Evet, görmeden iman etmek ilk bakışta daha üstün gibi görünüyor. Çünkü perde arkasından, gayba inanmak görünürde daha zor görünmektedir. Fakat sahâbenin imanı ile bizim imanımız kıyaslandığında durum tam tersidir. Bu durumu başlıklar halinde ele almaya çalışalım.
Sahabe İmanının Kuvveti
Sahâbeler, İslâm’ın hakikatlerine karşı bütün dünyanın düşman olduğu bir zamanda, her yerde şirk, küfür ve putperestlik hâkimken, hiçbir toplumsal destek ve delil kaynağı yokken sadece Peygamber Efendimizin (sav) insan suretini görerek iman ettiler. Ayrıca onların imanını güçlendirecek bir ortam veya kültürel destek yoktu. Hatta çoğu zaman mucize bile görmeden öyle sarsılmaz bir imanla bağlandılar ki, hiçbir felsefeci, hiçbir Yahudi veya Hristiyan âlimi onların imanını şüpheye düşüremedi. Vesvese dahi vermedi.
Ayrıca Sahabe efendilerimiz, her zorluğa göğüs gerecek sarılmaz bir imana sahiptiler. Mesela, Hz. Bilal (ra) işkence altında bile dininden vazgeçmiyordu. Hz. Mus’ab bin Umeyr (ra) servetini tamamen bırakıp imanla şeref bulmuştu.1
Bizim İmanımızın Durumu
Biz ise iman ederken yalnız değiliz; bütün İslâm âlemi, Kur’ân’ın hakikatleri, milyonlarca âlim ve delil imanımızı destekliyor. Evet, Sevgili Peygamberimizi (sav) beden olarak değil fakat Kur’ân ve mucizelerle parlayan manevi şahsiyetiyle görüyoruz. Belki hiçbir mucizesini görmeyen Sahâbeler varken biz Onun (sav), elimizdeki siyer ve tarih kitaplarıyla her sözünü, her mucizesini, her halini biliyoruz. Tüm bunlar imanımıza kuvvet vermesi gerekirken; buna rağmen, bir ateistin veya bir filozofun sözüyle zihnimiz karışabiliyor, şüpheye düşebiliyoruz. Buna rağmen, sâlih amel noktasında Sahâbelere yaklaşamayacak bir haldeyiz. Buna rağmen, haramdan sakınma konusunda Sahâbe kadar hassas değiliz. Mesela, internette duyduğu bir sözle namazı bırakan veya ahiretten şüphe edenler, imanın bu zamanda ne kadar zayıf olabileceğini gösteriyor.2
Sonuç Olarak
Evet, görmeden iman etmek ilk bakışta daha faziletli gibi görünse de, genel kıyaslamada Sahâbenin imanının çok daha güçlü ve üstün olduğu açıkça görülmektedir. Çünkü onlar fırtınalı bir zamanda, her türlü düşmanlığa rağmen, hiçbir desteğe sahip olmadan kayadan sağlam bir iman sergilediler. Biz ise sayısız delil ve destekle kuşatılmış olmamıza rağmen, küçük bir şüphe karşısında bile sarsılabiliyoruz. Demek ki mesele görmek veya görmemek değil, imanın kalpteki sağlamlığı ve hayata yansımasıdır. Sahâbe, imanını hayatıyla ispat etti; bize düşen onların izinden gitmek ve imanımızı sağlamlaştırmaktır.
Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2013, s. 168.
Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2013, s. 168.

