Konu bütünlüğünü yakalayabilmek içim aşağıda izah edilen parçanın bir önceki paragrafını beraber mütaala etmenizi tavsiye ederiz. Lütfen bakınız;;
https://risale.online/soru-cevap/32-sozun-muhim-bir-sualine-cevap-2-nukte
Bediüzzaman Hazretlerinin bu ifadelerini cümle cümle izah edelim;
“Hem peder ve vâlideyi şefkat ile techîz eden ve seni onların merhametli elleriyle terbiye ettiren hikmet ve rahmet hesabına onlara hürmet ve muhabbet, Cenâb-ı Hakk’ın muhabbetine âittir.”
Anne ve babayı şefkatle donatan ve bizlerin onların merhametli elleriyle yetiştiren Rabbimizin hikmeti ve rahmeti adına, onlara karşı beslediğimiz sevgi ve saygı aslında Allah’a olan sevgimizin bir göstergesidir. Onlara hürmet ve sevgi göstermek, Allah’ı sevmenin bir alametidir.
“O muhabbet ve hürmet ve şefkat, lillâh için olduğuna alâmeti şudur ki, onlar ihtiyâr oldukları ve sana hiçbir fâideleri kalmadığı ve seni zahmet ve meşakkate attıkları zaman, daha ziyâde muhabbet ve hürmet ve şefkat etmektir.“اِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ اَحَدُهُمَٓا اَوْ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُلْ لَهُمَٓا اُفٍّ âyeti beş mertebe hürmet ve şefkate evlâdı da‘vet etmesi, Kur’ân’ın nazarında vâlideynin hukukları ne kadar ehemmiyetli ve ukūklarıne derece çirkin olduğunu gösterir.”
Anne-babamıza olan sevgi ve saygımızın Allah için olduğunun delili, alameti, göstergesi şudur ki; onlar yaşlanıp bizlere hiçbir faydaları kalmadığında ve bizleri yorup zorluklara soktuklarında, bizlerin onlara daha fazla sevgi ve saygı göstermemizdir. Zira hakiki hürmet, menfaat bitince de devam eden hürmettir. Onlar yaşlandığında, hasta olduğunda, bize yük gibi göründüğünde bile onlara daha fazla ilgi göstermek, güçlü bir imanın ve Allah için beslenilen sevginin işaretidir. Rabbimizin “Biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa, onlara ‘öf’ bile deme” âyeti; çocukları beş farklı seviyede anne-babaya saygı ve sevgi göstermeye emretmektedir. Bu da Kur’ân’da anne-baba hakkının ne kadar önemli ve onlara saygısızlığın ne kadar çirkin olduğunu gösterir.
“Madem peder kimseyi değil, yalnız veledinin kendinden daha ziyâde iyi olmasını ister. Ona mukābil veled dahi pedere karşı hak da‘vâ edemez. Demek vâlideyn ve veled ortasında fıtraten sebeb-i münâkaşa yok. Zîrâ münâkaşa ya gıbta ve hasedden gelir. Pederde oğluna karşı o yok. Veya münâkaşa haksızlıktan gelir. Veledin hakkı yoktur ki, pederine karşı hak da‘vâ etsin. Pederini haksız görse de, ona isyan edemez. Demek pederine isyan eden ve onu rencide eden, insan bozması bir canavardır.”1
Bir baba kimseyi değil sadece çocuğunun kendisinden daha iyi olmasını ister. Babanın tabiatında, yani yaratılışında, çocuğunu kıskanmak yoktur. Aksine onun kendisinden daha başarılı, daha faziletli olmasını ister. Bu, fıtrî bir baba sevgisidir. Buna karşılık evlat da babasına karşı hak iddia edemez. Çünkü baba zaten onu büyütmüş, beslemiş, korumuş; bu fedakarlık karşısında evlat, babasına karşı hesap soracak konumda değildir. Yani anne-baba ile evlat arasında yaratılış itibariyle kavga sebebi yoktur. Normal şartlarda bu ilişki sevgi ve fedakârlık üzerine kuruludur. Çünkü tartışma ya kıskançlıktan ya da hasetten doğar. Babada oğluna karşı böyle bir kıskançlık yoktur. Ya da tartışma, birinin diğerine haksızlık yapmasından doğar. Ama evladın, babasına karşı hak iddia edecek bir durumu yoktur. Baba yanlış bir şey yapsa bile evlat, babasına karşı hürmet ve saygısını kaybedemez; usulünce ve edeple davranır. Bu durumda, babasına başkaldıran ve onu üzen kimse, insanlıktan çıkmış bir canavar gibidir.
Anne babaya hürmet için bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/anne-babayi-hosnud-etmek
https://risale.online/soru-cevap/anne-baba-hakki-2
https://risale.online/soru-cevap/ana-baba-hakkina-dair-ayet
Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.307-308