Sevdiğim bir arkadaşım yaptığı güzel hayırlı amelleri sürekli farklı ortamlarda ifade ediyor. Şu kitabı okudum, namaz kılacağım, çocuklara Kur'an öğretiyorum gibi. Su-i zan etmek istemem ama acaba gösteriş için mi söylüyor bunları? Onu bu hususta uyarmam gerekiyor mu? Alıngan bir yapısı var. Böyle durumlarda nasıl bir düşünce yapısına sahip olmak gerekiyor? Ne yapılmalı, nasıl hareket edilmeli?
Sevgili Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmaktadır: “Ameller niyete göredir. Herkes sadece niyetinin karşılığını alır…..”[1] Dolayısıyla insanın fiil ve davranışlarına anlam ve mana veren ve ruh katan, kalbindeki niyetidir. Kalplerden geçeni ise yalnızca Yüce Rabbimiz bilmektedir. Zirâ Kur’ân-ı Kerîm’de: “Muhakkak ki Allah, göklerin ve yerin gaybını (bütün gizliliklerini) bilendir. Doğrusu O, sînelerin içinde olanı (dahi) hakkıyla bilicidir.”[2] Buyurmaktadır. Bu sebeple evvela şunu ifade etmek gerektir ki; bir Müslüman, mü’min kardeşinin hal ve tavırlarını zan ile anlamlandırması ve değerlendirmesi pek uygun değildir. Hele ki su-i zanna yani kötü ve olumsuz değerlendirmelere kapılıp mü’min kardeşi hakkında kötü düşünmek ve yargılamak, buna kapı açmak bir Müslümana yakışmamaktadır. Unutulmamalıdır ki ameller kişilerin kalbinde ki niyetlere göredir. Niyetler ise bizim hisslerimizden öte yalnızca Rabbimiz tarafından bilinen bir sırdır.
Müslümanın din kardeşine karşı vazifelerinden birisi, her dâim hüsn-ü zân edip hakkında güzel düşünmek ve ona karşı müsbet hareket etmekle mükellef olmasıdır. Bununla birlikte Üstad Bediüzzaman Hazretleri; “Her söylediğin hak olmalı, fakat her hakkı söylemeye senin hakkın yok. Çünki hâlis olmazsa sû’-i te’sîr eder.”[3] buyurmaktadır. Evet insanın her söylediği hak ve doğru olmalıdır. Lâkin her doğruyu her yerde her kişiye söylemek bizim hakkımız değildir. Dolayısıyla yanlışı hakkında uyarıda bulunacak kişi uyaracağı kişi üzerinde bir yetki makamında değil ise yahut ikili arasında bu samimiyet oluşmamış ise yapılacak ikaz etki etmeyeceği gibi kişiler arasında bir husumete de sebep olabilir. Hele ki hatırlatma ve tebliğ de bulunacak kişi halis niyetli değil ise az da olsa kalbinde nefsi hırs barındırıyor ise maalesef zıddı ile karşılık bulabilir. Bu sebeple evvela tebliğ ve yetki makamında bulunan ve tebliğ edilecek kişi tarafından da sevilen bir başkasının konu hakkında konuşması daha etkili olabilir.
Öte yandan gösterilecek tepki kişilerin şahsına değil yapılan kötü davranışa karşın olmalıdır. Hususen bir cerrah hassasiyetinde kalp kırmadan yumuşak bir dil ile rencide etmeden ve küçük düşürülmeyecek ortamlarda konuşulmaya gayret edilmelidir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) insanların olumsuz davranışlarını gördüğü zaman onları düzeltmek için, “İnsanlara ne oluyor da şöyle şöyle yapıyorlar?” gibi genel ifadeler kullanmayı tercih etmiş, asla şahısları hedef almamıştır.[4]
Detaylı bilgi için lütfen bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/teblig-6
https://risale.online/soru-cevap/nefsini-islah-eden-baskasini-islah-edebilir-mi
https://risale.online/soru-cevap/22mektub
[1] Müslim, İmâre, 155
[2] Fâtır, 35/38
[3] Bedîüzzaman Saîd Nursî, Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta,2015 s. 455
[4] Ebû Dâvûd, Edeb, 5.