Karz-ı Hasen Nedir?
Karz: Borç vermek, ödünç vermek demektir.
Hasen: Güzel, iyi, faydalı anlamına gelir.
Karz-ı hasen: “güzel borç verme” demektir.
Kuran-ı Kerim'de şöyle buyurulur:
“Kim Allah’a güzel (karşılık beklemeden) bir borç verirse Allah da bunu kat kat fazlasıyla öder. Daraltan da genişleten de Allah’tır ve O’na döndürüleceksiniz.”[1]
İnfak, sadaka, karz-ı hasen Kur’an-ı Kerîm’in müminleri teşvik ettiği üç yardım ve dayanışma şeklidir. Karz-ı hasen Allah rızâsından başka bir menfaat beklenmeden verilen borçtur. Bu borç karşılığında borçludan menfaat beklenmez, yalnızca ödeme imkânına kavuştuğunda borcun aslını ödemesi istenir. Hadislerden öğrendiğimize göre Allah Teâlâ, nerede ve hangi davranışta rızâsı bulunuyorsa orada kendi bulunuyormuş gibi bir ifade kullanarak kullarını hayırlı işlere, güzel davranışlara, yardımlaşma ve dayanışmaya teşvik etmektedir. “Hasta ziyaretini kendini ziyaret, aç bir kimseyi doyurmayı kendini doyurmak” olarak ifade buyurmuştur [2]. Güzel borç vereni kendisine borç veren gibi kabul ederek yardım sever mümine şereflerin en büyüğünü bahşetmiştir.[3]
Karz-ı Hasenin belli başlı kuralları vardır. Öncelikli olarak her iki taraf da verdikleri sözü tutmak zorundadır. Borç alan kişi aralarında sözleştikleri tarihe kadar borcunu ödemekle yükümlüdür. Eğer eline daha öncesinde para geçerse, o tarihten önce de borcunu ödeyebilir. Alacaklı konumundaki kişi istediği zaman verdiği parayı isteyebilir. Fakat sürekli olarak ödeme yapması için borçluyu sıkıştırmak dinen caiz değildir. Dinin uygun görmediği ve haram kıldığı şeyler için karz-ı hasen verilmez. Mesela bir kişi kumar oynamak ya da içki almak için borç istiyorsa, diğer taraf onu reddetmekle yükümlüdür.
Karz-ı Hasen ile İlgili Ayet ve Hadisler:
'Kim Allah'a güzel bir borç verecek olursa Allah onun verdiği borcu kat kat arttırır. Borç veren kimseye ahiret gününde onur verici ödüller de vardır.''[4]
''Namazı vaktinde kılın, Allah'a karz-ı hasen verin. Önden gönderdikleriniz için Allah katında daha büyük hayırlar / mükafatlar bulacaksınız.''[5]
Ebû Hüreyre'den (ra) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurdu:
"İnsanlara borç para veren bir adam vardı. O hizmetçisine şöyle derdi: Darda kalmış bir fakire vardığında onu affediver; umulur ki Allah da bizim günahlarımızı affeder. Nihayet o kişi Allah'a kavuştu ve Allah onu affetti."[6]
Ebû Mes'ûd el-Bedrî’den (ra) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurdu:
"Sizden önceki ümmetlerden bir adam hesaba çekildi; hayır namına hiçbir şeyi bulunamadı. Fakat bu adam insanlarla düşer kalkardı ve zengin bir kimse idi. Hizmetçisine, darda kalan fakirlerin borcunu affetmesini emrederdi. Azîz ve Celîl olan Allah: "Biz affetmeye ondan daha lâyıkız; onu affediniz" buyurdu."[7]
Ebû Hüreyre'den (ra) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurdu:
"Bir kimse darda bulunan borçluya mühlet verir veya borcunun bir kısmını ya da tamamını bağışlarsa, Cenâb-ı Hak o kişiyi Allah'ın gölgesinden başka gölge bulunmayan kıyamet gününde arşının altında gölgelendirir."[8]
Ayet ve hadislerden de anlaşılacağı üzere "karz-ı hasen" en güzel şekilde borçlandırmak ve öderken de hiçbir fazlalık istemediği gibi, olabildiğince kolaylık göstermek, hatta ödeme gücü olmayanın borcunun bir kısmını indirmek veya tamamını affetmek suretiyle iyiliği ve hayrı daha da artırmaktır. Ayet ve hadislerde bu güzel haslet övülmüş ve neticede böyle hayırhah ve cömert davranan kimseyi Allah Teâlâ'nın kıyamet gününde günahlarını affederek cennetine koyacağı müjdesi verilmiştir.
İnsanlara borç para verip onları sıkboğaz etmeyen, hatta ödeyemeyecek durumda olanların borcunu affeden, ama bundan başka hiçbir hayrı bulunmayan kimseyi Cenâb-ı Hakk'ın sadece bu güzel muamelesi ve "karz-ı hasen" anlayışı sebebiyle bağışlayıp cennete koyduğu müjdelenmiştir.
Dünyada yapılan her iyiliğin karşılığı kıyamet gününde misliyle veya daha fazlasıyla mükâfatlandırılır. Dünyada bir kimsenin sıkıntısını giderenin Allah da kıyamet günündeki sıkıntılarını giderir. İslam’da karz-ı hasen, kardeşlik ve yardımlaşma ruhunu canlı tutar. Zengin ile fakir arasında bir köprü kurar. İnsanların faiz belasından korunmasına yardımcı olur. Borç alan kimse, sadaka almış gibi mahcup olmaz; onuru korunur.
[1] Bakara, 2/245
[2] Müslim, “Birr”, 43
[3] Kur'an Yolu Tefsiri, C. 1, S.385-386
[4] Hadid, 57/11
[5] Müzzemmil, 73/20
[6] Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Müsâkât 31
[7]Müslim, Müsâkât 30, Ahmed İbni Hanbel, Müsned, IV, 120
[8] Tirmizî, Büyû‘ 67, Müslim, Zühd 74; İbni Mâce, Sadakât 14