Ramazana ayına nasıl hazırlık yapmalıyız? Bu ayı nasıl değerlendirmeliyiz? Maddeler halinde cevap verebilir misiniz?
Ramazan ayının gelişine sevinmek ve bundan mutluluk duymak gerekir. Güneş her eve doğar, ama penceresini, perdesini açanlar ondan istifade eder. Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Ramazan ayı girdiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır."[1] Ramazan ayına kavuşmak; Allah Teâlâ'nın Müslüman kulu üzerindeki büyük nimetlerindendir. Ramazan ayının, geceleri terâvih ve teheccüd namazı, Kur’ân tilâveti ve zikirle ihyâ edilmelidir. Resûlullah (sav) şu müjdeyi verir: “Kim, inanarak ve sevâbını Allah’tan umarak Ramazan gecelerini ihyâ ederse, geçmiş günahları affolunur.”[2]
Ramazan, sadece aç kalınan bir ay değil, ruhun ve kalbin de arınması gereken bir zaman dilimidir. Bu yüzden manevi hazırlık önemlidir. Enes b. Mâlik'ten (ra) rivayet edildiğine göre, Receb ayı girdiği zaman Resûlullah (sav) şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Receb ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır!”[3] Ramazan'ı en verimli şekilde değerlendirmek, Allah’tan ihlas ve istikamet üzere bu mübarek aydan istifade edebilmek için yardımını ve inayetini talep etmeliyiz.
Ramazan Ayına Manevi Hazırlık
Ramazan, günahlardan arınma ayıdır. Peygamber Efendimiz (sav): "Ey insanlar! Allah'a tevbe edin. Çünkü ben, günde yüz defa O'na tevbe ediyorum."[4] Buyurmuşlardır. Günahlarla dolu bir kalple girmemek için tövbe ve istiğfar ile temizlenmeliyiz. "Ey iman edenler! Samimi bir tövbe ile Allah’a dönün!"[5] ayetine kulak vermeliyiz. Ramazan'daki manevi atmosfer için kalbimizi hazırlama gayreti içinde olmalıyız.
Beş vakit namazı eksiksiz kılmalı, sünnet ve nafile namazları artırarak teravih namazına hazırlık yapmalıyız. Günlük zikir, tesbihat ve salavatları çekmeye özen göstermeliyiz. Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Kim Ramazan’ın faziletine inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek terâvih namazını kılarsa, geçmiş günahları bağışlanır."[6]
Ramazan, "Kur’an ayıdır."[7] Kur’an okumayı ve anlamayı artırmalıyız. Her gün en az birkaç Ayet-i Kerime’yi ve tefsirini okumalıyız. Ramazan hatmi yapmak için günlük okunacak cüzlerimizi belirlemeliyiz. Kur’an-ı Kerim okumayı bilmiyorsak öğrenme gayretinde olmalıyız. Biliyorsak Kur’an okumayı artırarak daha verimli okumalar yapabiliriz. Peygamber Efendimiz (sav) Ramazan günlerinde bol bol Kur'an okur, hayır ve hasenatta bulunurdu. Cebrail (as), Ramazan sonuna kadar her gece kendisine gelir ve Hz. Peygamber (sav) O'na Kur'an okuyup dinletirdi.[8] Nitekim halen günümüzde yoğun bir şekilde uygulanan bu karşılıklı okuyuş "mukabele", geleneğimizin dayanağını oluşturur.
İbni Mesut’tan (ra) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Kim Kur’ân-ı Kerîm’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir.”[9] Bediüzzaman Hazretleri de: "Kur'ân-ı Hakîm'in nass-ı hadis (peygamber efendimizin açık ifadesiyle) ile her bir harfinin on sevabı var; on hasene sayılır, on meyve-i Cennet getirir. Ramazan-ı Şerifte her bir harfin, on değil bin ve Âyetü'l-Kürsî gibi âyetlerin her bir harfi binler ve Ramazan-ı Şerifin Cumalarında daha ziyadedir. Ve Leyle-i Kadir'de otuz bin hasene sayılır. Evet her bir harfi otuz bin bâki meyveler veren Kur’an-ı Hakîm, öyle bir nuranî Şecere-i Tuba hükmüne geçiyor ki; milyonlarla o bâki meyveleri, Ramazan-ı Şerif'te müminlere kazandırır."[10] Bildirmiştir. Bu sevapları kazanmak için vaktimizi Kur'an'la meşgul olarak geçirmeye özen göstermeliyiz.
Beden Hazırlığı
Nafile oruç tutarak Ramazan’a daha kolay uyum sağlayabiliriz. Pazartesi ve Perşembe oruçları bu konuda güzel bir hazırlık çalışmasıdır. Mideyi ağır ve zararlı yiyeceklerden uzak tutarak, sindirim sorunları yaşamamak için sağlıklı bir beslenme düzeni kazanmalıyız. Sahura kalkabilmek ve Ramazan gecelerini değerlendirmek için uyku düzenimizi kademeli olarak değiştirmeliyiz. Şaban ayını gafletle geçirmezsek Ramazan ayına daha şuurlu girebiliriz.
