.

[30] Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 151.

[31] Şualar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c. 1, s. 89.

[32] Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 246.

[33] Tılsımlar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 158;  Siracun Nur, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 13, 70, 100, 103; Şualar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c. 1, s. 47; Lemalar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 264, 350; Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c.2, s. 266.

[34] Lemalar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 133; Mesnevi Nuriye, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 158.

[35] Kastamonu Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 226, 271; Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c. 3, s. 229, c. 4, s. 190.

[36] Mesnevi Nuriye, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 218.

[38] Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 327.

[39] Mesnevi Nuriye, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 284.


Yorum Yap

Yorumlar