Namaz da İslâm dinindeki bütün ibadet çeşitlerini içinde taşıyan bir fihristedir. Bu hususta Bediüzzaman Hazretleri şöyle demektedir;
Evet, nasıl ki Fâtiha Kur’ân’a, insan kâinâta fihristedir. Namaz da hasenâta fihristedir. Çünki namaz; savm, hac, zekât ve sâir hakîkatleri hâvî olduğu gibi; idrâkli ve idrâksiz mahlûkātın ihtiyârî ve fıtrî ibâdetlerinin numûnelerine de şâmildir. Meselâ secdede, rükû‘da, kıyâmda olan melâikenin ibâdetlerini, hem taş ve ağaç ve hayvanların o ibâdetlere benzeyen durumlarını andıran bir ibâdettir. Namaz, diğer ibadetlerin hakikat ve manasını üzerinde gösterir. Mesela bedenin zekâtı olması yönüyle zekât ibadetinin; yeme içme gibi beşerî hallerden uzaklaşmak yönüyle de oruç ibadetinin numunesidir.1
Evet Fatiha suresi Kur’ân’ın bir fihristi bir hulasası olduğu gibi namaz da İslâm dinindeki bütün ibadet çeşitlerini içinde taşıyan bir fihristedir. İnsan yer yüzünün halifesidir. Cenâb-ı hak tarafından diğer mahlukatın ustabaşısı ve onların üzerinde tasarrufa yetkili amirleri olarak gönderilmiştir. Bundan dolayı insan namaz kılmakla aynı zamanda diğer varlıkların ibadetlerini kendi ibadetleriyle birleştirir. Namazda bütün varlıkların şuurlu veya şuursuz olarak yapmış oldukları ibadetlerini Cenâb-ı Hakk’a takdim etme manası vardır. İnsan hem kendisi hem de onlar namına Cenâb-ı Hakk'a namaz ile bu ibadetleri takdim eder.
Namazdaki rükû, secde gibi hareketlerin meleklerden hayvanlara ve ağaçlara kadar bütün mahlûkatın ibadetlerindeki hareketlerini yansıtması da bunun fiziksel yönünü teşkil eder. Namazdaki hareketler, insanın Allah’a olan bağlılığını en güçlü şekilde ifade edebileceği ve ruhunu terbiye edebileceği bir düzen içindedir. Bu düzen, ilahî bir emirle Peygamber Efendimiz (sav) tarafından öğretilmiş ve nesilden nesile aktarılmıştır. Namazın içindeki hareketler, ruhsal ve zihinsel anlamını destekler ve onu eksiksiz bir ibadet hâline getirir. Rabbimiz şöyle buyurmuştur:
“Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.”2
Namazdaki bazı hareketlerin daha iyi anlaşılması için misaller verelim;
Kıyam (Ayakta Durma): Allah’ın huzurunda bir kulun teslimiyetini ve saygısını temsil eder. Aynı zamanda kıyamda duran ağaçların ve dağların ibadet şekillerini temsil eder.
Rükû (Eğilme): Allah’a boyun eğmenin, kibri terk etmenin ve tevazunun ifadesidir. Kulun “Pek büyük olan Rabbim, her türlü eksikliklerden münezzehsin.” diyerek itiraf etmek eylemidir. İnsan bu hareketiyle kendini küçük görerek Allah’ın büyüklüğünü tasdik eder. Bir kısım hayvanların ve bir kısım meleklerin ibadet şekillerini temsil eder.
Secde (Yere Kapanma): İnsanın Allah’a en yakın olduğu an olarak tanımlanır. Tam bir teslimiyetle, kulluğun zirvesine çıkmaktır. Rabbimiz: “Secde et ve yakınlaş."3 buyurmaktadır. İnsan bedenen alçalmakla yere kapanırken, ruhen ve kıymet olarak secde etmekle en yüksek mertebelere çıkar. Peygamber Efendimiz (sav) secdeyi uzun tutmamızı ve dua etmemizi tavsiye etmiştir:
“Kulun, Rabbine en yakın olduğu hâl, secdeye varmış olduğu hâldir. Artık secdede duayı çokça yapınız.” 4
Secde hâli, sürüngen hayvanlar ve secde eden melâikelerin ibadet şekillerini de temsil eder.
Ayrıca bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/namaz-kilmanin-onemi
https://risale.online/soru-cevap/namazda-akil-kalp-ve-ruhun-rahati
Bediüzzaman Said Nursi, işaratü'l İcaz, Hayrat Neşriyat, Isparta 2016, s. 38
Hac, 22/77
Alak, 96/19
Müslim, Salat, 215