Üsâme b. Zeyd'den (ra) rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir: "Ben dedim ki: Ey Allah'ın elçisi! Seni, Şaban'dan oruç tuttuğun kadar diğer aylardan bu kadar oruç tutarken hiç görmedim (bunun sebebi nedir?). Rasûlullah (sav) buyurdu ki: O öyle bir aydır ki, insanlar, Receb ve Ramazan (ayları) arasında gaflette olurlar. Oysa o (Şaban ayı), amellerin, Âlemlerin Rabbine arz edildiği bir aydır. Bundan dolayı ben, oruçlu iken amelimin (Allah'a) arz edilmesinden hoşnut oluyorum."[11]
Sosyal ve Ahlaki Hazırlık
Ramazan'da dilimizi ve kalbimizi korumak için kötü sözlerden, gıybet ve dedikodudan uzak durmalıyız. Peygamber Efendimiz (sav): "Oruç tutan bir kimse kötü söz söylemesin ve cahillik yapmasın."[12] Buyurmuştur. Oruç, sadece aç kalmak değil, aynı zamanda sabır, şükür ve Allah’a teslimiyetin bir göstergesidir. Peygamber Efendimiz (sav), orucun hakiki anlamını şöyle ifade etmiştir: “Nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz! Geceleri nice namaz (terâvih ve teheccüd) kılanlar vardır ki, namazlarından kendilerine kalan yalnız uykusuzluktur.”[13] Bu yüzden Ramazan’da dilimizi, gözümüzü, elimizi ve kalbimizi günahlardan koruyarak manevi arınmayı hedeflemeliyiz.
Peygamber Efendimiz (sav) bir gün; “Oruç, oruçluya yakışmayan şeylerle zedelenmedikçe (tutan için) bir kalkandır.” buyurdu. Ashâb-ı Kirâm: “(Oruçlu) onu ne ile zedeler?” diye sorunca Resûl-i Ekrem: “Yalan ve gıybetle...” cevâbını verdiler.[14]
Ebû Hüreyre (ra) der ki: Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Kim yalan konuşmayı ve yalanla iş yapmayı terk etmezse, Allah’ın o kimsenin yiyip içmeyi bırakmasına ihtiyacı yoktur.”[15]
Zekât, fitre ve sadakalarımızı planlayarak ihtiyaç sahiplerine yardım elimizi uzatma gayretinde olmalıyız. Ramazan'ın bereketini ailemiz ve çevremizle paylaşmalıyız. Sadelik ve kanaatkârlık bilinciyle gereksiz harcamalardan kaçınmalıyız. Bol bol iftar açtırarak daha hayırlı şekilde harcamalar yapmalıyız. Zeyd İbni Hâlid el-Cühenî’den (ra) rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (sav) şöyle buyurdu: "Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, oruçlu kadar sevap kazanır. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez."[16]
Ramazan’ın içinde de özellikle Son On Günde Daha Fazla Çaba Göstermek gerekir. Son on günde Kadir Gecesi bulunmaktadır. Allah Teâlâ, bu gece için şöyle buyurur: “Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.”[17] Peygamberimiz (sav), Ramazan’ın son on gününe girdiğinde ibadetlerini artırır, aile fertlerini de ibadete teşvik ederdi[18].
Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Kadir gecesini değerlendiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır."[19]
Ramazan Ayı Fırsat Ayıdır
Ramazan ayı, manevi anlamda kendimizi yenilemek, Allah’a daha fazla yaklaşmak ve ibadetleri artırmak için fırsat ayıdır. Bu ayı planlı, bilinçli ve dolu dolu geçirmek dünya ve ahiret için büyük bir kazançtır. Sevgili Peygamberimiz (sav) Ramazan’a yetiştiği hâlde onun kadrini ve kıymetini bilmeyen birinin, kendisine yazık ettiğini şöyle ifade buyurmuştur: "Ramazan ayına girdiği hâlde günahlarını affettirmeden bu ayı tamamlayan kişinin burnu yerde sürünsün!"[20]
Unutmayalım ki; Ramazan Ayı bir misafirdir, onu en iyi şekilde ağırlamak lazımdır. Bu ayda yapılan ibadet ve duaların karşılığı kat kat fazladır. Ramazan’da kazanılan güzel alışkanlıkları devam ettirmeye gayret etmeliyiz. Allah hepimizi Ramazan’ın feyzinden en güzel şekilde istifade edenlerden eylesin!
Ayrıca lütfen bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/sevgili-peygamberimiz-ramazan-ayini-ihyasi
https://risale.online/manset/hosgeldin-ey-rahmet-mevsimi-2
https://risale.online/soru-cevap/ramazani-serif
https://risale.online/soru-cevap/ramazan-i-serifin-gelmesi
[1] Buhârî, Bed’ül-Halk, 11, Savm, 5; Müslim, Sıyâm, 1, 5
[2] Buhârî, Terâvih, 46
[3] Taberani,el-Mu'cemü'l-evsat, c.4. 189
[4] Müslim, hadis no: 2702
[5] Tahrim, 66/8
[6] Buhârî, Îmân 37; Müslim, Müsâfirîn 173, 174
[7] Bakara, 2/185
[8] Buhari, Savm, 7
[9] Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 16
[10] Bediüzzaman Saidi Nursi, Mektubat Mecmuası, Altınbaşak Neşriyat, İstanbul 2011, c.2, s. 273
[11] Sünen-i Nesâî, hadis no: 2357. Elbânî 'Sahih-i Nesâî'de "hadis hasendir"demiştir.
[12] Buhârî, Savm, 9
[13] İbn-i Mâce, Sıyâm, 21
[14] Nesâî; Sıyâm, 43
[15] Buhârî, Savm, 8; Edeb, 51. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Savm, 26/2362; Tirmizî, Savm, 16/707; İbni Mâce, Sıyâm, 21
[16] Tirmizî, Savm 82
[17] Kadir, 97/3
[18] Buhârî, Leyletü’l-Kadr, 5
[19] Buhârî, Îmân 25, 27, 28, 35, Savm 6, Terâvih 1, Leyletü'l-kadr 1; Müslim, Müsâfirîn 173-176
[20] Tirmizi Deavat,100