Soru

Dua İle Tedavi (Rukye) Karşılığında Ücret Almak Caiz midir?

Hadis Usulü ile alakalı bir kitapta şöyle geçmektedir "Yılanın zehirlediği bir kabile reisini Fatiha Suresi'ni okuyarak tedavî eden ve bunun karşılığında bir miktar koyun alan sahâbinin, bu koyunların yenilip yenilemeyeceği hususunu Resullulah'a sorması, Hz. Peygamber'in de “Fatiha'nın şifa vereceğini nereden biliyordun? İyi etmişsin. Koyunları bölüşün, bir pay da bana ayırın”, buyurmasıdır. Resullulah (sav) bu olayda Kur'an'la tedâvî karşılığında ücret almayı sahih olarak tasvib etmiş bulunmaktadır." (Buhari, Tıbb 33, 39; Müslim, Selam 66) Bu hadis nasıl anlaşılmalıdır? Kur'an'la tedavi mümkün müdür? Kur'an'la tedavi karşılığında ücret alınması caiz midir?

Tarih: 26.02.2025 14:21:05

Cevap

Rukye, hastalık ve kötülüklerden korunmak veya kurtulmak amacıyla Kur’ân veya dua okuyup üfleme anlamında bir terimdir.[1] Bazı İslâm âlimleri rukyenin caiz olmadığı görüşünde ise de mezhep imamlarının da içinde bulunduğu âlimlerin çoğunluğu, konu ile ilgili bazı hadisleri delil göstererek, şirke ve istismara götürmemek şartıyla fayda ve zararın rukyeden değil de Allah’tan olduğuna inanılarak yapılan rukyede bir sakınca bulunmadığını belirtmişlerdir.[2]

Hz. Peygamber (sav), şirk ve yanlış inanç içermeyen rukyeleri onaylamıştır. Sualde behsedilen bu hadis-i şerif, sahabenin yaptığı ve Peygamber Efendimizin (sav) onayladığı bir rukye türüdür. Kur’an’la tedavi mümkündür. Kur’an, birçok ayette şifa kaynağı olarak tanıtılır. Cenâb-ı Hak: “Hem Kur'ân'dan öyle şeyler indiriyoruz ki o, mü'minler için bir şifâ ve bir rahmettir...”[3] buyurmuştur. Yani okuyarak şifa aramak İslam’da izin verilmiş bir uygulamadır. Bu hizmet karşılığında ücret almak caizdir, fakat bunu bir kazanç kapısı haline getirmekten kaçınmak gerekir. İmam Tahavi:Rukyeler ve ilaçlara karşılık ücret alınmasında bir beis yoktur. Zira Rukye yapmak insanların tamamı üzerine vacip ve gerekli olan bir şey değildir.”[4]

Hz. Peygamber (sav), hem kendisine hem ziyaret ettiği bazı hastalara okuyup üflemiş, bazen de Hz. Âişe (ra) ona okuyup üflemiş ve eliyle mesh etmiştir.[5] Hz. Aişe’den (ra) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (sav), hasta olan akrabaları için dua eder, onları sağ eliyle sıvazlar ve şöyle derdi: (Ey Allah’ım, ey insanların Rabbi! Şu hastalığı gider, şifa ver, şifa veren Sensin. Senin vereceğin şifadan başka şifa yoktur. Öyle şifa ki, hiçbir hastalık bırakmaz.).[6] Hz. Peygamber (sav), torunlarının şeytandan, zehirli haşerattan, kem gözlerden korunmaları için dua etmiştir.[7]

Hârice b. Salb, amcasından rivayet etmiştir ki o şöyle dedi: Resulullah’ın (sav) huzurundan döndük ve bir arap kabilesinin yanına geldik. Onlar da “bize haber verildi ki siz o adamın (Resulullah’ın) yanından hayırla (Kur’an’la) gelmişsiniz. Bizde deli olan birisi var. Yanınızda ona karşı (uygulayabileceğiniz) bir tedavi yöntemi var mı?” dediler. Biz de “evet” dedik. Onlar da deli olan kişiyi getirdiler. Üç gün sabah akşam Fatiha süresini okuyup tükürüğümü toplayarak ona üfledim. Böylece adam sanki bağlanmış olduğu ipten çözülmüş gibi oldu (ve hastalığından kurtuldu). Bu amelime karşılık bana ecir verdiler. Ben de “Resulullah’a soruncaya kadar hayır (almam)” dedim. Resulullah (sav) da şöyle buyurdu: (Sana verdikleri ecri) ye! Ömrüme yemin olsun ki; insanlardan bir kısımları batıl rukye karşılığında (aldıkları ecri) yemektedirler. Sen ise hak rukye (karşılığında edindiğin ecri) yedin.”[8]

Tedavi yöntemlerinin yanı sıra Allah Teala’ya dua edilmeli ve O’ndan şifa istenilmelidir. Nitekim Hz. Peygamber (sav) de dua etmiş, Fatiha suresini şifa niyetiyle okuyan sahabeyi de onaylamıştır.[9]

Konuyla ilgili rivâyetler değerlendirildiğinde, Allah’ın izniyle şifa bulmak veya kötülüklerden korunmak amacıyla yapılan rukyelerin câiz, bunun dışında kalanların haram olduğu anlaşılmaktadır.[10]

Ayrıca lütfen bakınız;

https://risale.online/soru-cevap/rukye

https://risale.online/soru-cevap/suya-dua-veya-sure-okumak


[1] İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, 2/254.; İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, “rky” md.

[2] İbn Hacer, Fethu’l-bârî, 10/206-208 [5741, 5743]; İbnü’l-Kayyım, et-Tıbbü’n-nebevî, 136-144; el-Fetâva’l-Hindiyye, 5/356

[3] İsra Suresi, 17/82

[4]  Ebu Cafer et-Tahavi, Şerhu Meani’l-Asar, III/ 410 Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut-Lübnan, 2006, B.II

[5] Buhârî, Merdâ, 20 [5675]; Tıb, 32, 39 [5735, 5748]; Müslim, Selâm, 46-51 [2191-2192]

[6] Buhari, Tıb, 38; İbn Mace, Tıb, 35, 36

[7] Buhari, Enbiya, 10; İbn Mace, Tıb, 36; Tirmizi, Tıb, 18

[8] Ebu Davud, Sünen, No: 3420, Bu hadiste anlatılan benzeri bir hikâye için bkz. Buhari, Sahih, Fedailu’l-Kur’an, No: 4721, Müslim, Sahih, Selam, No: 2201 vd.

[9] Buhari, Fedailü’l-Kur’an, 9; Buhari, Tıb, 17, 33, 37; Müslim, Selam, 55-60; Ebu Davud, Tıb, 17-18

[10] Elmalılı, Hak Dini, 9/6388


Yorum Yap

Yorumlar