Şu duayı okursam Allah kesin kabul eder -yani istediğim olur anlamında- bir kabul, İslâm dininde doğru değildir. Tabi ki âyet ve hadislerde geçen dualar ile dua etmek kabule yakınlaştırır. Ama yine burada esas olan kişinin samimiyeti ve ihlasıdır. Bazen olur ki Allah duamızı ahiret suretiyle kabul eder veya daha iyisini verir. Bediüzzaman Hazretleri bu konuda şöyle demektedir:
Meselâ, birisi kendine bir erkek evlâd ister. Cenâb-ı Hakk Hazret-i Meryem (ra) gibi bir kız evlâdını veriyor. “Duâsı kabul olunmadı” denilmez. “Daha evlâ bir sûrette kabul edildi” denilir. Hem bazen kendi dünyasının saadeti için duâ eder. Duâsı âhiret için kabul olunur. “Duâsı reddedildi” denilmez. Belki “Daha enfâ‘ bir sûrette kabul edildi” denilir ve hâkezâ.1
Sonuç olarak, İslâm’da “şu duayı okursam mutlaka kabul olur” anlayışı doğru değildir. Duanın kabulü, Allah’ın hikmetine, kulun ihlâsına ve samimiyetine bağlıdır. Âyet ve hadislerde geçen dualar kabule vesile olabilir, ancak garanti değildir. Bazen Allah, duayı aynen değil; daha hayırlı bir şekilde veya ahirette karşılık vererek kabul eder. Bu nedenle mümin, duasının mutlaka bir şekilde kabul edildiğine inanmalı ve ümitsizliğe düşmemelidir.
Ayrıca dua konusu hakkında detaylı izah için lütfen bakınız;
Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2013, s. 131.

