Ramazan ayının gelmesine sevinmek imandandır diye bır söz var. Peygamber Efendimiz (sav) Ramazan ayının gelişini nasıl haber vermisdir? Ramazan için nasıl hazırlık yapmalıyız? Bu kıymetli ay için yapılması en fazîletli ameller nelerdir?
Ümmet-i Muhammed’e ihsan edilen en büyük nimetlerden birisi de Ramazan-ı Şeriftir. Efendimiz (s.a.v.) şu hadisinde bu hakikati şöyle ifade etmiştir; “Recep Allah’ın ayıdır. Şaban benim ayımdır. Ramazan da ümmetimin ayıdır.”[1] Hadis-i Şerifte Efendimiz(s.a.v.) Ramazan-ı Şerifin kendi ümmetine bahşedildiğini söylemiştir.
Ramazan Ayı içerisinde Allah’ın hoşnut olduğu çok ameller vardır. En başta farz olan ve sevabını yalnız Allah’ın bildiği oruç,[2] sahur[3], iftar[4], teravih[5], kadir gecesi[6] ve fıtır sadakası[7] vardır. İşte bütün bu ibadetler Ramazan Ayı ile gelen ilahi hediyelerdir. Elbette bunlara sevinen kişinin kuvvetli bir imanının olduğu aşikâr olur.
Selman-ı Farisi (r.a) Şa’ban ayının sonunda Rasülüllah (s.a.v) şöyle hitab ettiğini söylemiştir: “Ey İnsanlar! İçinde bin geceden hayırlı bir gece bulunan mübarek büyük ay size yaklaştı. Allah-ü Teala onun gündüzlerinde orucu farz, gecesinde ibadeti nafile kıldı. Ramazan’da iyi bir haslete yaklaşan veya bir farz eda eden, Ramazan dışında yetmiş farz yapmış gibi olur. Bu Şehr-i Ramazan sabır ayıdır. Sabrın sevab ve mü’minlerin rızkının arttığı aydır. Bu ayda oruç tutana iftar verenin bu iftarı, günahlaraına mağfiret ve cehennemden kurtulmasına sebeb olur. Oruçlunun sevabından ise bir şey eksilmez.”[8] Efendimiz (s.a.v) ashabına (r.a.) bu şekilde (daha uzun olarak devam eden) bir hitabta bulunmuş.
İşte bu hutbede Efendimiz (s.a.v.) Ramazan- Şerifin gelişini müjdelerle haber vermiş. Ashabının dikkatini çekmiş; bu mübarek ayın faziletinden gafil olmamaları için onları uyarmış. Daha nice hadis-i şeriflerde Ramazan Ayını fazileti anlatılmıştır.
Ramazan-ı Şerif maddi ve manevi kirlerden arınma ayı olduğundan kişi kendini bu aya hazırlamalıdır. Bu ayda farz olan orucu şartlarına uygun tutabilmek için kişi kendi sağlığını gözden geçirmeli varsa bir hastalığı Ramazan-ı Şerif gelmeden tedavi olmalıdır. Bu şekilde bedenini oruç tutmaya müsait hale getirmelidir. Yine kişi kendi ailesi için ve iftar vereceği misafirlerini düşünerek maddi hazırlıklar yapmalıdır. Ama bu hazırlıkları israfa kaçmadan yapmalıdır.
Özellikle ihtiyar ve ihtiyare olan anne ve babaların Ramazan-ı Şerifte yalnız kalmamaları için gerekli tedbirleri almalı. Bununla birlikte yoksul olan akrabaları da bereket ayı olan bu mübarek ay gelmeden tespit edip, ihtiyaçları giderilmeye çalışılmalıdır. Kişi kendini düşünürken dinen bakmakla yükümlü olduğu kimseleri de unutmamalıdır. Öte yandan; bir kimsenin farz bir ibadeti yapmasına vesile olunmuş olur. Vesile olan kişi ise yapan gibi sevap kazanacağını Efendimiz (s.a.v.) haber vermiştir.[9]
Ramazan-ı şerifi aile içinde de bir coşku ve heyecanla geçirebilmek için aile fertlerinin de zaman yönetimine dikkat etmeli. Birlikte sahur ve iftar yapabilmek için Ramazan-ı Şerif gelmeden gerekli tedbirler alınmalı.
Yine efendimizin de sünneti olan Kur’an-ı Kerimi hatim edebilmek için Ramazan- Şerif gelmeden Kur’an okumayı öğrenmeli; okumayı bilip hatalı okuyanlar hatalarını gidermek için gayret göstermelidir. Kişi bu mübarek ay gelmeden Kur’ân-ı Kerim’i güzel okuyabilmelidir. Zira bu ayda en faziletli ibadetlerden biri de Kur’ân okumaktır.[10]
Kısaca bu mübarek aya gafil yakalanmamalıdır. Bu ayın farz ibadeti olan oruca kişi hem kendini hem de idaresinde olan kişileri özellikle ailesini hazır hale getirmelidir. Eğer bir işveren ya da idareci ise idaresindeki kişilerin de bu mübarek ayda oruçlarını rahat ve sıkıntısız tutmalarına imkân sağlamalıdır. Diğer taraftan nafile ibadetleri yapabilmek için de yine kendi şahsında, ailesinde ya da idaresi altındaki kişilerde gerekli zaman düzenlemesini yapmalıdır.
Cevap için bakınız;
https://risale.online/makale/ramazan-i-serif-kuran-ayi-ve-oruc
[1] Gunyet-üt Talibin s. 267, Abdulkadir-i Geylani; Berekat yayınları
[2] "İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim" Buhârî, Savm 9
[3] Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Bizim orucumuz ile Ehl-i kitabın orucu arasındaki en önemli fark sahur yemeğidir." Müslim, Sıyâm 46.
[4] Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Oruç açmakta acele ettikleri sürece müslümanlar hayır üzere yaşarlar." Buhârî, Savm 45;
[5] Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kim ramazanın faziletine inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek terâvih namazını kılarsa, geçmiş günahları bağışlanır." Buhârî, Îmân 37
[6] Ebû Hureyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Kadir gecesini değerlendiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır."
(Buhârî, Îmân 25, 27, 28, 35, Savm 6, Terâvih 1, Leyletü'l-kadr 1; Müslim, Müsâfirîn 173-176.)
[7] İnsan olarak yaratılmanın ve Ramazan orucunu tutup bayrama ulaşmanın bir şükrü olarak; dinen zengin olup Ramazan ayının sonuna yetişen Müslümanın, belirli kimselere vermesi vacip olan bir sadakadır (Nevevî, el-Mecmû’, 6/103-105). Vacip oluşu, sünnetle sabittir (Buhârî, Zekât, 70-78)
[8] Gunyet-üt Talibin s. 267, Abdulkadir-i Geylani; Berekat yayınları
[9] Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:“Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.” Tirmizi 2808
[10] İbni Abbâs radıyallahu anhümâ şöyle dedi: Resûllullah sallallahu aleyhi ve sellem insanların en cömerdi idi. Onun en cömert olduğu anlar da ramazanda Cebrâil'in, kendisi ile buluştuğu zamanlardı. Cebrâil aleyhisselâm, ramazanın her gecesinde Hz. Peygamber ile buluşur, (karşılıklı) Kur'an okurlardı.
Bundan dolayı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Cebrâil ile buluştuğunda, esmek için engel tanımayan bereketli rüzgârdan daha cömert davranırdı." Buhârî, Bedü'l-vahy 5, 6, Savm 7