Mucize sözcüğü “acz” kökünden türemiştir. Mastarı “acz” olup bu kelime güç, kuvvet ve kudret kelimelerinin zıddıdır. Bir şeyde geride kalmak, aciz bırakmak, bir şeye güç yetirememek, güçsüzlük gibi anlamlara gelmektedir.[1] Mucize terim anlamı olarak; nübüvvet/peygamberlik iddiasında bulunan kişinin, peygamberliğini iddia ettikten sonra, iddiasının ve sözlerinin doğruluğuna hüccet olmak üzere, insan gücünün fevkinde ve doğa kurallarına aykırı olarak ortaya koyduğu aklî, hissî veya haberî delillere denilir.[2] İmam Maturidi ise mucizeyi şöyle tanımlamaktadır:
“Mucize; Allah’ın insanı aciz bırakan bir eylemi olarak, tabiatın olağan akışını inkıtaa (kesintiye) uğratan ve peygamberin doğruluğunun delili olan hallerdir.”[3]
Bediüzzaman Hazretleri mucize hakkında şöyle demektedir:
Nasıl ki, sen bir padişahın meclisinde ve dâire-i nazarında desen ki: “Padişah beni filan işe me’mur etmiş.” Senden o da‘vâya bir delil istenilse, padişah “Evet” dese, nasıl seni tasdîk eder. Öyle de, âdetini ve vaz‘iyetini senin iltimâsınla değiştirirse, “Evet” sözünden daha kat‘î, daha sağlam senin da‘vânı tasdîk eder. [4]
Misale göre; padişahın da bulunduğu bir mecliste birisi insanlara padişahın kendisini bir işte vazifelendirdiğini söyler. Orada bulunanlar ise müddeinin iddiasına delil getirmesini isterler. Bu esnada orada bulunan padişah "Evet" demekle iddia sahibini tasdik edebilirken bunun yerine bir âdetini o kişinin ricasıyla değiştirir ve delil isteyen kişiler için padişahın âdetini değiştirmesi "Evet" sözünden çok daha kesin bir delil olur. [5] Mekke halkının Resûlullah'tan (sav) mûcize istemeleri neticesinde ayın ikiye ayrılması vb. mûcizeler misalde olduğu gibi Allah'ın âdetini değiştirerek nübüvvet iddiasını doğrulamasıdır.
Mucizelerin veriliş gayelerine göre tasnifi için bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/mucize-nedir-cesitleri-nelerdir
Mucizelerin çeşitleri için bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/mucize-4
Mucize ve keramet farkı için bakınız;
https://www.risale.online/soru-cevap/mucize-ve-keramet
[1] İsfehani, el-Mufredat fi Garibi’l-Kur’an, Daru’l-Kalem, Beyrut 1992, s. 547
[2] Halil İbrahim Bulut, “Mucize”, DİA, İstanbul 2005, c. 30, s. 350-352.
[3] Hasan Aydın, Gazzali ve İbn Ruşd’e Göre Mucize, Kelam Araştırmaları, 6:2 2008, s. 117-118.
[4] Said Nursi, Zülfikar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.227
[5] Bkz. Ebû Mansur Abdulkâhir b. Tâhir et-Temîmî Bağdâdî, Usûlu’d-Dîn, Dâru’l- Kutubi’l-‘İlmiyye, Beyrut 1981, s. 178-179; İmâmu’l-Harameyn Ebu’l-Me’âlî ‘Abdulmelik el-Cuveynî, Akîdetu’n-Nizâmiyye fî’l-Erkâni’l-İslamiyye, thk. Muhammed Zâhid el-Kevserî, el-Mektebetu’l-Ezheriyye, Kahire 1992 s.67-68; Nûreddîn es- Sâbûnî, Kitâbu’l-Bidâye mine’l-Kifâye fi’l-Hidâyeti fî Usûli’d- Dîn, Thk. Fethullah Huleyf, Dâru’l Me’ârif, Mısır 1969, s.88; Hüseyin el-Cisr, Er-Risâletü’l-Hamîdiyye, trc. Manastırlı İsmail Hakkı, Sufi yay., İstanbul 2008, s.63; Ebu’l-Mu’în Meymun b. Muhammed Nesefî, Tabsıratu’l-Edille fî Usûli’d-Dîn, thk. Claude Salamé, Dımaşk 1990, c.1, s. 471; Mes'ud b. 'Umer b. Abdullah Sa’duddîn Taftâzânî, Şerhu’l-Mekâsıd, Thk. Abdurrahmân ‘Umeyre, Nşr. Sâlih M. Şeref, ‘Âlemu’l-Kutub, Beyrut 1998, s. 96,

