Ayette, "...Eğer onlardan biri veya her ikisi, senin yanında ihtiyarlığa erişirse, sakın onlara “öf!” bile deme! Onları azarlama ve onlara güzel söz söyle!" (İsra, 23) diye emrediliyor. 1-Bu ayetteki “Öf bile deme” emri ihtiyarlığa mı bağlıdır? 2-Üstad Bediüzzaman bu ayeti izah ederken ana babanın rızâlarını kazanmanın farz bir vazife olduğunu söylüyor. Razı olmuyorlarsa ne olacak? 3- Ayette ana babadan bahsedilirken Üstad, “amca ile hala baba hükmündedir. Dayı ile teyze ana hükmündedir” hükmünü neye binaen söylüyor?
1- Ayet hususan evladının bakımına muhtaç duruma gelmiş yaşlı ana-babaları anlatıyor. Çünkü bu yaşlarda ana-babanın evladının hizmetine çokça ihtiyacı olur. Hizmet etmezlerse büyük sıkıntılara düşerler. Hem yaşlılıkta çokça alıngan olurlar. Evladın ufak zannettiği bir tepkiden kalpleri fazlasıyla kırılabilir. Ayet çok hassas olunması gerektiğini bildiriyor.
Ayet yaşlılık dönemini nazara sunsa da, “Rabbim! Onlar bana küçüklüğümde baktıkları gibi, sen de onlara merhamet eyle” diye dua edilmesini emrederken onlara bakmamızın ve hürmet etmemizin sebebini açıklıyor. Küçüklüğümüzde büyük fedakârlıklarla evlatlarını bakıp büyütmeleri…
Öyleyse ana-babaya her yaşta hürmet edip öf dahi dememek gerektiği ortaya çıkar. Fakat bunun yaşlılıkta söylenmesi daha kötüdür. Çünkü onlara hizmetten yorulmanın alameti olup zamanla hizmetten kaçmanın başlangıcıdır. Bu ise onların perişaniyetine sebeb olur. Hem genç ana-babalar belki öf demeye aldırış etmezler ama ana baba ciddi kırılırlar. Bu da onların hukukunu çiğnemek olur.
Fahr-i Razi Hazretleri, ayetin devamındaki, “Allah kalblerinizde olanı en iyi bilendir” ifadesinin bir cihette verdiği teselliyi naklederek der ki: “Onlara karşı asi olmak gibi bir niyet olmaksızın, kazara olacak dil sürçmelerini de Allah bilir ve bunları asi olmakla bir tutmaz”
2- Evlada düşen ancak vazifesini yapmaktır. Eğer buna rağmen razı olmuyor ya da belli etmiyorlarsa sabretmek ve ecrini Allah’tan beklemek gerektir. Üstadın kasdı rızalarını kazanmaya çalışmak demektir.
3- Buhari’de geçen bir rivayette Resul-ü Ekrem (sav), "Teyze ana yerindedir" buyurmuştur. Başka bir rivayette de “hala baba yerindedir” buyurmuştur. Muhtemelen dayı ve amca hakkında da rivayetler, ya da fıkhî hükümler vardır veya Bediüzzaman Hazretleri amca ve dayıyı, teyze ve hala hakkındaki hadislere kıyaslayarak bunu söylemiştir.