Büyü var mı, yok mu diye hocalara gitmek, varsa bozdurmak için denilenleri yapmak uygun mudur?
Sihir ve büyünün varlığı haktır, doğrudur. Lakin dinimiz İslam, büyük günahlar arasında saydığı büyü ve sihri şiddetle yasaklamış, Kur’an-ı Kerim’de sihir yapanların ahiretten nasibi olmadığı, bununla beraber Allah’ın izni olmadıkça sihrin dahi zarar veremeyeceğini vurgulayarak büyü ve sihir yapanların şerrinden Allah’a sığınılması gerektiği ifade edilmiştir.[1]
Hz. Peygamber (sav) de sihir yapmayı yedi büyük günah arasında saymıştır.[2]
Cahiliye devrinde sihir/büyü çok yaygındı. Cincilik, kahinlik, yıldızlardan hüküm çıkarmak, fal oklarına başvurmak, iplere düğüm atıp üflemek gibi işlemler yapılırdı. Büyücülerin her şeyi bildiği, başaramayacakları şeylerin bulunmadığı şeklindeki inançlar ise İslam’ın ruhuna aykırıdır.
Tefsirlerin ve sahih hadislerin beyanına göre, Felak ve Nas Sureleri, bir yahudinin Resul-ü Ekrem (sav)’e büyü yapması üzerine nazil olmuş ve Peygamberimiz (sav) bu sureleri okuyarak sihrin tesirinden kurtulmuştur. Fahreddin Razi, Felak Suresinin tefsirinde şöyle rivayet eder:
“Yahudi Lebîd b. el-A'sâm, bir kuyuya attığı bir yay kirişine, on bir düğüm atarak, Hz. Peygamber (sav)'e sihir yaptı. Bu kuyunun adı, Zervân idi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) hastalandı ve bu rahatsızlık üç gece (artıp) şiddetlendi. İşte bundan dolayı, bu iki sûre nazil oldu ve Cebrail (as), Hz. Peygamber (sav)'e, sihrin atıldığı yeri haber verdi. Resûlüİlah (sav) de oraya Hz. Ali (r.a) ve Talha (r.a)'yı gönderdi. Onlar bu (şeyi bulup) getirdiler. Cebrail (as), Hz. Peygamber (sav)'e "Bir düğüm çöz, bir ayet oku" dedi. O bunu yaptı ve Hz. Peygamber (sav) her bir ayeti okuduğunda, bir düğüm çözüldü. Hz. Peygamber (sav) (o zaman), bir hafiflik ve rahatlık hissediyordu. Hadis alimlerinin cumhuruna göre bu kıssa (hadise), sahihtir."
Bu hadiseden de anlaşılacağı üzere, sihire ve büyüye karşı en etkili çözüm, Allah’a sığınmak ve ona güvenmektir. Hz. Peygamber (sav), her şeyin şerrinden Allah’a sığınarak sürekli Felak ve Nas sureleri ile Ayete’l-kürsiyi okumuştur.[3]
Ayrıca O (sav), torunları Hz. Hasan ve Hüseyin’i (ra) nazar, büyü ve benzeri olumsuzluklardan korumak için şu duayı okumuştur:
أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللَّهِ التَّامَّةِ مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ وَهَامَّةٍ ، وَمِنْ كُلِّ عَيْنٍ لاَمَّة
“Her türlü şeytan ve zehirli hayvanlardan ve bütün kem gözlerden Allah’ın eksiksiz kelimelerine sığınırım.”[4]
Bunun yanında büyüye maruz kalan kimsenin, şifayı Allah’tan umarak inancına, ahlakına ve ilmine itimat ettiği insanlara müracaat ederek kendisine Kur’an okutması ve dua ettirmesinde bir sakınca yoktur. Zira sihir ilminin öğrenilmesinin tek caiz olduğu husus, sırf Allah rızası için bu hilekâr ve muzır insanların ve şeytanların yapmış olduğu efsunu bozmak amacıyla öğrenilmesidir. Bunun dışında asla müsaadesi yoktur.
Ancak dikkat edilmesi gereken önemli bir husus şudur ki; hoca ya da şeyh kisvesine bürünerek sırf para ve menfaat kazanmak amacıyla sihre ve cinlerle uğraşma işine girişen fırsatçı kişilere pirim vermemek adına, yakinen tanımadığımız bilmediğimiz kişilere kesinlikle müracaat edilmemelidir. Cinci ve üfürükçü olarak bilinen sahtekârların para tuzağına düşmemek ve büyük günaha girmemek için çok hassas davranılmalıdır.
Bir başka önemli husus da kendisine büyü yapıldığını sanan, yaşadığı tüm olumsuzlukları hemen büyüye bağlayan ruhsal problemli insanların öncelikli olarak doktor veya psikiyatri uzmanına müracaat etmeleri daha uygun olacaktır.
Büyü/sihir konusunda daha detaylı malumat elde etmek için lütfen bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/buyu
https://risale.online/soru-cevap/buyu-kismet-baglama-kagit-yaptirma-ve-kaderini-acma
[1] Bakara, 2/102; Felak, 113/4
[2] Buhari, Vesaya, 23; Müslim, İman, 145
[3] Buhari, Vekale, 10; Fezailü’l-Kur’an, 10; Tirmizi, Fezailü’l-Kur’an, 3
[4] Buhari, Ehadisu’l-enbiya, 10; bkz: İbn Mace, Tıb, 36