Helal-Haram

21.09.2012

7567

Haramları İşlememekte Sevab Mıdır?

Zina yapmak, adam öldürmek, anne babaya asi olmak gibi haram olan şeyleri işlemediğimizde sevap kazanıyor muyuz? Mesela bir kişi hiç zina etmediği için ona sevap verilir mi?

29.10.2012 tarihinde cevaplandı.

Cevap

Eğer günah size hücum ediyorsa ve siz de günahı işlemek yerine terk ederseniz o zaman sevap kazanırsınız. Bir emri yerine getirmek (namaz kılmak gibi) farz ise, o emrin zıttı olan haramdan kaçınmak da aynı derecede farzdır. Hatta bazı durumlarda haramı terk etmek, nafile ibadetlerden çok daha büyük sevap kazandırır. Mesela: Karşıdan bir namahrem gelse, siz de ona baksanız bu günah olur. Fakat o günahı terk etmek kastıyla bakmazsanız o zaman hem farz işlemiş olursunuz, hem de sevap kazanmış olursunuz. Çünki gelen günahı terk etmek farzdır. Peygamber Efendimiz(sav) Hadis-i Kudsîde şöyle buyurmaktadır:

Haram bakış, İblis’in zehirli oklarından bir oktur. Her kim Benden korktuğu için bunu terk ederse (haramdan uzak durursa), ona öyle bir iman (veya ibadet) tadı veririm ki, o imanın lezzetini kalbinin derinliklerinde hisseder.1

İnsanın bu dünyaya gönderiliş gayesi sadece nefes alıp vermek değil, her bir azasını Allah’ın kendisine verdiği birer kutsal emanet olarak görüp onları sahibinin razı olacağı şekilde kullanmaktır. Rabbimiz bize gözü, kulağı ve kalbi birer penceremiz olsun diye bahşetmiş, bu nimetlerin şükrünü eda etmek ise ancak onları O’nun yolunda istihdam etmekle mümkün olur. Bir mümin, nefsi fısıldadığı halde sırf "Rabbim razı olmaz" diyerek gözünü bir haramdan çevirdiğinde veya bir günahtan vazgeçtiğinde aslında o azasını asıl vatanına yani fıtratına döndürmüş olur. Haramdan kaçınmak sadece bir yasak savmak değil, her bir azamızla Rabbimize "Allahım senin rızanı istiyorum ve emanetine sahip çıkıyorum" demenin en samimi yoludur. İşte bu sadakat insanın kalbine bu dünyada tadabileceği en büyük manevi lezzeti bir hediye olarak bırakır. Mesela: Hz. Yusuf Aleyhisselamın kendine yönelen ciddi bir günahı terk etmesi güzel bir örnektir. Bediüzzaman hazretleri bu konuya şöyle işaret etmektedir.

Hem takva içinde bir nevi amel-i salih var. Çünki bir haramın terki vaciptir(farz manasında). Bir vacibi işlemek, çok sünnetlere mukabil sevabı var. Takva böyle zamanlarda, binler günahların tehacümünde bir tek ictinab, az bir amelle yüzer günah terkinde, yüzer vacib işlenmiş oluyor. Bu ehemmiyetli nokta niyetiyle, takva namıyla ve günahtan kaçınma kastıyla menfi ibadetten gelen ehemmiyetli a'mal-i salihadır. Madem her dakikada, şimdiki tarz-ı hayat-ı içtimaiyede yüz günah insana karşı geliyor, elbette takva ile ve niyet-i ictinab ile yüz amel-i sâlih işlemiş hükmündedir.2

İslam fıkhında bir kural vardır. Bir emri yerine getirmek (namaz kılmak gibi) farz ise, o emrin zıttı olan haramdan kaçınmak da aynı derecede farzdır. Hatta bazı durumlarda haramı terk etmek, nafile ibadetlerden çok daha büyük sevap kazandırır. "Bir vacibi işlemek, çok sünnetlere mukabil sevabı var" ifadesi, bir haramı terk etmenin ne kadar ağır bir sevap terazisine sahip olduğunu hatırlatır. İbadetler ikiye ayrılır:

  • Müspet (Olumlu) İbadet: Namaz kılmak, oruç tutmak gibi bizzat yapılan işler.

  • Menfi (Olumsuz/Çekinme) İbadet: Günah işlememek, harama bakmamak, yalan söylememek.

Dışarıdan bakıldığında hiçbir şey yapmıyor gibi görünseniz de, içinizde o günahı işleme arzusu varken sırf Allah için "Hayır" diyorsanız, o an "menfi bir ibadet" içindesiniz demektir. Bu, aktif bir salih ameldir.

Eskiden bir insanın karşısına günde belki bir, iki günah çıkarken, bugün internetten sokağa kadar her dakika yüzlerce günah (göz zinası, gıybet, haram reklamlar, anne ve babaya asilik vs.) üzerimize saldırıyor. Mesela: Eğer bir kişi evinden çıkarken "Ya Rabbi, bugün karşıma çıkacak haramlardan Sana sığınırım, Senin rızan için onlara bakmayacağım, bulaşmayacağım" diye niyet ederse, gün boyu önüne çıkan her bir haramda o haramı işlemediği için bir "farz" sevabı kazanır. Bir dakikada yüz günahın hücumuna uğrayan , "Ben Allah için bunlara bulaşmıyorum" dediği anda, o bir dakika içinde yüz tane farz işlemiş, yani yüz tane salih amel defterine yazılmış olur.

Günahların sel gibi aktığı bu zamanda "takva" yani günahlardan sakınma kalesi, en az çaba ile en çok sevabı toplama yeridir. Bir kişi saatlerce zikir çekmekte zorlanabilir, ama sadece gözünü haramdan çevirerek , bir gıybete katılmayarak veya anne ve babaya asi olmayarak sanki saatlerce nafile namaz kılmış gibi büyük bir sevap hazinesine konabilir. Rabbimiz bu zor zamanda işimizi kolaylaştırmış. Sadece "hayır" diyerek, sadece bulaşmayarak ve "Ben Senin kulunum, bu bana yakışmaz" diyerek binlerce sevabı defterimize doldurabiliyoruz. Bu, Allah'ın bu ahir zaman müminlerine sunduğu en büyük rahmet kapılarından biridir.

Kaynakçalar
  1. Hâkim, el-Müstedrek, 4/314

  2. Bediüzzaman Said Nursi, Kastamonu Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2016, s.194


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Hesaplarımıza abone olun sorularımızdan ilk siz haberdar olun

Yorumlar (0)

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız