Bir insandan zarar, fenalık gören kişi bütün o fenalığı ve zararı o kişiye yüklememelidir. Çünkü onda kaderin, nefis ve şeytanın ve kişinin kendi nefsinin payı vardır. Bundan dolayı en güzel olanı zarar ve fenalık gördüğü kişiyi affetmektir. Üstad Bediüzzaman Hazretleri konu ile ilgili şu açıklamayı yapar:
Halbuki mü’min kardeşinden sana gelen bir fenâlığı bütün bütün ona verip onu mahkûm edemezsin. Çünkü:
Evvelâ: Kaderin onda bir hissesi var. Onu çıkarıp, o kader ve kazâ hissesine karşı rızâ ile mukābele etmek gerektir.
Sâniyen: Nefis ve şeytanın hissesini de ayırıp o adama adâvet değil, belki nefsine mağlûb olduğundan, acımak ve nedâmet edeceğini beklemek.
Sâlisen: Sen kendi nefsinde görmediğin veya görmek istemediğin kusurunu gör. Bir hisse de ona ver. Sonra bâkî kalan küçük bir hisseye karşı, en selâmetli ve en çabuk hasmını mağlûb edecek af ve safh ile ve ulüvv-ü cenâblıkla mukābele etsen, zulümden ve zarardan kurtulursun. 1
Bir mü’min kardeşimiz bize kötülük yaptığında hemen öfkeyle tepki vermeyip, meseleyi geniş bir bakışla değerlendirmemiz gerekiyor. Çünkü insanın başına gelen hiçbir şey tamamen o kişinin eliyle olmaz; kaderin de o olayda bir payı vardır. Yani Allah’ın takdiriyle, bizim için bir imtihan olarak o olay gerçekleşmiştir. Bu yüzden öncelikle bu olayda Allah’ın benim için bir hikmeti vardır diyerek kaderin payını ayırmalı ve rızayla karşılamalıyız. Böyle yapmak, kalbimizdeki öfkeyi hafifletecektir.
İkinci olarak, o kişi o kötülüğü kendi isteğiyle değil, nefsine ve şeytana yenildiği için yapmış olabilir. Yani onu hemen düşman ilan etmek yerine, nefsine mağlup oldu, inşallah pişman olur diyerek acımak gerekir.
Üçüncü olarak ise, insan genelde kendi hatalarını görmez ama başkalarınınkini büyütür. Oysa biz de benzer hatalar işliyor olabiliriz. Bu yüzden benim de eksiklerim var diyerek bir payı da kendimize ayırmalıyız. Geriye o kişiye ait küçük bir hata kalır; işte o zaman en güzel davranış, affetmek, gönül genişliği göstermek ve büyüklükle hareket etmektir. Bunu yapan kişi hem zulümden kurtulur hem de kalbini kin ve nefretten temizlemiş olur.
Detaylı cevap için lütfen bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/sabir-ve-cesitleri
Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.112

