Bahsettiğiniz cümle şöyledir;
Hayat musibetlerle, hastalıklarla tasaffî eder, kemâl bulur, kuvvet bulur, terakkî eder, netice verir, tekemmül eder, vazîfe-i hayatiyeyi yapar. Yeknesak, istirahat döşeğindeki hayat, hayr-ı mahz olan vücûddan ziyâde, şerr-i mahz olan ademe yakındır ve ona gider."1
İnsan hayatı, sıkıntılar, imtihanlar ve hastalıklarla terbiye olur. Günahlarından, kötü hasletlerinden arınır, temizlenir. Nasıl ki altın ateşle saflaşır; insan da musibetlerle kalbî ve ruhî olarak berraklaşır. Olgunluğa erişir. Musibetler, insandaki eksikleri giderir, sabrı öğretir, şefkat ve merhameti artırır, İmtihanlar insanın ruhunu, sabrını ve iradesini kuvvetlendirir. Hayat, mücadeleyle güç kazanır. Terakkî eder, yani yükselir, ilerler. Manevî yönden dereceleri artar, insan basamak basamak kemale çıkar. Zorluklarla geçirilen hayat, boş ve anlamsız kalmaz. Ahirette mükâfat, dünyada hikmetli sonuçlar ve neticeler doğurur. İnsanın ruhu ve şahsiyeti, zorluklar sayesinde daha sağlam ve kâmil hale gelir, mükemmelleşir. Hayatın asıl görevi Allah’a iman, kulluk, dua, sabır, şükür, tevekkül ve imtihanlar bu musibetlerle kendini gösterir.
İnsanın hayatının gerçek neticesi; kul olduğunu idrak edip bu dünyaya imtihan için geldiğini unutmadan Rabbini bilip O'na ibadet etmektir. Yoksa insan bu dünyaya sadece keyif sürmek ve lezzet almak için gelmemiştir. İşte hayatın gerçek neticesi olan Cenab-ı Hakk'ı tanımak ve ibadet etmek olduğundan hastalıklar ve musibetler bize bu noktayı yani kul olmayı hatırlatır ve ders verir. Gafleti dağıtır.
Yeknesaklık, monotonluk, tekdüzelik hayatın anlamını tam olarak ortaya çıkarmaz. İnsanın hayatı daimi olarak monoton ve tekdüze geçse idi, bundan sıkılırdı. Mesela devamlı yatakta olan bir kimse belli bir zaman sonra sıkılır. Oturmak ve ayağa kalkmak ve yürümek ister. Halbuki normalde uyumak istirahattir. Musibet ve hastalıklar da hayatın monotonluğunu, tekdüzeliğini kırar. Hayatın manası ve değeri daha iyi anlaşılır. Rahat ve monoton bir hayat, varlığın hayırlı ve hikmetli gayesine değil, mahza şer olan yokluğa boşluğa, anlamsızlığa yakındır. Çünkü üretmeyen, olgunlaştırmayan, meyve vermeyen bir hayat, yokluk gibi kıymetsizdir. Bu tür bir hayat, yavaş yavaş yokluğa, manasızlığa ve boşa gitmeye yönelir.
Musibetlerin insana kazandırdığı manevi kazançlar ve hikmetler için bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/musibetlerin-insana-kazandirdigi-manevi-kazanclar
/soru-cevap/musibetlerin-insana-kazandirdigi-manevi-kazanclar
/soru-cevap/12-mektub-3-sual/soru-cevap/musibet-ve-sabir
- Bediüzzaman, Lemalar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 5 




