Peygamberlerin vasıfları nelerdir? Kısaca izah eder misiniz?
İslâm âlimleri sıdk, emanet, fetanet, tebliğ ve ismet sıfatlarının peygamberlerde bulunmasının zorunlu, bunların zıtları olan yalancılık, ihanet, ahmaklık, ketm (vahiyleri saklama) ve fısk (günahlara dalma) niteliklerinin peygamberlerde bulunmasının imkânsız olduğunda ittifak etmişlerdir. Bu sıfatlar kısaca şu anlamlara gelmektedir;
Sıdk: “Doğru söyleme, doğru konuşma” demektir. Bu kelime, kişinin kendi aleyhine de olsa veya yalan söylemedikçe kurtulması mümkün olmayan bir durum içerisinde de olsa daima gerçeği söylemesini ifade etmektedir. [1] Peygamberler, Allah’ın iletilerini tebliğ konusunda olsun insani ilişkiler konusunda olsun daima doğru sözlü kimselerdir. Sıdk sıfatının zıddı olan yalancılığın (kizb) peygamberlerde bulunması ise imkânsızdır.
Emanet: “Güvenilir ve itimat edilir olmak” demektir. Sıdk sıfatı sözlerde, emanet ise tutum ve davranışlarda güvenilirliği ifade etmektedir. Peygamberler hem Allah’ın hem de insanların kendilerine güvendiği kimselerdir. Emanetin zıddı olan ihanet sıfatının peygamberlerde bulunması ise imkânsızdır.
Tebliğ: Allah Teâlâ’nın gönderdiği vahiyleri, hakikatleri, emirleri, nehiyleri peygamberlerin kendi ümmetlerine aynen ulaştırmaları demektir. Tebliğ sıfatının zıddı olan gizleme (ketm) sıfatının peygamberlerde bulunması imkânsızdır. Peygamberler Allah’tan aldıkları mesajları ne eksik ne fazla olduğu gibi aktarmışlardır.
Fetanet: “Zeki olmak” demektir. Allah elçilerinin fetânet sahibi (zeki) olmaları kendilerine gelen vahyi tam idrak edebilmeleri, tebliğ görevini yerine getirmeleri, şüphe edenleri ikna etmeleri, insanların sorunlarını çözmede ve inkârcılarla yapılan tartışmalarda onlara üstün gelmeleri açılarından gereklidir. Fetânetin zıddı olan ahmaklık ve kıt anlayışlılık vasıflarının peygamberlerde bulunması mümkün değildir.
İsmet: “Günah işlememek, günahtan korunmuş olmak” demektir. Peygamberler akıl ve iradelerini kullanarak günah işlemekten kaçındıkları gibi Allah tarafından da günahlara karşı koruma altına alınmışlardır. İsmetin zıddı olan günahkârlık (fısk) vasfının peygamberlerde bulunması mümkün değildir.
[1] Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, s. 277-278.