Sevgili Peygamberimizin (s.a.s.), bazı mübarek gün ve gecelerin değerlendirilmesini tavsiye etmiş1 kendisi de bizzat değerlendirmiştir.2 Bugünlerde kaza namazı, nafile namaz kılmak güzel bir haslettir. Bu geceler duaların kabul edildiği, Cenab-ı Hakk'ın rahmetinin ve affının yağmur gibi müminlerin üzerine indiği nuranî gecelerdir. Sevapların bin, on bin, otuz bin kat ile çarpıldığı mübarek günlerdir. Bütün bunlarla beraber bugün ve gecelere ait özel bir namaz şeklinden hadisler de bahsedilmemiştir. İbn Âbidîn, regâib, berat ve kadir gecelerinde herhangi bir namazın olmadığını ifade etmiştir.3
Bu bağlamda mübarek gün ve geceleri, bağışlanma ve hayatımıza çekidüzen vermek için fırsat anı olarak görmemiz gerekmektedir. Dolayısıyla müminler kandil gecelerinde, hayatlarının gidişatını gözden geçirmeli; hata ve günahları için tövbe etmeli, dua ederek, Kur’ân-ı Kerîm okuyup anlamaya çalışarak, kaza veya nâfile namaz kılarak bu fırsatları değerlendirmelidirler.
Kandil gecelerinin gündüzlerinde yani geceyi takip eden ertesi günde oruç tutmak müstehaptır. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Şaban’ın on beşinci gecesi (yani berat gecesi) olduğunda o gece ibadet ediniz, gündüzünde de oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasına (rahmeti ile) tecelli eder ve fecir doğana kadar şöyle buyurur: ‘Yok mu benden af isteyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona afiyet vereyim, yok mu isteyen'...” 4
Buhârî, Savm, 6 [1901]; Müslim, Salâtü’l-müsâfirîn, 175 [760]; Beyhakî, Ma‘rifetü’s-sünen ve’l-âsâr, 4/420 [6676])
Tirmizî, Savm, 39 [739]; İbn Mâce, İkâmetü's-salavât, 191 [1389]; bk. Nevevî, el-Mecmû’, 5/42-43
Muhammed Emîn b. Ömer b. Abdilazîz el-Hüseynî ed-Dımaşkî, Tekrrâru’r-Râfiî âla Raddu’l-Muhtar, (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, trsz) c.1, s. 128
İbn Mâce, İkâmetü's-salavât, 191 [1388]; bk. Tirmizî, Savm, 39 [739]

