Soru

Risale-i Nur'da Geçen "Ata Et, İte Ot Atmayın" Sözünün İzahı

"Ata et, ite ot vermeyin" sözünü nasıl anlamalıyız? Laftan anlamayacak insana tebliğ yapmayacak mıyız?

Tarih: 1.10.2023 20:17:18
Okunma: 508

Cevap

Sualinize sebep olan yer şöyledir:

“Sonra gizli düşmanlar beni zehirlediler. Benim bedelime, Nûr’un şehîd kahramanı merhum Hâfız Ali hastahâneye gitti ve benim yerimde, berzah âlemine seyahat eyledi, bizi me’yûsâne ağlattırdı. Ben bu musibetten evvel Kastamonu’nun dağında bağırarak mükerrer def‘a dedim: “Kardeşlerim! Ata et, arslana ot atmayınız. Yani, her Risâleyi herkese vermeyiniz; tâ, bize taarruz edilmesin. [1]

Yukarıdaki ifadelerden de anlaşıldığı üzere Mahrem olan bazı risalelerin yanlış kişilere ulaşmasıyla hizmete gelen büyük zarardan dolayı Hazreti Üstad bu şekilde bir tembihte bulunmuş. Gizli düşmanlar Bediüzzaman Hazretlerine ve onun davasına zarar vermek için her yolu arayarak bulmuş ve verebilecekleri zararları vermişler. O bu tehlikeleri evvelden kuvvetle tahmin ettiği ve bildiği için Kardeşlerim! Ata et, arslana ot atmayınız.” Diye emir buyurmuş.

Bu tembihten yola çıkarak ihtiyatlı olmak hususunda dikkatli olmakta her zaman fayda var. Şu an için o dönemde olan baskılar yok ama münafıklık yaparak fitne çıkaracak kişiler her zaman maalesef olmuştur. Fitneye sebep olacak kişilere göre de bu tembih geçerliliğini her zaman koruyacaktır.

Sualinizde bir diğer mevzu ise, laftan anlamayacak insana tebliğ yapmayacak mıyız?

Alıcıları tamamen kapalı, dinlemeyen ve kendi düşüncesini zorla kabul ettirmeye çalışan kişilere tebliğ yapmak neticesizdir. Hem de muhatabımız anlattığımız hakikatleri anlayacak ve kıymetini bilecek birisi değilse, o vakit yapılan tebliğ âdeta öküzün boynuna gerdanlık takmak gibi olur. Bu yapıdaki kişiler tarafından anlatılan elmas gibi hakikatlerin kıymeti bilinmez, cam parçası mesabesinde görülüp zayi edilir. 

Ancak hakperest olan, yanlışının farkında olmayan ve bizi dinleyen kişilere karşı; mutlaka yumuşak, tatlı, kibar ve nezih bir tebliğ yapmak gerekir. 

Tebliğ dil ile olduğu gibi hâl ile de olur. Hatta lisan-ı hâl, lisan-ı kâlden daha tesirlidir. Yani bizzat yaşayarak, göstererek yapılan tebliğ, konuşmak ve anlatmak yoluyla yapılan tebliğden daha tesirlidir. Linkte bulunan yazımızdan da istifade edebilirsiniz.

https://risale.online/soru-cevap/lisani-hal

Son olarak:

Tebliğ tahammülü zor bir vazifedir ama Peygamber mesleğidir. Bu vazifeyi yaparken usulüne uygun metodları iyi öğrenmek gerekir.

Bu konuda aşağıya aldığımız linkte bulunan diğer yazımızdan da istifade edebilirsiniz.

https://risale.online/soru-cevap/teblig-usulu


[1] Hayrât Neşriyat, Lem’alar, shf. 279


Etiketler

Alâkalı Sorular

Yorum Yap

Yorumlar