Namazda huşuyu nasıl yakalayabiliriz. Namazı genelde son vakte bırakıyoruz bu hususta dinimizin emri nedir? Büyük zatların hayatından örnekler vererek namazda huşuyu yakalama meselesini izah edebilir misiniz?
Huşunun tanımı ve huşu elde etmenin yolları için alttaki linklere bakabilirsiniz;
https://risale.online/soru-cevap/namaz-3
https://risale.online/soru-cevap/namazda-husu
https://risale.online/soru-cevap/namazda-husuyu-yakalamak
Ayrıca namaz da büyüklerin yakaladığı huşu ve gösterdikleri ehemmiyetle ilgili kıssalar ve örnekler çoktur. Örneğin Urve B. Zubeyr bu durumun yegane temsilcilerindendir. Hz. Ebû Bekir’in torunu Urve b. Zübeyr, Emevî Hükümdarı Velid’le görüşmek için Medine’den Şam’a doğru yola çıkar. Fakat Medine yakınlarındaki bir vadide ayağı kangren olur. Şam’a ulaştığında kangren olan ayağındaki mikroplar bacağının yarısını yemişti. O halde Velid’in yanına gitti. O da ayağını tedavi etmesi için o hastalıkla alakalı uzman doktorları topladı. Hekimler, Urve’nin ayağının kesilmesi noktasında ittifak etti. Aksi takdirde mikropların uyluk kemiğine kadar ayağını yiyeceğini, hatta gövdesine de atlayıp orayı da çürüteceğini söylediler. Urve bunun üzerine ayağının kesilmesine razı oldu. Hekimler ona şöyle dediler: “Kesmeden mütevellid acıyı duymaman için sana aklını giderecek uyuşturucu bir ilaç içirelim mi?” Urve: “Hayır, Allah’a yemin ederim ki, kimsenin aklını giderecek ve kendini uyuşturacak birşey yiyip içeceğini sanmıyorum. Lakin eğer bunu mutlaka yapmanız gerekiyorsa ayağımı ben namaz kılarken kesin. Çünkü o durumda acı hissetmem.”Doktorlar söyledikleri gibi Urve’nin ayağını o namazdayken, mikropların yediği noktanın üst kısmındaki sağlam yerden kestiler ki sağlam olsun ve bir daha vücudunda hastalık kalmasın. Doktorlar ayağını namaz kılarken kestiklerinden hiç hissetmedi, acıdan dolayı kıvranmadı. Namazını tamamladıktan sonra, Velid, kesilen ayağından dolayı onu teselli etmek istedi. O şöyle mukabelede bulundu: “Allah’ım, hamd sanadır. Benim iki elim, iki de ayağım vardı. Bunlardan birini aldıysan üçünü geri bıraktın. Eğer şimdi beni hastalıkla imtihan ediyorsan, daha önce uzun süre bana afiyet vermiştin.”[1
Urve, namazını acele kılan bir adamı görünce onu yanına davet etti ve şöyle dedi: “Ey kardeşim, senin namaz kılarken Rabbine ihtiyacın yok mudur? Doğrusu ben namaz kılarken Rabbimden herşeyi isterim. Öyleki, tuzu dahi ondan isterim.”[2]
[1] İbn Kesîr, Ebu’l-Fidâ İsmail b. Ömer, el-Bidâye ve’n-Nihâye, Dâr-u İbn Kesîr, Beyrût, 2010, IX, 278.
[2] İbn Kesîr, a.g.e., IX, 279.