Soru

Ölüm Yokluk mudur

"şüphesiz ki sen ölülere işittiremezsin..." (Rum suresi, 52) ayetinde ne demek istiyor? Ölüler bizi duymazlar mı? Veya böyle bir şey de akla gelebilir "yoksa öldükten sonra yok mu oluyoruz " açıklar mısınız? 

Tarih: 9.12.2022 19:38:00
Okunma: 613

Cevap

 

Ölülerin insanları duymadığını iddia edenler bulunsa da çoğunluğa göre ölüler Allah’ın izni ile dirileri duyabilmektedir. Alimlerimiz buna delil olarak şu hadisleri delil getirmektedirler;

Bedir savaşı esnasında ölen Kureyşliler bir kuyuya dolduruldu. Allah Resulü onlara hitap ederek:"Ey filan oğlu filan ve falan oğlu falan! Allah ve Resulünün size vaad ettiklerini gerçek buldunuz mu? Ben Allah'ın bana vaad ettiğini gerçek buldum." dedi. Hz. Ömer:"Ey Allah'ın Resulü! Ruhsuz cesetlere nasıl hitab ediyorsunuz?" diye sorunca Peygamberimiz:"Benim söylediklerimi siz onlardan daha iyi duyamazsınız. Şu kadar var ki, onlar cevap veremezler."[1]buyurdu.

Bununla beraber Hz. Peygamber müminlere bir kabrin yanından geçerken yanındakilere"Selam size ey mü'minler yurdunun sakinleri!.." diyerek selam vermelerini emir buyurmuşlardır.[2] Bu iki hadisten anlamaktayız ki ölüler dirileri Allah’ın izni ile duyabilmektedirler.

Rum 52 ve Fatır 19-22 ayetlerinde ölülerin duyamayacağına dair olan beyanlar bir kinayedir. Mezkur ayetler kendinden önceki ayetler ile birlikte incelendiğinde bu kolaylıkla anlaşılmaktadır. Nitekim bu ayetlerden hemen önce Allah, kafirlerden bahsetmekte, onları Allah’a ve Rasulüne iman etmemeleri sebebiyle ölüye benzetmektedir. Zira onlar hakkın karşısında duygusuz olmalarıyla adeta birer ölü, onu işitmemekte adeta birer sağır, onu görmemekte ise adeta birer kördürler. Kâfirler hakka karşı ölü, sağır ve kör olduklarına göre bunların iman etmemelerinden dolayı Resûlüllah’ın üzülmemesi gerekir. Bu sebeple Allah, Resûlüllahı teselli etmekte ve kendisini ancak Müslümanların dinleyeceğini beyan etmektedir.[3]

 

Ölüm Yok Olmak Mıdır?

 Yüce Rabbimiz; Kâfirler: “Allah, ölen kimseyi bir daha diriltmez!” diye var güçleriyle yemin ediyorlar. Hayır, elbette diriltecek! Bu, O’nun gerçekleşmesini üzerine aldığı kesin bir sözüdür; fakat insanların çoğu bunu bilmez.[4] buyurmakta bu ayet ve diğer onlarca ayetle ölümden sonra bir hayat olduğunu vurgulamaktadır.

Ölüm ve Hayat Allah'ın insanlardan iyi amel işleyenleri ortaya çıkartmak için yarattığı iki hakikattir.[5] Allah hayat ve ölüm neticesinde insanlardan iyi, itaatkâr ve mazlum olanları mükafatlandıracak; kötü, isyankar ve zalim olanları cezalandıracaktır. Şüphesiz her canlı ölümü tadacak ve Allah'a döndürülecektir.[6]

Eğer ölüme iman nazarıyla bakılmazsa; insan hem kendisinin hem de yakınlarının fenâya, ademe, hiçliğe, zulümata, nisyana, çürümeye, dağılmaya ve kesrette boğulmaya gittiğini düşünür. Sevdiklerinin yok olacağını ve bir daha onları göremeyeceğini düşünerek yaşamak zorunda kalır, belki yaşayamaz ve ölümü temenni eder.

Mü'minler bu dünyanın bir misafirhane olduğunu, gerçek ve daimi hayatın ahirette olduğuna inanmaktadırlar. Ölüm bu hayat vazifesinden bir terhistir. Fani dünyadan vatanı aslimiz olan ahirete bir sevkiyattır, bir tebdil-i mekândır. Hayatın külfetlerinden ve yorucu işlerinden azad olup, istirahata geçmektir. Vefat eden ebeveynlerimize, evlatlarımıza, akrabalarımıza, komsularımıza ve arkadaşlarımıza bir kavuşmadır.

Ölüm; dünyanın bin sene mes’udâne hayatı, bir saat hayatına mukàbil gelmeyen Cennet hayatının; ve o Cennet hayatının dahi binc senesi, bir saat rüyet-i cemâline mukàbil gelmeyen bir Cemîl-i Zülcelâlin daire-i rahmetine ve mertebe-i huzuruna kavuşmaktır.

 


[1] Müslim, Cennet, 76, 77

[2] Müslim, Cenaiz, 102; Ebu Davud, Cenaiz, 79; Nesâî, Taharet, 109; İbn Mace, Cenaiz, 36, Zühd,36; Muvatta', Taharet, 28

[3] İbn Cerir et-Taberi, Cami’ul Beyan,  Dar’u et-Terbiye ve et’turas, c.20, s. 116; İsmail Hakkı, Ruh’ul Beyan, Dar’ul Fikr, c. 7, s.55 ; Fahreddin Razi, Mefatih’ul Gayb, c.26, s.231

[4] Nahl,38

[5] Mülk, 67/2

[6] Ankebut,29/57


Yorum Yap

Yorumlar